Avrupada Turizm AVRUPADA TURZM BLGESEL DAILI R GR
Avrupa’da Turizm AVRUPA’DA TURİZM: BÖLGESEL DAĞILIŞ ÖĞR. GÖR AYŞEN GÖNÜL EKŞİOĞLU
GİRİŞ � � � Uluslararası turizm, hem yeni iş olanakları sağlaması hem de döviz kazandırıcı etkisinden dolayı ülkelerin odağında yer alan konulardan biridir. Bu bağlamda, Avrupa ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, turizmin tarihsel gelişiminde her zaman önemli bir yere sahip olmuştur. 19. yy’de birkaç kişinin katılımıyla Avrupa’da başlayan turizm hareketi, günümüzde ulaşım ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler sonucu milyonlarca insanı ilgilendirir bir duruma gelmiştir. Geçmişte uluslararası turizm hareketlerine en fazla katılan ve en fazla turist çeken ülkeler Avrupa ülkeleri iken günümüzde de bu durum çok fazla değişmemiştir. Bugün Fransa, İspanya, İtalya, Almanya, Yunanistan, Portekiz gibi ülkeler dünya turizminin gelişiminde rol oynamakta ve dünya turizmini yönlendirmektedir.
AVRUPA’DA TURİZM � � � � � Avrupa’da turizmin tarihsel gelişimine bakıldığında; İngiltere dikkat çekmektedir. Dünyada ilk tren hattı 25 Eylül 1825’te İngiltere’de Stockton-Darlington arasında hizmete açılmıştır. Tren hatlarının gelişimi ile posta arabalarıyla yapılan uzun ve sıkıntılı yolculukların yerini daha kısa süren, rahat ve konforlu seyahatler almaya başlamıştır. Zamanla okyanus aşan buharlı gemilerin yapılması, karada trenlerin oynadığı rolü, denizlerde bu rolü gemilerin yerine getirmesine neden olmuştur. Böylece ilk tur organizasyonları yapılmıştır. Yine tarihte ilk defa, İngiltere’nin başkenti Londra’da, bir özel ulaştırma şirketi tarafından memurlara ücretli izin verilmiş ve tatil bilincinin oluşmasında önemli bir adım atılmıştır. İlk kez turizm sözcüğü 1800’lerin başında İngilizcede kullanılmıştır. 1835’te Belçika ve Almanya, 1837’de Avusturya ve Rusya, 1839’da İtalya ve Hollanda trene kavuşmuştur. İlk sınır ötesi hat 1843 yılında Belçika ile Almanya arasında açılmış ve böylece uluslararası turizm hareketi başlamıştır. Öğrenci ve gençlik turizmi ise ilk defa 1918’de Almanya’da başlamıştır (Mairs Geographischer Verlag, 2010: 204).
AVRUPA’DA TURİZM Avrupa’da kezler, yaylalar, korunan alanlar ilgi çekerken, ekoturizm, termal turizm, kültürel turizm, kırsal turizm türleri ön plana çıkmaktadır (Emekli, 2005). � Turistleri çeken etmenler, ülkeden ülkeye değişmekle birlikte genellikle İspanya, İtalya, Yunanistan, Fransa ve Portekiz’de denizkum-güneş ağırlıklı kitle turizmi görülmektedir. � Güney Avrupa ülkelerinin turizm değerleri bakımından çok zengin olması; doğal güzellikler, tarihi eserler, dinlenme ve eğlence yerlerinin bolluğu, bu ülkelerin bulunduğu alanların birer turizm bölgesi olmasına sebep olmuştur. � Bununla birlikte; Kuzey Avrupa ülkelerinde kış sporları, Orta Avrupa ülkelerinde kış turizmi, termal turizm, tarihi eserler ve kültür, Alp ülkelerinde dağ turizm değerleri büyük rol oynamaktadır. Batı Avrupa’nın büyük kentlerinde ise moda, kongre, iş, festival gibi etkinlikleri içine alan kültürel turizm ön plana çıkmaktadır. �
AAVRUPA’DA TURİZM � Tarihte oynadığı rol kadar günümüzde de Avrupa, turizmde büyük önem taşımaktadır. � Bugün için sanayileşmiş ve gelişmiş Avrupa ülkeleri, hem en çok turist gönderen hem de kabul eden ülkeler durumundadır. � Avrupa’da deniz-kum-güneşe dayanan kıyı turizmi önemini devam ettirmekle birlikte son yıllarda turistik talepteki değişmeler dikkat çekici bir boyut kazanmıştır. � Tatil-turizm kavramına ilişkin çekiciliklere ya da turistik ürünlere her geçen gün bir yenisi eklenmekte ve uluslararası turizm pazarındaki rekabet hızlanmaktadır.
AVAVRUPA’DA TURİZM � Birleşmiş Milletlere bağlı Dünya Turizm Örgütü’nün (UNWTO) açıkladığı Dünya Turizm Sıralaması barometresi, günümüzde “bacasız sanayi” olarak ifade edilen turizm sektörünün farklı ülkelerdeki gelişmişlik düzeyini göstermesi açısından önemli bir göstergedir. � Bu barometre; bölgesel ve toplam uluslararası ziyaretçi sayılarını, uluslararası turizm gelirlerini, turistlerin gittikleri ülkedeki harcamalarını ve en çok ziyaret edilen şehirlerin listesini içermektedir. � Son yıllarda dünyada en çok turist ağırlayan 10 ülke; Fransa, İspanya, ABD, Çin, İtalya, Meksika, Birleşik Kırallık, Türkiye, Almanya ve Tayland olmuştur. Bu ülkeler içinde Fransa, İspanya, İtalya, Birleşik Krallık, Türkiye ve Almanya ise Avrupa ülkeleridir.
AAVRUPA’DA TURİZM VRUPA’DA � � � Turizmin bir ülkedeki yoğunluğu, genellikle turist alım sayısı ve turizm gelirlerine göre belirlenmektedir (Aslan, 2008). 2016 ve 2017 yıllarında dünyada en fazla turist ağırlayan ülke, 83 ve 87 milyon civarındaki turist sayıları ile Fransa olmuştur. Özellikle balayı tatilleri için ilk akla gelen ülkelerden biri olan Fransa, Eyfel Kulesi ile simgeleşen tarihi dokusu ile turistler için en cazip destinasyonlardan biridir. Fransa’nın turist sayısında senelik %5’lere varan büyüme yakalaması, birinciliğini koruma konusundaki iddiasını da göstermektedir. Avrupa’daki kültürlerin ve geleneklerin zenginliği Avrupa Birliği’ni pazarın en büyük turizm bölgesi yapmaktadır. Avrupa ülkeleri dünya turizm hareketlerinin %51’ini ve turizm gelirlerinin %39’unu elde etmektedir. (https: // www. eunwto. org/doi/pdf/10. 18111/9789284419876).
AVRUPA’DA TURİZM � Turizm sektörü, Avrupa Birliği milli gelirinin %5, 5’ini, toplam istihdamın %6’sını oluşturmakta ve doğrudan 9 milyon kişiye iş imkânı sağlamaktadır. � Bu özellikleri ile de dünyanın en büyük turizm alanlarından birini oluşturmaktadır (Avrupa Birliği, 2000). � Son yıllarda Avrupa Birliği ülkelerini 300 milyon turist ziyaret etmiştir. � Avrupa Birliği ülkelerinde uluslararası standartta 9, 5 milyon yatak bulunmaktadır. � Bunlar Avrupa’nın turist sayısı bakımından dünyadaki pazar payının %40’lara ulaşmasına yol açmıştır (Avcıkurt, 2001). � Avrupa Birliği’nin en büyük hedeflerinden biri ülkeler arasında ortak bir turizm politikası oluşturarak, kültürlerarası yakınlaşmayı sağlamak, turizm yoluyla çok kültürlülüğü ve toplumsal yakınlaşmayı teşvik etmektir (Şen, 1998).
Avrupa’da Turizmi Etkileyen Etmenler � � � Doğal varlıklar, turizmin kaynağını oluşturmakla birlikte, geçmişten günümüze kadar toplumların meydana getirdiği çeşitli uygarlık, sanat harikaları ve kültürel birikimler de bu oluşumu desteklemekte ve yeryüzündeki dağılışını etkilemektedir. Dünyada en çok turist çeken ülkeler içinde yer alan Avrupa ülkelerinde, turizmi etkileyen etmenlerin başında; iklim koşulları, yüzey şekilleri, kıyıları, dünyaca ünlü kültürel özellikleri, tarihsel değerleri, çeşitlilik gösteren mutfağı, renkli kültürel yaşamı sayılabilir. Sayılan özelliklerin yanı sıra turizmde bu çekiciliklere erişmek için geliştirilen hava yolu terminalleri, otobüs garları, demir yolu istasyonları, gibi ulaşım alt yapısı, oteller gibi konaklama kapasitesi, lokanta, kafe, bar gibi yeme-içme merkezleri, çeşitli rekreasyon faaliyetleri ile ilgili kolaylıklar ve eğlence yerleri de etkili olmaktadır. Dünya Turizm Örgütü’ne (WTO) göre dünyada uluslararası turizme uygun konaklama tesisi yatak kapasitesinin %39’u Avrupa’da bulunmaktadır. Bu bölümde turizmi etkileyen etmenler, doğal ve kültürel etmenler olarak aşağıda iki başlıkta ele alınacaktır.
Doğal Etmenler � � � � Turizmde çekicilik çok önemli bir faktördür ve Avrupa’da doğal etmenler içinde yer alan; su kaynakları (denizler, göller, akarsular), termal kaynakları, yer şekilleri, iklim özellikleri, bitki örtüsü ve hayvanlar ile doğal yaşam alanları turizmde çekiciliği artıran özelliklerin başında gelmektedir. Hatta çekicilik kaynaklarına bağlı olarak çok çeşitli turizm türleri ve turistik etkinlikler ortaya çıkmaktadır. Örneğin kıyı-deniz turizmi, kırsal turizm, yayla turizmi, ekoturizm, kış turizmi gibi. Hatta doğa yürüyüşleri, bisiklet turları, yamaç paraşütü, atlı doğa yürüyüşleri gibi çoğaltılabilecek turizm ile ilgili pek çok kavram isimlerinden de anlaşılacağı gibi doğal etmenlere bağlı olarak yapılmaktadır. Kırsal turizme yönelik ilk tur programları, 19. yüzyıl İngiltere’de doğaya dönüşün yaşanması ile başlamıştır. Daha sonra bu turizm türü, Avrupa’nın sanayileşmiş ülkelerine yayılmıştır. Kırsal yöreler, kendine has doğal ve kültürel yapılarıyla, sanayileşmiş büyük kentlerde oturanların giderek artan rekreatif ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Özellikle monoton çalışma ortamından kaçış isteği ve artan boş zaman, kentsel hayatın sıkıcılığından ve stresinden bunalan insanları, içinde bulundukları yaşam tarzlarından uzaklaşmaya yönlendirmiştir (Yu, 1999). Kırsal turizm olgusunun hızlı bir şekilde yaygınlaşmasında, başta şehirlerde yaşayanların sosyoekonomik durumunun yükselmesi, büyük şehirlerdeki hayat tıkanıklığı, hava kirliliği, gürültü ve stresten kaçma isteği gibi faktörler etkili olmuştur.
Doğal Etmenler � � � � Araştırmalar her yıl Avrupa tatilcilerinin %23’nün kırsal alanları, destinasyon olarak seçtiklerini göstermektedir. Kırsal alanlar, turistlere etnik ve coğrafi karakterinden, tarihinden, farklı kültüründen ve kırsal doğasından kaynaklanan gizemli bir çekicilik sunmaktadır (Halloway ve Taylor, 2006). Avrupa kıtasını çevreleyen deniz ve okyanuslar ile kıtadaki akarsu ve göller; kıyı turizmi, deniz turizmi, akarsu turizmi ve doğa turizmi gibi alanlar ile turizmde önemli bir yere sahiptir. Kıtanın güneyindeki Akdeniz havzasının varlığı, Avrupa’nın dünyanın en büyük turizm bölgesi olmasını sağlamıştır. Turistler özellikle Akdeniz’e kıyısı olan ülkeleri tercih etmektedir. Buna dayalı olarak Avrupa, dünyanın en çok turist çeken ve turizm geliri en yüksek olan alanı durumuna gelmiştir. Avrupa’da güneş-deniz-kum tatili için güneye Akdeniz havzasına gitmek genel bir eğilim durumuna gelmiştir. Kıtada âdeta yazın kuzeyden güneye bir yaz göçü yaşanmaktadır. Günümüzde Akdeniz havzası içinde yer alan Fransa, İspanya ve İtalya, dünyada en çok turist alan ülkelerin başında gelmektedir (Hall, 2008; Saarinen, 2008; Özgüç, 2015; 218).
Doğal Etmenler � � � � � Akdeniz havzası Cebelitarık Boğazı’ndan Ortadoğu kıyılarına kadar yaklaşık 3000 km uzantıya sahiptir. Bu alanın kuzey-güney uzantısı 31 -46 dereceli enlemler arasında, 1500 km olarak ölçülmektedir. Genelde 21 derecenin üzerindeki sıcaklığı ve bağıl nem oranındaki düşük yazlarıyla turizmin birçok türü için uygun koşullar oluşturur. Güneşlenme süresi Aralık ayında bile günde beş saatin üzerindedir. Ayrıca Ocak ayında yağışlı gün sayısı 10 günü geçmez. Yazın kıyılar boyunca oluşan denizin serinletici etkisi bunlara eklenince, Akdeniz Havzası deniz turizmi açısından eşsiz fırsatlar oluşturur. Ayrıca iç deniz olması nedeniyle Akdeniz kıyılarında dalga yüksekliğinin az olması da turizm için olumlu bir özelliktir (Özgüç, 2015; 219 -221). Akdeniz Havzası’nın tüm yıl boyunca turist kabul etmesinde ılık kışlar yaşanmasının etkisi de çoktur (Mancini, 1999; 225). Bunun yanı sıra uzun yaz ve ılıman kış koşulları nedeniyle Akdeniz iklimi, buranın turistler için gözde bir sayfiye alanı hâline dönüşmesine yol açmıştır. Ayrıca kültürel ve târihî olarak da Akdeniz ülkeleri oldukça zengindir. İklim, deniz, kültür ve tarihle birlikte Akdeniz kıyısında birçok turizm türünü bir arada bulmak olanaklıdır. Ancak Akdeniz’de yaşanan hızlı kirlilik buradaki doğal ve kültürel alanların çekiciliğini tehdit etmektedir (Boniface ve Cooper, 2005; 98).
Doğal Etmenler � � � � Orta ve Güney Avrupa’daki dağ sıraları dikkat çekmektedir. Bu dağ sıraları Orta ve Güney Avrupa’nın âdeta omurgasını oluşturmaktadır. Avrupa’nın çekirdek sayılabilecek dağ sıraları doğu-batı doğrultusunda uzanan Pireneler, Masif Santral, Alpler ve Karpatlardır. Bu yüksek alanlar güneyde Akdeniz bölgesine doğru sokulurlar. İber Yarımadası’nda Sierra Nevada, İtalya’da Apeninler, Balkan Yarımadası’nda da eski Yugoslavya, Arnavutluk, Bulgaristan ve Yunanistan’da kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan çeşitli sıralar biçiminde yer alırlar. Özellikle Alpler, 4500 metreye kadar ulaşan yükseklikleri ile Güney Avrupa’ya egemen durumdadırlar. Dağların iklim üzerindeki etkileri Avrupa’da turizmi çeşitli yönleri ile etkilemektedir. Örneğin Alpler ’in en güney kesimleri bile kış sporlarına izin verecek miktarda kar yağışı almaktadır. Alpler, yazları serinlik arayanlar, kışları kayak yapmak isteyenler için uygun koşullar taşımaktadır (Mancini, 1999; 225). Bu özellikleri ile turistler için İsviçre, Avusturya, Güney Almanya, Doğu Fransa ve Kuzey İtalya’da büyük çekim merkezi oluşturmaktadır. İspanya’da Sierra Nevada’da, İtalya’da Apeninler’de birçok kayak merkezi gelişmiştir. Kış ve yaz mevsimlerinde bir çekim alanı oluşturan dağlar, çoğunlukla yerel halkın rağbet ettiği alanlar olarak ortaya çıkmaktadır (Boniface ve Cooper, 2005; 98).
Doğal Etmenler � Avrupa’nın Kuzey ve Batısındaki alçak alanlar, denizel ve dağlık alanlara oranla doğal çekiciliği daha az olan alanlardır. � Bu alçak alanlarda büyük kentler bulunmaktadır. � Buralarda iş turizmi ve kısa mesafeli turlar, gözde turistik etkinlikler arasında yer almaktadır. � En çok ziyaret edilen alanlar, lunaparklar ve alışveriş merkezleridir. � Avrupa’nın kuzey ve batısında yaşanan değişken ve istikrarsız hava koşulları turizm açısından çekiciliği azaltırken, kısa süreli ya da günübirlik gezilerin daha yoğun gerçekleşmesine neden olmaktadır.
Doğal Etmenler � � � Avrupa’da yer alan doğal çekiciliklere sahip pek çok alan, 1975 yılında yürürlüğe giren ve halen yürürlükte olan Dünya Kültür ve Doğal Mirasını Koruma Sözleşmesi gereği koruma altına alınmış ve UNESCO’nun (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) “Dünya Miras Listesi’ne girmiştir. Bu alanlara; Almanya’da Orta Ren Vadisi ve Kültür Peyzajı (2002), Almanya ve Hollanda’da ortak paylaşılan eser olarak Wadden Denizi (2009), Fransa’da Vézère Vadisi’ndeki Mağaralar (1979), Paris: Sen Nehri’nin Çevresi (1991), Loire Vadisi (2000), Yeni Kaledonya’daki Lagünler (2008), Fransa ve İspanya arasında Pireneler. Mont Perdu (1997) örnek olarak verilebilir. Birleşik Krallık’ta; Dorset ve Doğu Devon Kıyıları (2001) İspanya’da; Altamira Mağarası (1985), İtalya’da; Venedik ve Lagünü (1987), Aeolia Adaları (Isole Eolie) (2000), Dolomitler (2009), Portekiz’de Madeira’daki Defne Ormanları (1999) da Avrupa’da Dünya Miras Listesine giren doğal çekiciliklere sahip alanlardır. Dolomit, Ca. Mg(CO 3)2 minerali ya da bu minerali ana bileşen olarak içeren kayacı ifade eder. Dolomit, kireçtaşında (Ca. CO 3), kalsiyum (Ca) ile beraber magnezyumun (Mg) yer alması ile oluşan bir mineraldir. Fiziksel ve kimyasal yapısına bağlı olarak 30’dan fazla kullanım alanı vardır. Yol inşaatlarında (karayolu, demiryolu) ve beton yapımında, ziraatta (gübre yapımında, toprak ıslahında), tuğla, çimento, cam, soda sanayi kimya sanayi, demirçelik sanayi gibi pek çok alanda kullanılmaktadır.
Kültürel Etmenler � � � Avrupa’da turizmi etkileyen kültürel etmenlerin başında; geleneksel mimari, dinsel motifler, yerleşme, arazi kullanımı, kılık kıyafet tarzı, el sanatları, yemekler, alış-veriş ortamları, müzik, festival, folklor, tiyatro, sergi, güzel sanatlarla ilgili eserler sayılabilir. Bugün Avrupa’nın alçak alanlarında kurulmuş büyük kentlerinde turistlerin en çok ziyaret ettikleri yerlerin başında; Paris’teki Disneyland ve Park Asterix, İspanya’daki Warner Bros Stüdyoları ve Port Aventura, İngiltere’deki Legoland gelmektedir (Boniface ve Cooper, 2005; 98). Özellikle ilginç yaşam örnekleri, farklı kültürler, değişik tatlar, yemekler, kıyafetler, turistik imaj ya da marka yaratmada son yıllarda daha çok kullanılmaya başlamıştır. Kültürel turizm, inanç turizmi gibi isimlerle alternatif turizm seçenekleri oluşturan kültürel etmenler, doğa koşullarına bağlı kalmadan turizmi tüm yıla yaymak, turizme bir dinamizm kazandırmak, ülke kültürünü yerli ve yabancılara tanıtmak, korumak, geçmişe ve geleceğe sahip çıkmak için bir avantaj sağlamaktadır. Avrupa dil, gelenek ve kültür açısından tam bir mozaiğe benzetilebilir. Kültürel farkların nedenleri arasında tarih, din ve dil alanındaki farklılıklar yatmaktadır. Özellikle yaşam biçimleri, kültürel gelenekler ve ulusal yapılardaki keskinleşen farklılıklar, kültürel zenginlik yaratmakla birlikte sahip olunan tarihî eserler, Avrupa için büyük bir turizm potansiyeli oluşturur (Boniface ve Cooper, 2005; 94).
Kültürel Etmenler � � � � Avrupa’da prehistorik (yazı öncesi, taş, bronz ve demir çağı) döneme ait eserler Britanya, Minorka ve Malta Adaları’nda yaygın olarak bulunmaktadır. Greko Romen (eski Yunan. Roma) döneme ait eserlerden olan Roma Uygarlığı mühendislik yapıları; köprü, su kemeri, tapınak, hamam, arena, Hadriyanus Kapısı’ndan (Antalya) Filistin’e, Ren ve Don Vadisi’nden Sahra Çölü’ne kadar geniş bir alanda görülmektedir. Orta Çağ Roma mimarisi eserlerinden olan manastır ve kiliseler Bizans stilinde ve İstanbul odağında Doğu Akdeniz, Doğu Avrupa ve Rusya’da yaygınlaşmaktadır. Kuzey Fransa’da Katolik kilisesinin haçlı seferleri döneminde (12. yy) yapılmış özgün Gotik mimarisi eserleri bulunmaktadır. 15. yy’dan başlayarak eski Yunan ve Roma döneminden esinlenen Rönesans. Barok tarzı, İtalya ve çevresinde bulunan ülkelerdeki eserlere damgasını vurmuştur. 17. yy’daki sanayi devriminden sonra, yapılar ve yerleşmeler hızla şekil değiştirmeye başlamıştır. 19 ve 20. yy’da ulaşılan yapı teknolojisi, tarihteki toplu dönemsel mimari görünümüne son vererek binaları bireyselleştirmiş ve farklı bir kimlik kazanmasına neden olmuştur (Boniface ve Cooper, 2005; 95). Sayılan özellikleri ile bu yapılar, bir grup turist için oldukça çekici durumdadır.
Kültürel Etmenler � � � � Güney Avrupa’da Roma İmparatorluğu kökenli Latin kültürü egemen olmuştur. Fransa, İspanya, İtalya, Portekiz gibi ülkeleri kapsayan bu alana egemen olan kültür, Roman Katolik Kilisesinin etkisiyle şekillenmiştir. Kuzey Avrupa’daki kültürel şekillenmede 16. yy’dan başlayarak etkisini artıran Protestanlık egemen olmuştur. Doğu Avrupa’da özellikle İstanbul odağında Ortodoks Hristiyan inancı kültürel belirleyici etmen olarak ortaya çıkmıştır. Güneydoğu Avrupa’nın diğer kültürel ögeleri İslam Uygarlığı’na aittir. Avrupa’daki alçak alanlar din temelli kültür hareketlerinden etkilenmişler ve büyük kültürel alanlar oluşturmuşlardır. Oysaki bunlardan çok az etkilenen dağlık araziler özgün inanç, kültür ve yaşam tarzlarını koruyabilmişlerdir (Emekli, 2006: 55; Yılmaz ve Çizel, 2000: 457).
Kültürel Etmenler � � � � � Avrupa Turizm Enstitüsü (ETI), kültürel turizmin bölge için sağladığı ekonomik, toplumsal, kültürel yararları ve ortaya çıkabilecek olumsuzlukları şöyle sıralamaktadır (Fuchs, Gasser, ve Weiermair, 1998 aktaran Emekli, 2006: 57): Bölgeye özgü doğal ve kültürel mirasın, geleneklerin kültürel turizm kaynağı olarak kullanılmasını sağlar. Kültürel turizme katılanlar yüksek satın alma gücü nedeniyle bölge için yüksek katma değer sağlar. Talep çeşitliliği yaratarak turizm kaynaklarının aşırı kullanımı önler. Yeni iş olanakları yaratır. Var olan talepleri geliştirerek geleneksel turizm faaliyetlerine ek katkılar sağlar. Kültürel turizmin bölge açısından ortaya çıkarabileceği olumsuzluklarıda göz ardı etmemek kültürel kaynak yönetimine özen göstermeyi gerektirmektedir. Kitle talepleri bölgede aşırı kalabalık oluşturabilir. Turist taleplerine yönelerek, bölgenin otantik özellikleri kaybolabilir. Bölgenin tarihsel süreç içindeki bazı dönemleri taleplere uygun olarak yeniden gerçeğe uygun olmayan şekilde düzenlenebilir.
Kültürel Etmenler Söz konusu olasılıklar dikkate alındığında tüm dünyada olduğu gibi Avrupa için de kültürel mirasın turistik kullanımında, korumakullanma arasındaki dengeyi oluşturmak son derece önemlidir. � Kültürel kaynaklar taklit edilemez ve nadir özelliklerinden dolayı rekabeti güçlendiren hatta avantaj sağlayan kaynaklar olduğu için korumaya ilişkin çalışmaların yanı sıra kültürel mirasın korunarak kullanılmasına ilişkin uygulamalar da gün geçtikçe artmaktadır. � Kültür varlıklarını ya da kültürel mirası, ortak ilkeler doğrultusunda ve evrensel boyutta korumak amacıyla oluşturulan UNESCO’nun “Dünya Miras Listesi”nde yer alan pek çok eser ya da yapı bugün Avrupa sınırları içinde yer almaktadır. � Özellikle Fransa, Almanya, İspanya, İtalya’da bu listede yer alan otuzun üzerinde eser bulunmaktadır. Bunlara Fransa’dan; Chartres Katedrali (1979), Versay Sarayı ve Bahçesi (1979), Arles’teki Roma Anıtları (1981), �
Kültürel Etmenler � � � Tarihi Lyons Şehri (1998), Province: Ortaçağ Fuar Kenti (2001), Bordo: Tarihi Liman Kenti (2007), Vauban Harabeleri (2008) örnek verilebilir. Almanya’da; Aachen Katedrali (1978), Würzburg Rezidansı, Meydanı ve Bahçeleri (1981), Tarihi Bamberg Şehri (1993), Postdam ve Berlin’deki Bahçe ve Saraylar (1994), Essen’deki Zollverein Kömür Madeni (2001), Bremen’deki Belediye Binası ve Roland Heykeli (2004), Berlin’deki Modern Evler (2008), Dünya Miras Listesi’nde yer alan eserlerden sadece bir kaçıdır. Birleşik Krallık’ ta; Durham Kalesi ve Katedrali (1986), Londra Kulesi (1988), Eski ve Yeni Edinburgh Şehri (1995), Greenwich’teki Ortaçağ Anıtları (1997), Kraliyet Botanik Bahçeleri, Kew (2003), Liverpool, Ortaçağ Ticari Liman Şehri (2004) sayılabilir. İspanya’da El Hamra, Generalife ve Albayzìn (1984), Burgos Katedrali (1984), Herkül Kulesi (2009); İtalya’da; Valcamonica Kaya Resimleri (1979), Tarihi Roma Şehri (1980), Tarihi Floransa Şehri (1982), Pompei ve Herculaneum Antik Kentleri (1997) bunlardan sadece birkaçına örnek oluşturmaktadır.
AVRUPA’DA TURİZM: BÖLGESEL DAĞILIŞ � � � Avrupa’da turizm; Batı Avrupa, Güney Avrupa, Kuzey Avrupa, Orta Avrupa ve Doğu Avrupa olarak 5 farklı bölge içinde incelenebilir. Batı Avrupa’da Fransa, Almanya, Birleşik Krallık (İngiltere), İrlanda, Hollanda, Belçika, Lüksemburg ve İzlanda ülkeleri; Orta Avrupa’da Almanya, İsviçre, Avusturya, Lihtenştayn (Liechtenstein), Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Slovak Cumhuriyeti görülmektedir. Avrupa’nın kuzeyinde yer alan İskandinavya ve Baltık ülkelerini; Norveç, İsveç, Danimarka, Finlandiya, İzlanda Estonya, Letonya ve Litvanya oluşturmaktadır. Doğu Avrupa ülkelerini; Rusya Federasyonu, Romanya, Polonya, Beyaz Rusya, Moldova ve Ukrayna gibi Avrupa kıtasının doğusundaki ülkeler; Güney Avrupa ülkelerini ise İtalya, İspanya, Fransa, Portekiz ile Andorra, Malta, Monako gibi küçük ülkeler oluşturmaktadır. Avrupa’da bölgelere göre gelen turist sayıları ve turizm gelirleri en fazla Batı ve Güney Avrupa’da, en az ise Kuzey Avrupa, Orta ve Doğu Avrupa’dadır.
Batı Avrupa’da Turizm � � � � � Batı Avrupa’da; Fransa, Almanya, Birleşik Krallık (İngiltere), İrlanda, Hollanda, Belçika, Lüksemburg ve İzlanda ülkeleri yer almaktadır. Lüksemburg dışında sayılan tüm ülkelerin Atlas Okyanusu’nda kıyıları bulunmaktadır. Batı Avrupa’da, Fransa’daki Alp dağları ile İskoçya’daki dağların dışında geniş düzlükler ve platolar yaygındır. Hollanda’nın önemli bir bölümünde yükseklik deniz seviyesinin altındadır. Bu ülkelerde, Fransa’nın Akdeniz bölümü hariç tüm mevsimleri yağışlı okyanusal iklim etkilidir. Kuzey Atlantik Akıntısı’nın bir parçası olan ve Gulf Stream ya da Körfez Akıntısı olarak adlandırılan sıcak su akıntısı, Meksika Körfezi’nden başlayıp İngiltere’nin kuzeyine kadar devam ederek Avrupa’nın batı kıyılarında, kışların ılıman geçmesine neden olmaktadır. Ancak kışın zaman kuzey denizinden gelen soğuk havanın etkisi ile kar fırtınaları olmakta ve sıcaklık çok düşmektedir. Fransa dışında diğer ülkelerde genellikle bütün mevsimler yağışlı geçmektedir. Bu da Fransa’yı turizmde cazip kılan özelliklerden birini oluşturmaktadır.
Batı Avrupa � � � � � Batı Avrupa ülkelerinin ortak özelliği; Avrupa’nın sanayisi gelişmiş zengin ülkeleri arasında olmalarıdır. Nüfus artışının düşük olduğu bu ülkelerde, halkın büyük bir bölümü kentlerde yaşamaktadır ve kişi başına düşen milli gelir oldukça yüksektir. Ekonomik olarak güçlü olan ülke insanlarının turizme katılma oranları da artmaktadır. Belçika, Lüksemburg ve Hollanda’dan oluşan Benelüks ülkeleri, Avrupa’nın en çok turist gönderen ülkeleri arasında yer almaktadırlar. Yüksek gelire sahip olmak, bu ülkelerde yaşayanlar için kentsel yaşam ve iş temposuna ara vermek ve turizme katılmak için bir fırsat oluşturmaktadır. Batı Avrupa’nın turizminde; turist sayısı ve turizm gelirleri ile en dikkat çeken ülke Fransa’dır (Mairs Geographischer Verlag, 2010; 205). Batı Avrupa’da yer alan Fransa, güneyde Akdeniz’den, kuzeyde Manş Denizi ve Kuzey Denizi’ne kadar uzanır. Doğusunda Ren Nehri ve batısında Atlas Okyanusu yer alır. İspanya, Andorra, Monako, İsviçre, Almanya, Lüksemburg, Belçika ve İtalya ile sınır komşusudur. Fransa, diğer kıtalarda ve bölgelerde çok sayıda deniz aşırı ada ve toprağa sahiptir.
Batı Avrupa � � � � Akdeniz’de yer alan Korsika Adası Fransa’ya aittir. Fransız Guyanası, Guadeloupe, Martinique ve Reunion deniz aşırı topraklarıdır ve hepsi birlikte Fransa Cumhuriyeti’nin ve aynı zamanda Avrupa Birliği’nin birer parçasıdır. Fransa’da, kuzey ve batıdaki alçak alanlar (Seine, Loire, ve Garonne havzaları), Manş Denizi ve Atlas Okyanusu kıyıları (Bretagne dâhil), dağlık alanlar (Güneybatıda Pirenelerden başlayıp doğuda Alpler’e bağlanan sıradağlar), Akdeniz kıyısı ve Korsika Adası olmak üzere toplam beş turizm bölgesinden söz edilebilir. Kuzey ve batıdaki alçak alanlarda bulunan Paris kenti en çok turist çeken (%30) merkezdir. Paris’te Sen Nehri boyunca birçok tarihî kültürel eser bulunmaktadır. Burada galeri ve müzelerle (Louvre vb. ) birlikte Notre Dame Katedrali, Eyfel Kulesi, Şanzelize Bulvarı, Tuilleries Bahçeleri, Versailles Sarayı gibi eserler bulunmaktadır. Dünyanın sanat merkezi konumundaki Paris’te tiyatrolarla birlikte sergi, konferans gibi etkinlikler de çok yapılmaktadır. Sen ve Loire Ovası’ndaki şarap üretimi turistler için diğer bir çekim gücü oluşturmaktadır. Loire Akarsuyu boyunda 120’den fazla şato bulunmaktadır. Bir kısmı Rönesans malikânesi durumundaki bu binaların çoğu müze olarak kullanılmaktadır.
Batı Avrupa � � � � Manş Denizi ve Atlas Okyanusu kıyılarında yaklaşık 270 km’yi bulan uzun kumsallar vardır. Kıyının kimi yerlerinde lagünler ve bataklıklar yer almaktadır. Buralarda deniz ve su sporlarına dayalı turizm türleri gerçekleştirilmektedir. Kıyılardaki koylar, körfezler ve mağaralar ise görülmeye değerdir. Garonne Nehri ağzı ve Nantes arasında bulunan Atlantik kıyılarında birçok sayfiye alanı yer almaktadır. Garonne Havzası’nın bir bölümü ormanlarla kaplı olup, buradaki Bordo kentinin şarabı ünlüdür. Fakat bu alanlar güzel kumsallarına karşın, Akdeniz kıyılarına oranla daha serin olması nedeniyle daha az turist çekmektedir. Fransa-İspanya sınırındaki Pireneler, 3300 m’ye varan yüksekliği, ormanları, vadileri, boğazları ve göllerinden oluşan manzaralarıyla turistler için bir çekim alanı oluşturur. Burada iki ülkeye ait ulusal parklar ve kayak merkezleri kış sporlarına bir zemin oluşturmaktadır.
B Batı Avrupa � � � Bunlar; Fransa kesiminde Pyreneeler Ulusal Parkı ve sınırın öbür tarafında İspanya’nın Ordesa Ulusal Parkı’dır. Dağların Fransa tarafında manzara odaklı birçok sayfiye yerleşmesi kurulmuştur. Bunun yanında, yöredeki içmece ve kaplıcalar da bir turizm kaynağı olarak ortaya çıkmaktadır. Ülkenin merkezindeki dağlık kesim olan Masif Santralda; Cevennes Ulusal Parkı, Ron Vadisi, Karstik platolar, Grand Causes Boğazı ve 70 sönmüş volkanik koni, karasal iklimine karşın buranın turistlerce ziyaret edilmesini sağlamaktadır. İtalya sınırındaki Mont Blanc 4807 m yüksekliği ile Avrupa’nın doruğu konumundadır. Yaz ziyaretçileri çok olmasına karşın kış sporları için ilgi gören bir dağlık kütledir. 500 km’ye yakın uzunluğuyla Fransa’daki kayak pistlerinin % 80’i sadece bu alanda yer almaktadır.
Bat Batı Avrupa � Fransa’da en çok turist çeken bölge Akdeniz kıyılarıdır. Buradaki iklim, güneş, deniz ve kum turizme en uygun koşulları oluşturmaktadır. � Bölgede kültürel ve tarihî eserler de çoktur. � Aşağı Ron Vadisi’ndeki Roma eserlerinden olan tiyatro, kemer, arena ve tapınakları barındıran Roma kentleri iyi korunmuştur. � Parpignon’da dev tarihî yapılar, Orta Çağ şatoları, surlu şehirler ve katedraller bulunmaktadır. � Bölgenin doğusunda Nice çevresinde Matisse, Renoir, Picasso ünlü gibi sanatçılara ait müze evler yer almaktadır. � Festival, karnaval ve folklorik etkinlikler yörede turistler için diğer çekicilikler olarak ortaya çıkmaktadır. � Fransız Rivyerasında en çok turist çeken yerlerden biri Cote d’Azur’dur (Özgüç, 2015; 232).
Batı Avrupa � Buradaki koy, körfez, lagün ve kumsalların çokluğu deniz turizmine zemin oluşturmaktadır. � Arazinin kireç taşından oluşması çeşitli vadi şekilleri, kanyon ve mağaraların burada çokça görülmesine yol açmıştır (Atalay, 2001; 103). � Cote d’Azur sayfiye alanındaki Cannes ve Monte Carlo (Monako) kentleri lüks oteller, gece yaşamı ve kumarhaneleriyle de turist çekmektedirler. � Monako subtropikal bahçeleri, Oseanoğrafya Müzesi, Gül baloları, tenis turnuvası, Grand Prix otomobil yarışlarıyla da ünlüdür. � Burada yabancı turistlerin ilgi gösterdikleri alanlardan biri de Korsika Adası’dır. � Adanın turistik kaynakları çam ormanları, derin vadileri, lagünleri ve kumsallarından oluşmaktadır (Özgüç, 1999; 268).
Batı Avrupa � � � � � Fransa coğrafi özellikleri ve kültürel çeşitliliği ile her mevsim turist çeken bir ülkedir. Kış turizmi için Alpler, Pireneler ve Auvergne bölgeleri tercih edilirken, yaz turizmi için ülkenin güney bölgesinde özellikle Nice, Cannes, St. Tropez ilgi görmektedir. Başkent Paris turistlerin her mevsim gittikleri bir şehirdir. Fransız mutfağı da turizmde önemli bir yere sahiptir. Fransa’nın bölgelerine göre farklılık göstermekle birlikte kırmızı etten, deniz ürünlerine ve süt ürünlerine kadar çok değişik türlerde besinleri Fransız mutfağında görmek mümkündür. Şarap ve peynir öne çıkan ögelerdir. Fransa’da binin üzerinde farklı peynir çeşidi üretilmekte ve dünyanın farklı yerlerine ihraç edilmektedir. En ünlü peynirleri; ise Brie, Camembert ve Rokfor’dur. Fransa’da şaraplarıyla ön plana çıkan bölgeler; Alsace, Bordeaux, Burgonya, Champagne, Korsika, Jura, Languedoc Roussillon, Loire, Provence, Rhone ve Savoy’dur.
Orta Avrupa’da Turizm � � � Kuzey Denizi ile Avrupa’nın ortasında Tuna boylarına kadar uzanan bölgede yer alan ülkeler, Orta Avrupa ülkelerini oluşturmaktadır. Bunlar; Almanya, İsviçre, Avusturya, Lihtenştayn (Liechtenstein), Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Slovak Cumhuriyeti’dir. Almanya’nın kuzeyinde yer alan ovalık alanlar, güneyde Alp sıradağları ile kesintiye uğramaktadır. Ancak Tuna nehri boylarında yer ovalar görülmektedir. İsviçre ve Avusturya dağlık bir alanda yer almaktadır. Bu ülkelerdeki Alp dağlarının yüksek kesimlerinde buzul topoğrafyasına ait şekiller (sirkler, sirk gölleri ve tekne vadiler) yer almaktadır. Yeterli tesislere sahip olan İsviçre ve Avusturya Alpleri, dünyanın başta gelen kayak sporları merkezleri olup, bu özellikleri ile kış turizmi için cazip alanlardır. Sirk, buzul bölgeden gittikten sonra gerisinde kalan amfiteatr biçimindeki çöküntüye denir. İçi su ile dolduğunda sirk gölleri oluşur
Orta Avrupa � � � � Orta Avrupa ülkeleri içinde Almanya, İsviçre ve Avusturya her yönden gelişmiş, kişi başına düşen milli geliri, satın alma gücü ve yaşam standardı yüksek ülkelerdir. Özellikle Almanya, bölgenin olduğu kadar dünyanın sayılı zengin ülkeleri arasında yer almaktadır. Bu özellikleri, ülkelerdeki turizme katılan kişi sayısını artırmaktadır. İsviçre ve Avusturya dağlık bir alanda yer almasına karşın gelişmiş sanayileri ve modern ulaşım ağları sayesinde turizmde hareketliliği sağlayabilmektedirler. Çok sayıda dilin konuşulduğu ve etnik grubun yaşadığı bu ülkeler, güvenli ve huzurlu ortamları ile de kültür turizminin cazibe alanlarıdır. Özellikle İsviçre, dünyanın en önemli para birikim ve finans merkezidir. Önemli uluslararası siyasi, ekonomik ve bilimsel toplantılara ev sahipliği yapan İsviçre’de, Kızıl Haç, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Birleşmiş Milletler (UN) gibi bazı uluslararası kuruluşların da temsilcikleri ve merkezleri bulunmaktadır. Tarihi eserleri, doğal güzellikleri ve kış sporlarının yanı sıra bu özellikleri de İsviçre turizminin gelişimine katkı sağlamaktadır.
OOrta Avrupa � � � � Daha önce Doğu Bloku içinde yer alan Macaristan ile Çek ve Slovak Cumhuriyetleri; Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Varşova Paktı’nın feshedilmesi ile dışa açılma politikası benimseyen ülkelerdir. Bu ülkeler içinde ekonomik yönden geri durumda olan Slovakya’dır. Avusturya ve İsviçre arasında yer alan Lihtenştayn oldukça küçük bir ülkedir. Ren nehrinin doğu kenarı ile Konstans gölünün güneyi arasındaki sahada bulunmaktadır. Sınırlı doğal kaynaklara sahip bu küçük ülke, kültürel özellikleri ile dikkat çekicidir. Avrupa’nın en büyük, dünyanın Amerika Birleşik devletleri ve Japonya’dan sonra 3. büyük ekonomisi olan Almanya, gidilebilecek bölgelerin çeşitliği, festivaller, özel etkinlikler ve kültürel aktivitelerin çokluğu ile yılın her dönemi turist çeken bir ülkedir. Kuzeyde Kuzey Denizi, Danimarka ve Baltık Denizi; doğuda Polonya ve Çek Cumhuriyeti; güneyde Avusturya ve İsviçre, Batıda ise Fransa, Lüksemburg, Belçika ve Hollanda ile komşudur. Almanya’nın turizm çekicilikleri iç talebe ve yabancı turistlerin yöneldikleri alanlara göre değişmektedir. Yabancı turistler için özellikle çekici alanlar, büyük ve tarihi şehirler ve diğer tarihsel yerleşmelerdir. Almanya, turistler için çekici özelliklerine göre farklı bölgelere ayrılarak incelenebilir. Bunlar; Almanya’nın kıyı kesimi, Kuzey Avrupa ovasının bu ülke içinde kalan kısmı, merkezi yaylaları, kuzeyde Harz dağları, güneyde kara ormanları ve Bavyera ormanları, Bavyera Alpleri ve Rhein Boğazı’nı içine alan Rhein (Ren) Vadisi’dir.
OOrta Avrupa � � � � Kuzeyinde yer alan alçak kumullar ve hafif eğimli bataklık düzlüklerle çevrili kıyı kesimi, olumsuz iklim koşullarına rağmen iç turizme hitap eden bir sayfiye yeri olarak gelişmiştir. Kuzey Avrupa ovasında, yüksek kısımlarda kumullar arasında yer alan fundalıklar içinde, Avrupa’nın ilk ulusal parkı Lüneburger Heide bulunmaktadır. Çukur kesimlerde, göller dikkat çekmekte, bunlar doğuya doğru sıklaşmaktadır. Schwerin bu göllerden biri üzerinde kurulmuş, güzel manzaraya sahip kasabalardan biridir. Nordrhein-Westphalia ve Ruhr önemli sanayi bölgeleri olmakla birlikte, iş turizminin odak noktaları durumuna gelmiş, Avrupa’nın üçüncü büyük turizm konaklama alanıdır. Merkezi yaylaları, kuzeyde Harz Dağları, güneyde kara ormanları ve Bavyera Ormanları, güzel manzaraları, dağ sporları, kaplıca merkezleri ile doğa turizmi ve kırsal turizm için önemli çekim alanlarıdır. Merkezi yaylalar kesiminde modern sanayi gelişiminin hiç uğramadığı Heidelberg gibi eski şehir/kasabalara sıkça rastlanır.
OOrta Avrupa � � � Kara ormanları ve Bavyera Ormanları arasında yer alan Bavyera Platosu’nda, bozulmamış ortaçağ şehirleriyle ve festivalleri ile ünlü Bayreuth, Rothenburg, Augsburg gibi tarihi ve kültürel çekim merkezleri bulunmaktadır. Bavyera’nın merkezi Münih ise kendi başına festival (oktoberfest bira festivali) ve karnavalları (Faşing Karnavalı) ile ünlü bir şehirdir. Şatoları, sarayları, bahçeleri ile tek başına çok önemli bir çekim merkezidir. Almanya’da yılın her mevsimi çeşitli festivaller yapılmaktadır. Bunlardan bazıları; Love Parade-Berlin (Temmuz), Oktoberfest-Münih (Ekim), Africa Festival-Wurzburg (Mayıs), Beethovenfest-Bonn (Eylül), Belin Jazz Festival -Berlin (Kasım) sayılabilir. Almanya, Estonya ve ABD ile birlikte medikal turizm için de başta gelen ülkelerdendir (Helsinki Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği, 2013). Bir ülkeden başka bir ülkeye herhangi bir sebeple tedavi için gidilmesi “Medikal Turizm” olarak adlandırılmaktadır. Genellikle gidilen ülkede tedavinin ekonomik oluşu, daha kaliteli sağlık hizmeti almak, kendi ülkesinde tedavi için bekleme süresinin uzunluğu veya tıbbi olarak gerekliliği raporla belirlenmiş kaplıca tedavileri gibi sebeplerle yapılmaktadır (Sağlık Bakanlığı, 2013).
Orta Avrupa � � � � � İsviçre ve Avusturya esas Alp ülkeleri olarak bilinmektedirler. İsviçre, tarıma ve el sanatlarına (saat yapımı) dayalı bir ülke iken bugün Avrupa’nın en zengin ülkelerinden biri durumuna gelmiştir. Hiçbir savaşta yer almayan ülke, 2002 yılına kadar Birleşmiş Milletlere de katılmaktan kaçınmıştır. Gizlilik ve güvenlik arayan herkese, bankacılık faaliyetleri sunmuş, her ulustan ziyaretçileri hoş karşılamış ve her gelir düzeyindeki insana hitap edecek geniş bir çeşitliliğe sahip turizm kolaylıkları sunmuştur. Gelişen sanayisi ile birlikte turizm de ülke ekonomisinde önemli rol oynamaya başlamıştır. Başlangıçta, Locarno ve Lugano gibi göl kenarındaki merkezler yaz tatilcilerini ağırlarken, zamanla turizmi Alpin karakterli olmuştur. İsviçre’nin Alpin turizm bölgelerini; yüksek Alpler, kalker Alpler, Alpin Önalan (Mittelland) ve Juralar oluşturmaktadır. İsviçre Alpleri’nde turistlerin ilgisini çeken güzel manzaralı köylerden biri görülmektedir. Yüksek Alpler, İsviçre’nin en güneyindeki Valais, Tessin ve Grissons kantonlarını içine almakta, kalker Alpler ise Bern, orta İsviçre ve doğu İsviçre’nin güney kesimlerinde yer almakta ve yüksek Alplerden Rhone ve Rhein vadileriyle ayrılmaktadır. Alpin Önalan (Mittelland), ana gölleri içine alan ve İsviçre’nin geri kalan kesimlerinin büyük çoğunluğunu oluşturduğu alan iken, Juralar ise İsviçre’nin kuzeybatısında yer alan ve Fransa ile sınırı oluşturan zirvelerdir.
Orta Avrupa İsviçre, dünyanın en çok turist çeken 20 ülkesi içinde yer almaktadır. Ülkenin konumu, sunduğu kolaylıklar, etrafında gelir durumu yüksek nüfusa sahip ülkelerin olması, günübirlik ziyaretleri kolaylaştırmakta ve ülkeyi çekici kılmaktadır. � 2014 yılında 9, 2 milyon ziyaretçi ve 17, 4 milyar dolar turizm harcaması gerçekleşmiştir. Ülkeye en fazla Almanlar, Fransızlar, İngilizler, İtalyanlar, Amerikalılar ve Çinliler gelmektedirler. � Avusturya için de Alpler önemli turizm çekicilikleri içinde yer almaktadır. � Ülke, İsviçre’nin iki misli büyük yüzölçümüne sahip olmasına karşın Alplerin kapladığı alan iki ülkede yaklaşık eşittir (20 000 km 2). � İki ülkenin Alpin bölgeleri birbirine benzemektedir. Avusturya Alpleri, kışın daha kurak ve soğuk, yazın ise daha sıcaktır. Avusturya iç pazarının, İsviçre’dekinden daha az gelişmiş olması; ülkede yabancı turistlere bağımlılığı arttırmakta, konaklama sektöründeki doluluk oranlarının daha düşük kalmasına yol açmakta, İsviçre’ye göre ülke dışına tatile giden Avusturyalı sayısının da düşük olmasına neden olmaktadır (Özgüç, 2015). �
Kuzey Avrupa’da Turizm: İskandinavya ve Baltık Ülkeleri � Avrupa’nın kuzeyinde yer alan İskandinavya ve Baltık ülkelerini; Norveç, İsveç, Danimarka, Finlandiya ve İzlanda ile 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bağımsızlığına kavuşan Estonya, Letonya ve Litvanya oluşturmaktadır. � Bu ülkelerin ortak özelliği, yüksek enlemlerde yer almalarından dolayı yaz mevsimlerinin serin geçmesi ve kısa sürmesidir; ancak gündüz süreleri uzundur. � Hatta yazın İsveç, Norveç ve Finlandiya’nın kuzey kesiminden geçen Kuzey Kutup Dairesinin kuzeyinde güneş batmamaktadır. � Bu bölgenin bitki örtüsü içinde soğuğa çok dayanıklı sarıçam, ladin, göknar gibi iğne yapraklı ağaçlar ve gövdesindeki zarlar arasında hava taşıyan huş ağaçları ile yaban hayatı içinde özellikle kutup ayısı, ren geyiği ve denizlerde somon balığı bulunmaktadır.
AKuzey Avrupa’da Turizm: İskandinavya ve Baltık Ülkeleri İskandinavya Yarımadası’nın batı kıyıları, kışın Gulf Stream (Golfstrim) sıcak su akıntısının etkisinden dolayı nispeten ılıman geçmekte, ancak iç kısımlarda yaşanan düşük sıcaklıklar nedeniyle akarsu ve göller donmaktadır. � İsveç, Norveç, Finlandiya ve Danimarka kıyılarında buzul aşındırması ile oluşan U biçimli fiyortlar ve iç kısımlarda buzul gölleri (sirk) önemli yer şekillerini oluşturmaktadır. İsveç ve Norveç’te İskandinavya dağları önemli bir yer kaplamaktadır. � Kuzey Denizi kıyıları boyunca uzanan fiyortlar, karaların iç kısımlarına kadar kilometrelerce sokulmakta ve lüks gemilerle seyahat eden turistler için eşsiz manzaralara sahip güzergâhlar oluşturmaktadır. � Bu bölgede, iklim koşulları turizm için bir dezavantaj oluşturmakla birlikte bitki örtüsü, yer şekilleri, su kaynakları ve yaban hayatı doğa turizmi için büyük bir potansiyel oluşturmaktadır. �
Kuzey Avrupa’da Turizm: İskandinavya ve Baltık Ülkeleri � � � Kuzeyinde tundra iklimi ve bu iklim koşulları sonucu yazın buzların erimesiyle bataklıklar olmasına karşın %60 orman alanı ile İsveç, dünyanın orman bakımından en zengin ülkelerinden birini oluşturmaktadır. Bu ülkelerde yaban hayatını korumaya önem verildiği için çok sayıda milli park kurulmuştur. Milli park ve tabiatı koruma alanları Norveç’in %16’sını kaplamaktadır. Svalbard (Spitzberg) adalarının %40’ı milli park olarak ayrılarak bu bölgede yaşayan kutup ayıları korunmaya alınmıştır. Danimarka’da da doğal bitki örtüsünün büyük bölümü kaybedilmiş ancak yapay yollardan yetiştirilen ormanlar oluşturulmuştur. Kıyılarındaki kumul sahalarında, çok sayıda yerli ve göçmen kuşun barındığı milli parklar, turistler için de çekici doğal güzellikler içinde yer almaktadır.
Kuzey Avrupa’da Turizm: İskandinavya ve Baltık Ülkeleri � � � Atlas Okyanusu’nun kuzeyinde büyük bölümü buzullarla kaplı Grönland ve 28 adadan oluşan Faeroe (far Öer) Adaları Danimarka’ya bağlı diğer ülkelerdir. İsveç’in güneyindeki geniş plato üzerinde çok sayıda akarsu ve göl, Baltık Denizi’nde de birçok ada yer almaktadır. Adalarından en büyüğü Gotland ve yel değirmenleriyle ünlü olanı Öland’dır. Norveç’in deniz aşırı topraklarını ise; kuzeyde Arktik Okyanus’ta Svalbard, Güney Atlas Okyanusu’nda Boovet Adası, Norveç ve Grönland arasındaki Arktik Okyanusu’nda Jan Mayen Adası ve Antarktika Kıtası’nda Peter Adası ve Queen Maud Arazisi oluşturmaktadır (Atalay, 2001). Kuzey Avrupa ülkeleri içinde Finlandiya’ya, on binlerce göle sahip olduğundan “binlerce gölün ülkesi” de denilmektedir.
Kuzey Avrupa’da Turizm: İskandinavya ve Baltık Ülkeleri � � � Ülkede zengin bir akarsu ağı, binlerce buzul gölü bulunmaktadır. Finlandiya’nın Göller Bölgesi’ni oluşturan Ortadoğu bölümü; parlak mavinin renk verdiği göl labirentleri, nehirleri, su kanalları, ormanlar ve vadileri, adalar ve binlerce km’yi bulan Finlandiya Körfezi sahili ile Avrupa’nın en büyük göl bölgesinden birini oluşturmaktadır. Bothnia Körfezi boyunca uzanan Batı Sahili Bölgesi ise, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Rauma’dan, kuzeydeki üniversiteleriyle bilinen Oulu kentine kadar uzanmaktadır. Finlandiya’da, kışları çok uzun ve sert geçen karasal iklim etkilidir. Kuzeydeki Laponya’da, sıcaklık kışın 40°C’ye kadar düşmektedir. Buralarda yerli halkın bir bölümü kardan yapılmış iglo denilen evlerde barınmakta ve ren geyikleri ile ulaşımı sağlamaktadırlar. Nüfusun önemli bir bölümü, bir liman ve idari kent olan başkent Helsinki’de yaşamaktadır. Ülkede uzun süren kışlar, kış turizmini tercih eden turistler için çeşitli imkânlar sunmaktadır. Ülkenin Laponya olarak adlandırılan kuzey bölgesi, arktik bir iklimin ve yüksek zirvelere sahip dağların olanak tanıdığı kar kayağı ve dağ yürüyüşleri için mükemmel bir bölgedir. Aynı zamanda ülkede güneşli ve gecesi olmayan yazlar da turistlerin oldukça ilgisini çekmektedir. Ülkenin Baltık Denizi kıyılarından ringa, iç sularından somon ve beyaz balık avlanmakta ve yöresel mutfaklarında sıkça bulunmaktadır. Sayılan özellikleri ile Finlandiya turistler için çekici özelliklere sahip ülkelerden biridir. 2012 yılında ülkeye gelen turist sayısı 7, 3 milyon kişi ile ülkenin kendi nüfusundan bile fazla olmuştur. Turizm geliri ise 3, 9 milyar € olarak raporlanmıştır (Helsinki Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği, 2013).
Kuzey Avrupa’da Turizm: İskandinavya ve Baltık Ülkeleri � � � Finlandiya, sağlık turizmi bakımından, dünyada henüz yeterince bilinmese de her gecen gün bu alanda daha fazla tanınmaktadır. Ülkede, uzun yıllar boyunca yaşatılan spa ve sauna kültürü bu alanda bir avantaj sağlamaktadır. Ülkede, her çeşit büyüklükte ve tipte sauna bulunmaktadır. Çoğunlukla Rus turistleri çekmek için oluşturulmuş sağlık turizmine yönelik tesisler bulunmaktadır. Fin hastaların yurt dışında tercih ettikleri ülkeler ise; İsveç, Estonya, İspanya, Tayland ve Litvanya’dır. Finlandiya nüfusunun %22’sinin 65 yaş ve üzerinde olması, 2025 yılında bu rakamın %25’i aşacağının düşünülmesi, ülkede sağlık hizmetleri ihtiyacının ve sağlık turizminin arttıracağını göstermektedir. Bu durum, Finlandiya’nın Türkiye’den sağlık turizmi alması açısından önemli bir fırsat olarak değerlendirilmektedir.
Doğu Avrupa’da Turizm � � � Doğu Avrupa ülkelerini; Rusya Federasyonu, Romanya, Polonya, Beyaz Rusya, Moldova ve Ukrayna gibi Avrupa kıtasının doğusundaki ülkeler oluşturmaktadır. Nemli karasal iklimin hüküm sürdüğü bu ülkeler, özellikle çekici iklim özelliklerine sahip Akdeniz kıyısındaki ülkelere turist göndermektedir. Bu ülkelerin ortak özelliklerinden bir başkası ise yakın zaman kadar benzer siyasi rejim içinde yer almalarıdır. Ülkelerin siyasi rejimleri; ferdi mülkiyet ve hür teşebbüsü engellediği için sanayi ve teknoloji alanında Batı Avrupa’ya ayak uyduramamışlardır. Bu nedenle de teknolojileri gerilemiş, sanayi ürünlerinde rekabet edemez duruma gelmişlerdir. Ancak son yıllarda, Batı ile iş birliğine giderek kapılarını yabancı sermayeye açmaya ve teknoloji transferi ile işletmelerini yenilemeye başlamışlardır. Ekonominin diğer sektörlerinde olduğu gibi turizmde de hızlı bir gelişim ve değişim dönemi içinde bulunmaktadırlar. Doğu Avrupa ülkelerinde, turizmde yaşanan gelişmelerde, özellikle özelleştirme süreci ile yaşanan değişimlerin etkisi görülmektedir. Daha önce bütün rezervasyonlar, merkezi bir otorite tarafından (S. S. C. B. ’de Intourist; Bulgaristan’da Balkantourist; Çekoslovakya’da Cedok; Romanya’da Carpati gibi) yapılırken bunun değişerek otel, lokanta, taksi hizmetleri, seyahat acenteleri gibi hizmetlerde özel sektörün etkili olması, turizm sektörünün giderek büyümesini sağlamıştır. Budapeşte, Prag, Moskova gibi büyük şehirlerde turizm alt yapısı iyileştirilmiş, geçmişte kısıtlanmış olan ülke içi seyahatler tamamen serbest bırakılmıştır. Gelecekte bu ülkelerin dünya turizmi içindeki yerlerini daha da artıracağı ve ekonomilerinde artışa paralel olarak, tatil turizmine daha çok katılacakları düşünülmektedir (Özgüç, 2015: 322).
Doğu Avrupa � � � � Doğu Avrupa, fiziksel özellikleri bakımından beş bölgeden oluşmaktadır. Bunlar: 1. Kuzey Avrupa ovasının doğuya doğru uzanan kesimi (Kuzey Polonya ve Baltık ülkelerine kadar uzanır), 2. Kuzey Avrupa’nın yüksek alanlarının doğuya doğru uzanan bölümü, 3. Alplerin doğu ucundan Slovak Cumhuriyeti’ne kadar uzanan Karpat Dağları, 4. Tuna Ovaları ve 5. Bulgaristan’ın Balkan Dağları’dır. Bu fiziksel özellikleri ile birbirinden ayrılan bölgeler, aynı zamanda farklı turizm bölgelerinin oluşmasına yol açmaktadır. Kuzey Avrupa ovasının doğuya doğru uzanan kesiminde Polonya yer almaktadır. Son yıllarda doğal ve kültürel özellikleri ile çok sayıda turist çeken ülkeler arasında yer almaya başlayan Polonya’nın başlıca turizm alanlarını ise Baltık denizi kıyısı, kuzey ovaları, güney Polonya’daki dağlık ve tepelik alanlar, güneydoğu Polonya ve Karpatlar oluşturmaktadır.
Doğu Avrupa � � � � Polonya’da Finlandiya dışındaki diğer Avrupa ülkelerinin hepsinden daha çok göl bulunmaktadır. Ormanlarla kaplı, dağların dik yamaçları arasında gömülmüş, güzel manzaralı gölleri ile Mazurian Göller Bölgesi en tanınmış olanıdır. Göller bölgesinin güneyinde, göz alabildiğince uzanan ovalar ve bu ovaların güney kenarında başkent Varşova yer almaktadır. II. Dünya Savaşı’nda çok zarar görmüş, yeniden inşa ve restore edilmiş şehrin tarihsel merkezi Dünya Miras Listesi’nde yer almaktadır. Varşova ve Polonya’nın yoğun nüfuslu merkezi kesimi, ülkeye gelen yabancı turistlerin çoğunlukla ziyaret ettikleri yerlerdir. Güney Polonya’da Krkonose tepeleri, özellikle yakın çevredeki sanayi bölgelerinde çalışanların rekreasyon alanı durumunda olup günübirlikçi Polonyalılar tarafından tercih edilmektedir. Güneydoğu Polonya’da yer alan Karpatlar, manzaraları ile yazın, kayak alanları ile de kışın turistler için çekici dağlardır (Özgüç, 2015).
Doğu Avrupa � I. Dünya Savaşı’ndan sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun kalıntıları üzerinde inşa edilen Çekoslovakya, 1993 yılından itibaren Çek ve Slovakya olarak iki ayrı ülkeye ayrılmıştır. � Çek Cumhuriyeti, nüfus, alan ve ekonomik kaynaklar bakımından Slovakya’dan daha büyüktür. Ülkenin ortasında yer alan başkent Prag, dükkânları, kafeleri, süslü kiliseleri, parke taşlı dar sokakları ile Avrupa’nın en güzel şehirlerinden birini oluşturmaktadır. � Şehrin yakınlarında yer alan Moldava Nehrine tepeden bakan bir alanda kurulan ortaçağ şatoları ile birlikte müzik ve sanat festivalleri ile Prag ülkenin en önemli turizm çekiciliğidir.
Doğu Avrupa � � � Çek Cumhuriyeti’nin doğusunda bulunan Slovakya, sanayisi ile Avrupa’nın hızlı büyüyen ekonomilerinden biri durumundadır. Ancak ülkede turizm beklenen düzeye gelememiştir. Ülkedeki Tatra Dağları âdeta ülkenin belkemiğini oluşturmaktadır. Tatra Ulusal Parkı birçok yabani hayvan, ayı ve kurtların yaşam alanını oluşturmaktadır. Tatra Dağları, dinlenme merkezleri, sağlık merkezleri, mağaraları, Levoca ve Bardejov gibi bozulmamış ortaçağ kasabaları ile turistler için çekici alanlardır. Doğu Avrupa ülkelerinden biri olan Macaristan, denize kıyısı ve çok olağanüstü manzaraları olamamasına rağmen büyük gölleri, kültürel ve tarihi zenginliği eskiden beri dünyanın çok turist çeken ülkelerinden biridir. Ülkenin kuzeyinde, kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan dağ sıralarının güney eteklerinde bağcılık gelişmiştir. Bu bölgede kurulmuş başkent Budapeşte, kırmızı şarap bölgesinin ortasında kalan, Barok sarayları ve kiliseleri ile ünlü, turistler için çekici tarihsel bir şehirdir. Doğu Avrupa’nın Paris’i olarak görülen Budapeşte, sanat ve kültür faaliyetlerinin de merkezlerinden biridir. Macaristan’ın güneyinde hafif kıvrımlı ve oldukça düz geniş alanlar bulunmaktadır. Güneydeki en önemli tarihsel şehir Pecs’dir. Hortobagy ise hayvancılık bölgesinin merkezi durumunda olup at gösterileri ve fuarlara ev sahipliği yapmaktadır.
Doğu Avrupağu Doğu Avrupa � � � � Bulgaristan ve Romanya, Doğu Avrupa ülkeleri içinde güneş-deniz-kum tatili sunabilen ülkeler konumundadırlar. Ancak geçmişte olduğu gibi günümüzde de bu ülkelere gelen turist sayıları oldukça düşüktür. Bulgaristan, dağları, kıyıları, eski şehirleri, tarihsel eserleri ile Avrupa’nın önemli turizm destinasyonlarından biri olabilecek turizm kaynaklarına sahiptir. Manastırları ile ünlü Trojan, Bulgar tarihi ile ilgili bir açık hava müzesinin yer aldığı Koprivstica Köyü, başkent Sofya turistlerin en çok ziyaret ettikleri yerler arasındadır. Romanya’da, Karadeniz kıyıları boyunca gelişen tatil merkezleri (en eskisi Mamaia) özellikle geçmişte Doğu Avrupalı turistlerin tercih ettikleri yerler olmuştur. Eforie Nord, hem kıyı turizmi ile hem de yakınındaki Techirghiol Gölü’nden elde edilen çamurların tedavi amaçlı kullanıldığı kaplıca turizmi ile tercih edilmiştir. Son yıllarda Romanya, özellikle Rusya ve Macaristan’dan gelenlerin turistlerin alışveriş merkezine dönüşmüştür.
Doğu Avrupağu Doğu Avrupa � � � Aslında ülkenin gerek kıyı, gerekse iç kesimlerinde turistler için cazip alanlar ve çekicilikler oldukça fazladır. Ülkenin merkezi kısmında yer alan yüksek plato, U şekilli Karpat Dağları ile çevrilmiştir. Ormanlarla kaplı Karpatlar ve Transilvanya’nın yüksek alanları turizmde çekici alanların başında gelmektedir. Karpatlarda ortaçağ özelliğini koruyan yerleşmeler (Braşov), şatolar (Bran, Drakula’nın şatosu gibi), kuzey kesimlerinde yer alan Bukovina bölgesinde surlarla çevrili manastırlar ve 16. yüzyıldan kalma kiliseler turistler için çekici yerlerdir. Transilvanya’nın merkezinde yer alan plato ise bozulmamış bir kırsal alan halindedir. Burada Sighisoara gibi çok iyi korunmuş ortaçağ kasabaları bulunmaktadır. Ancak bu sahanın da turizmle ilgili alt yapısı gelişmemiştir.
Güney Avrupa’da Turizm � � � � � İtalya, İspanya, Fransa ve Portekiz’i kapsayan Güney Avrupa ülkeleri içinde Andorra, Malta, Monako gibi küçük ülkeler de bulunmaktadır. Güney Avrupa’da turizmde başı çeken ülke İspanya’dır. İspanya’da turizm sektörü, ülkenin gayri safi milli hasılasının (GSMH) yaklaşık yüzde 11’ini oluşturmaktadır. Sahip olduğu doğal ve kültürel özellikler İspanya’yı dünyanın önde gelen turizm destinasyonlarından biri yapmıştır. Dünyanın en fazla İnsanlık Mirası şehrine sahip olan ikinci ülkesi, Biyosfer Rezervleri ilan edilen doğal alanlar sıralamasında dünyanın üçüncü ülkesi ve tüm Kuzey Yarımküre ’de en fazla mavi bayraklı plaja sahip ülkedir (İspanya Büyükelçiliği, 2016). İspanya’nın turizm bölgeleri; kıyıları, iç kesimleri ve adaları olarak üç bölümde incelenebilir. İç kesimlerinde; Cantabria Dağları, İber Dağları, Merkezi Sierralar, Andalucia (Endülüs), Sierra Nevada Dağları ve Pireneler çekici turistik alanlardır. Cantabria Dağları’nın kuzey kenarlarında akarsular derin vadiler kazmışlardır ve bu vadilerden bazıları rafting ve kanoculara oldukça uygundur. Yeşil ve gür bitki örtüsünün bulunduğu arazi ise yürüyüş, ata binme, atıcılık, balık tutuma ve kışın kayak yapma gibi çeşitli rekreasyon (eğlendinlen) faaliyetlerinde yoğunlaşmıştır. Batı kesimindeki Galiçya’da “Aziz James” yolu üzerinde çok sayıda ortaçağ manastırı, kilise ve başka dinsel yapılar yer alır. 15. 000 yıllık duvarları bizon figürleriyle işlenmiş Altamira Mağaraları ise Santander’in güney batısında bulunmaktadır. Bölgenin doğusunda uzanan Basque, ayrı bir dile ve bağımsız geleneklere sahip olması ile turistler için çekici olabilecek yerlerden biridir.
Güney Avrupa’da Turizm � � � İber Dağları, orta İspanya Platosu’nun doğu kenarında, yüksek bir kütle oluşturmaktadır. Bu kütlenin bir parçası olan Merkezi Sierralar’ın güneyinde başkent Madrid yer almaktadır. İspanya’nın kıyıdan uzakta, önemli miktarda turist alan tek yeri Madrid’dir. İç turizmin de %10’dan fazlası Madrid’e yönelmektedir. Şehir, İspanyol, Flaman ve İtalyan ressamların en güzel koleksiyonlarından oluşan, dünyanın en ünlü sanat galerinden birine sahiptir. Aynı zamanda müzeleri, kültürel ve tarihsel çekicilikleri, “Eski Madrid” denilen ortaçağdan kalma merkezi, 17. yüzyıldan kalma büyük meydanı (Plaza Mayor) ve katedrali ve kraliyet sarayı gibi kaynakları ile önemli bir turizm potansiyeline sahiptir (Özgüç, 2015). İspanya’nın en çok turist çeken bölgeleri arasında; Katalonya, Kanarya Adaları, Balear Adaları ve Endülüs de yer almaktadır. Katalonya’da; 11. 000 yıl önce oluşmuş ve bugün Garrotxa adı verilen Volkanik Bölgesi Tabiat Parkı’nda (Girona) yaklaşık 40 adet volkanik koni ve 20’den fazla lav akıntıları bulunmaktadır.
Güney Avrupa’da Turizm � � � Çeşitli ve yemyeşil bitki örtüsü ile oldukça cazip olan bölgeyi keşfetmek isteyenler için 25’ten fazla güzergâh yer almaktadır. Bu parkın konumları, harika manzaraları, balon yolculuğu ile de keşfedilebilmektedir. Afrika kıyılarından açıkta uzanan, eski volkanlardan oluşmuş Kanarya Adaları, plajları, eski yerleşmeleri, tarihsel yapıları, şatoları, uluslararası havalimanları ile turistler için oldukça çekici özelliklere sahiptir. Balear Adaları da özellikle İngiliz ve Alman turistler tarafından tercih edilmektedir. İspanya’daki tüm gecelemelerin %25 -30’u Balear adalarında gerçekleşmektedir. Adaların en büyüğü Mayorka (Mallorca) turizm faaliyetlerinin de merkezidir. Akdeniz kıyıları boyunca yer alan Costa Brava, Costa Dorada, Costa del Azahar, Costa Blanca (Beyaz Kıyı), Costa del Sol iklimi, kumsalları, konaklama tesisleri gibi özellikleri ile turistler için çekici kıyılardır.
Güney Avrupa’da Turizm � � � İspanya’da; El Hamra Sarayı (Granada), Burgos Katedrali, Vizcaya Köprüsü, Teide Milli Parkı, Hercul Kulesi gibi çok sayıda yer Dünya Miras Listesi’nde yer almaktadır. Bunlar ile birlikte Kutsal Aile Bazilikası (Barselona), Kurtuba Camii (Cordoba), Prado Müzesi (Madrid), Casa Battlo (Barselona), Plaza De Espana (Seville), Alcazar (Seville), Retiro park (Madrid), Madrid Kraliyet Sarayı (Madrid) görülebilecek yerlerden sadece bir kaçını oluşturmaktadır. İspanya Ulusal İstatistik Enstitüsü’nün verilerine göre, 2015 yılında ülkeyi 68, 1 milyon turist ziyaret etmiştir. 2015 yılının ilk sekiz ayında ise 47, 2 milyon turist ziyaretçi alarak büyük bir rekor kırılmıştır. 2014 yılına göre %4, 9 artış yaşayan turist sayısının özellikle 2015’in son ayında %7, 6 arttığı belirlenmiştir. İspanya’ya; İngiltere (15, milyon), Fransa (11, 5 milyon) ve Almanya’nın (10, 3) yanı sıra Güney Kore, Çin ve Japonya gibi Asya ülkelerinden turist gelmiştir. Ülkeye gelen 68, 1 milyon turistten 54, 4 milyonu hava yolunu tercih etmiştir. 2015 yılında ülke turizminde yaşanan artışta güvenlik faktörü de oldukça önemli olmuştur (TC Ekonomi Bakanlığı, 2015).
Güney Avrupa’da Turizm � � � � Güney Avrupa’nın, turizmde dikkat çeken diğer bir ülkesi İtalya’dır. Turizm endüstrisini yaklaşık yüzyıl önce kurmuştur. 1964 yılında İspanya tarafından geçilinceye kadar da dünyada en çok turist alan ülke İtalya olmuştur. İngiltere’de başlayan, daha çok zengin ve kültürlü sınıfın katıldığı Grand Tour’un son vardığı yer İtalya olmuştur. 1980’lerden itibaren ülkede yaşanan terör olayları turizmi olumsuz etkilemiştir. Ulusal dayanışma, yabancı sermaye ve turistlerin geri dönüşü ile birlikte 1986’dan sonra, yine dünyanın önemli turizm destinasyonlarından biri olmuştur (Özgüç, 2015). Kıyılarından, kış sporları merkezleri ve tarihsel şehirlerine kadar çok farklı turizm çekiciliklerine sahip olan İtalya, uluslararası turizmden de çok büyük bir pay almaktadır. Kuzeyden güneye doğru farklı iklim ve turizm kaynaklarına sahiptir. Kuzeyde İtalyan Alpleri (Maggiore Gölü’nün batısı, buzul şekilleri ve göllerinin yer aldığı orta kesim ve Doğu Alpleri: Dolamitler), kuzey İtalya ovasında yer alan Milano, Venedik , Floransa, Roma şehirleri, Apenninler adı verilen dağlar, Sicilya ve Sardinya adaları ve kıyıları turizm açısından dikkat çekici özelliklere sahip alanlardır. Turizmciler tarafından İtalya, yemeğin, şarabın, aşkın, modanın, inancın ve sanatın ülkesi olarak kabul edilmektedir.
Güney Avrupa’da Turizm � � � � Limon ağaçlarıyla meşhur olan Sorrento, Amalfi Kıyıları, İtalya’nın, en güzel ve en popüler bölgelerindendir. Sorrento’dan Amalfi kıyısındaki Positano, Amalfi ve Ravello gibi güzel kasabalara kısa sürede ulaşabilmektedir. Turistlerin ilgisini; İtalya’nın güneyinde deniz, kum, güneş , Milano’da moda; Venedik’te kanallar arasında dolaşmak, Floransa’nın sokaklarında İtalyan yemeklerini tatmak çekmektedir. Gelen turistlerin büyük bir kısmı komşu ülkelerdendir. İsviçre, Almanya, Fransa ve Avusturya’dan gelenler ise tüm turistlerin %70’ine yakınını oluşturmaktadır. Ülkeye gelen turistlerin tercihleri ülkeden ülkeye değişmektedir. Avusturya’dan gelenler Adriyatik kıyılarındaki sayfiyelere yönelirken, Almanlar çabuk ulaşabildikleri Veneto ve Alto Adige’yi tercih etmekte, ABD, Japonya ve Kuzey Avrupa’dan gelen turistler ise Roma-Floransa-Venedik’i ziyaret etmektedirler. Fransız ve İngiliz turistler de kültür turizmine ağırlık vermektedirler (Özgüç, 2015).
Güney Avrupa’da Turizm � � � � Avrupa, dünya turizminde oldukça önemli bir yere sahiptir. Dünya turizm sıralaması barometresine göre Avrupa’da turizmde öne çıkan ülkeler; Fransa, İspanya, İtalya, Türkiye, Almanya ve Birleşik Krallık ’tır. Turist sayıları bakımından Avrupa’da Fransa dikkat çekmesine ve dünyada ilk sırada yer almasına karşın turizm gelirleri bakımından bir sıralama yapıldığında ilk sırada ABD yer almaktadır. Turizm gelirlerine göre ABD’yi İspanya, Fransa, Çin, İtalya, Tayland, Almanya, Birleşik Krallık, Avustralya ve Türkiye izlemektedir. Turizm sektöründe en çok yatırım yapan ülkeler sıralamasında ise ilk sırada Çin yer almaktadır. Turizm yatırımlarında büyük farkla ilk sırada yer alan Çin’i, ABD, Almanya, Rusya, Birleşik Krallık, Fransa, Kanada, Avustralya, İtalya ve Brezilya izlemektedir. (Örmeci, 2015). Bu da gelecek yıllarda Çin’in bu sektörde de ön sıralara geçebileceğini göstermektedir. Türkiye ise, turizm sektörüne çok yatırım yapan ülkelerden biri olmadığı için, gelecek yıllarda üst sıralardaki yerini korumasının zor olabileceği düşünülmektedir. Dünya Turizm Örgütü’nün göre; yıllık turist sayısının 2020 yılında 1, 6 milyar kişiye, turizm harcamalarının ise 2 trilyon dolara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Yine tahminlere göre; Avrupa ülkeleri, 2020 yılında da 517 milyon ziyaretçi ile en popüler yerler olmayı ürdürecektir.
Güney Avrupa’da Turizm � � � � Çin ise dünyaya gönderdiği turist sayısı açısından dördüncü sıraya yükselirken Fransa’yı geleneksel tahtından indirerek dünyanın en çok turist çeken ülkesi olacaktır. Rusya Federasyonu, Hong Kong ve Çek Cumhuriyeti turist çekme bakımından ilk ona gireceklerdir. Dünya Turizm Örgütü’ne göre, bugün dünya nüfusunun sadece %3, 5’u, dış seyahat yapabilmektedir. Tahminlere göre bu oran 2020 yılında %7’ye çıkacaktır (Mairs Geographischer Verlag, 2010: 204). Turizm yer aldığı ya da geliştiği ülke ya da bölgenin mekânı üzerinde olduğu kadar ekonomik ve toplumsal yapısı üzerinde de pek çok etkiye sahiptir. Turizm ekonomik, toplumsal-kültürel, çevresel-ekolojik etkileri ile günümüzde olduğu gibi gelecekte de önemini korumaya ve bir rekabet alanı olarak görülmeye devam edecektir. Dünya turizm pazarından daha fazla pay alabilmek için öncelikle dünyadaki turizmle ilgili gelişmeleri takip etmek ve bu gelişmelere uyum sağlamak gerekmektedir.
Özet Avrupa’da turizmin bölgesel dağılışını Avrupa’da turizm; Batı Avrupa, Güney Avrupa, Kuzey Avrupa, Orta Avrupa ve Doğu Avrupa olarak 5 farklı bölgede dağılım göstermektedir. � Avrupa’da turizmin gelişmesinin nedenlerini tartışmak Avrupa’da turizmin kaynağını doğal varlıklar oluşturmakla birlikte, geçmişten günümüze kadar toplumların meydana getirdiği çeşitli uygarlık, sanat harikaları ve kültürel birikimler de bu oluşumu desteklemekte ve yeryüzündeki dağılışını etkilemektedir. � Dünyada en çok turist çeken ülkeler içinde yer alan Avrupa ülkelerinde, turizmi etkileyen etmenlerin başında; iklim koşulları, yüzey şekilleri, kıyıları, dünyaca ünlü kültürel özellikleri, tarihsel değerleri, çeşitlilik gösteren mutfağı, renkli kültürel yaşamı sayılabilir. � Sayılan özelliklerin yanı sıra turizmde bu çekiciliklere erişmek için geliştirilen hava yolu terminalleri, otobüs garları, demir yolu istasyonları, gibi ulaşım alt yapısı, oteller gibi konaklama kapasitesi, lokanta, kafe, bar gibi yeme-içme merkezleri, çeşitli rekreasyon faaliyetleri ile ilgili kolaylıklar ve eğlence yerleri de etkili olmaktadır. �
Özet Avrupa’da turizm için önemli olan unsurlara örnekler vermek İspanya’da; Altamira Mağarası (1985), İtalya’da; Dolomitler (2009), Avrupa’da Dünya Miras Listesine giren doğal çekiciliklere sahip alanlardır. � Ayrıca Almanya’da Orta Ren Vadisi ve Kültür Peyzajı (2002), Almanya ve Hollanda’da ortak paylaşılan eser olarak Wadden Denizi (2009), Fransa’da Vézère Vadisi’ndeki Mağaralar (1979), Paris: Sen Nehri’nin Çevresi (1991), Fransa ve İspanya arasında Pireneler-Mont Perdu (1997) örnek olarak verilebilir. Kültürel çekicilikler içinde; Fransa’dan; Chartres Katedrali (1979), Versay Sarayı ve Bahçesi (1979), Almanya’da; Bremen’deki Belediye Binası ve Roland Heykeli (2004), Berlin’deki Modern Evler (2008), Dünya Miras Listesi’nde yer alan eserlerden sadece bir kaçıdır. � Birleşik Krallık’ ta; Londra Kulesi (1988), İspanya’da El Hamra, Generalife ve Albayzìn (1984), İtalya’da; Tarihi Roma Şehri (1980), Pompei ve Herculaneum Antik Kentleri (1997) bunlardan sadece birkaçına örnek oluşturmaktadır � Avrupa’da kıyı turizmi, kış turizmi, kültürel turizm gibi farklı turizm bölgelerini açıklamak Akdeniz’e kıyısı olan Fransa, İspanya, İtalya gibi ülkelerde deniz-kum-güneş birlikteliğine dayalı kıyı turizmi; Kuzey Avrupa ve Orta Avrupa ülkelerinde kış sporları ile birlikte kış turizmi, Batı Avrupa’nın büyük kentlerinde ise; moda, kongre, iş, festival gibi etkinlikleri içine alan kültürel turizm ön plana çıkmaktadır. �
Yararlanılan Kaynaklar � � � Aslan, A. (2008). Türkiye’de Ekonomik Büyüme ve Turizm İlişkisi Üzerine Ekonometrik Analiz. MPRA Paper, 19 September 2008. https: //mpra. ub. uni-muenchen. de/10611/1/MPRA_paper_10611. pdf? iframe=true&wi dth=95%25&height=95%25 (Erişim Tarihi 13. 02. 2016). Atalay, İ. (2001). Kıtalar ve Ülkeler Coğrafyası. İzmir: Meta Basımevi. Avcıkurt, C. (2001). Avrupa Birliği uyum sürecinde Türk turizminin öncelikleri. Türkiye Turizmini Araştırma Enstitüsü. 1. Ulusal Türkiye Turizmi Sempozyumu Kitabı, s: 44 -61. İzmir. Avrupa Birliği. (2000). Avrupa Birliği Turizm Politikası. Türkiye Temsilciliği Komisyon Raporu. Ankara. Boniface, B. ve Cooper, C. (2005). Worldwide Destinations: The Geography Of Travel And Tourism (Fourth Edition). London: Elsevier Brutterworth-Heinemann Publishers. Duran, F. S. (b. t. ). Büyük Atlas. İstanbul: Kanaat Yayınları. Dünya Turizm Örgütü (UNWTO). (2015). http: //www 2. unwto. org/ (Erişim Tarihi 25. 02. 2016). Emekli, G. (2005). Avrupa Birliği’nde Turizm Politikaları ve Türkiye’de Kültürel Turizm. Ege Coğrafya Dergisi, 14, 99 -107. Emekli, G. (2006). Coğrafya, Kültür ve Turizm: Kültürel Turizm. Ege Coğrafya Dergisi, 15, 51 -59. Hall, C. M. (2008). Europe and Eurasia. World Geography of Travel and Tourism a Regional Approach. (Eds: A. Lew, C. M. Hall and D. Timothy). Canada: Butterworth. Heinemann is an imprint of Elsevier, p. 49 -112. Halloway, C. J. ve Taylor, N. (2006). The Business of Tourism (Seventh Edition). England: Prentice Hall. Helsinki Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği. (2013). Finlandiya Ülke Raporu, Finlandiya’nın Genel Ekonomik Durumu ve Türkiye İle Ekonomik/Ticari İlişkileri. http: //www. itkib. org. tr/ihracat/ Dis. Ticaret. Bilgileri/raporlar/dosyalar/2013%20 Yili%20 Finlandiya%20 Ulke%20 Raporu_Helsinki%20 Tic. %20 Musavirligi. pdf (Erişim Tarihi 11. 01. 2016). İspanya Büyükelçiliği. (2016). İspanya’da Turizm. http: // www. exteriores. gob. es/Embajadas/ANKARA/tr/Informacion. Para. Extranjeros/Pages/İspanya’da. Turizm. aspx (Erişim Tarihi 17. 02. 2016). İspanya’da En İlginç Yerler. (2016). http: //www. spain. info/ es/top-10/los-lugares-mas-fascinantes-de-espana. html (Erişim Tarihi 13. 02. 2016). İstanbul Büyükşehir Belediyesi. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti. http: //www. ibb. gov. tr/sites/ks/tr-TR/0 Istanbul-Tanitim/Pages/Istanbul. Tanitim. aspx (Erişim Tarihi 24. 03. 2016). İstanbul Kalkınma Ajansı. (2016). Türkiye ve İstanbul Bölgesi’nde Turizm. http: //www. istka. org. tr/content/pdf/ AAturkiye-ve-istanbul-bolgesinde-turizm. pdf (Erişim Tarihi 24. 03. 2016). İtalya’da Mutlaka Görülmesi Gereken 9 Yer. http: //onedio. com/haber/italya-nin-mutlakagorulmesi-gereken-9 yeri-291992 (Erişim Tarihi 15. 02. 2016). Mancini, M. (1999). Selling Destinations: Geography For The Travel Professional (Third Edition). New York: Delmar Publishers. Örmeci, O. (2015). 2013 Dünya Turizm Sıralaması Barometresi. http: //politikaakademisi. org/2015/02/27/2013 dunya-turizm-siralamasi-barometresi/ (Erişim Tarihi 10. 02. 2016). Özgüç, N. (2015). Turizm Coğrafyası Özellikler ve Bölgeler (8. Baskı). İstanbul: Çantay Kitabevi. Sağlık Bakanlığı. (2013). Türkiye Medikal Turizm Değerlendirme Raporu. Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sağlık Turizmi Daire Başkanlığı. http: //www. saglik. gov. tr/Saglik. Turizmi/dosya/1 -91778/h/turkiye-medikal-turizmdegerlendirme-raporu-2013. pdf (Erişim Tarihi 25. 02. 2016). Saarinen, J. (2008). Europe and Eurasia. World Geography of Travel and Tourism a Regional Approach. (Eds: A. Lew, C. M. Hall and D. Timothy). Canada: Butterworth-Heinemann is an imprint of Elsevier, p. 49 -112. Şen, F. (1998). Avrupa Birliği Türkiye ilişkilerinin turizm sektörü üzerindeki etkileri. I. Turizm Şurası, Ankara, ss. 128 -137. T. C. Ekonomi Bakanlığı. (2015). İspanya’da Turizm Sektörü Yeni Rekorlar Kırıyor. http: //www. ekonomi. gov. tr/ (Erişim Tarihi: 20. 02. 2016). Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB). (2016). Avrupa Birliği ve Turizm. http: //www. tursab. org. tr/tr/abve-turizm/avrupa-birligi-ve-turizm_508. html (Erişim Tarihi 24. 03. 2016). UNESCO. (2016). Dünya Miras Listesi. http: //whc. unesco. org/en/list/ (Erişim Tarihi 05. 02. 2016). Yılmaz, Y. ve Çizel, B. (2000). Türk Turizminde Günü Kurtarmak Değil, Marka Yaratmak. 1. Ulusal Türkiye Sempozyumu, 2 -3 Kasım 2000, İzmir: Türkiye Turizmini Araştırma Enstitüsü Yayınları, ss. 455 -464. Yu, L. (1999), The International Hospitality Business, Management and Operation. London: The Haworth Pres Inc. Yüzbaşıoğlu N. , Ünlü, B. ve Öncel-Erkaya, M. (2010). Encyclopedia Millenia dünya atlası 2010. İstanbul: Boyut Yayınları. https: //www. e-unwto. org/doi/pdf/10. 18111/9789284419876
- Slides: 61