ANSWERING THE TELEPHONE Practice ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA

  • Slides: 28
Download presentation
ANSWERING THE TELEPHONE Practice

ANSWERING THE TELEPHONE Practice

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Answering the Telephone – Residential Telefona Bakma – Ev

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Answering the Telephone – Residential Telefona Bakma – Ev Hello. Alo. Smith’s residence Smith’in evi. Hi! ( informal ) Selam! Yeah! ( informal ) Evet! Yes. Evet. John Jones. Ben John Jones. Hello, this is John Jones (speaking. ) Alo, ben John Jones, may I help you? Ben Johns, size yardımcı olabilir miyim? John. Ben John, may I help you? Ben John, size yardımcı olabilir miyim?

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Answering the Telephone - Business Telefona Bakma – İş

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Answering the Telephone - Business Telefona Bakma – İş City Hall. What department please? City Hall. Hangi bölümü aramıştınız? Smith Company, may I help you? Smith Company, size yardımcı olabilir miyim? Smithco, how can I help you? Smithco, size nasıl yardımcı olabilirim?

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Asking whom a Telephone Caller Wants to Talk to

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Asking whom a Telephone Caller Wants to Talk to Arayanın Kiminle Konuşmak İstediğini Sorma Who do you want to talk to? Kiminle konuşmak istiyorsunuz? Who do you want to speak with? Kiminle konuşmak istiyorsunuz? Who do you wish to speak to? Kiminle konuşmak istiyorsunuz? Whom do you wish to speak to? Kiminle konuşmak istiyorsunuz? With whom do you wish to speak? (formal) Kiminle konuşmak istiyorsunuz?

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Screening Someone’s Telephone Calls. Arayanı Belirtme May I tell

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Screening Someone’s Telephone Calls. Arayanı Belirtme May I tell her who’s calling? Ona kimin aradığını söyleyebilir miyim? May I ask who is calling? Kimin aradığını sorabilir miyim? Whom may I say is calling? ( formal ) Kim arıyor diyeyim? Who shall I say is calling? Kim arıyor diyeyim? Whom shall I say is calling? (formal) Kim arıyor diyeyim? Who's calling? Kim arıyor? Is she expecting your call? Sizin telefonunuzu bekliyor mu?

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Connecting or Transferring a Telephone Caller Arayan Kişiyi Bağlama

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Connecting or Transferring a Telephone Caller Arayan Kişiyi Bağlama veya Aktarma Do you wish me to page Mrs. Robins? Bayan Robins'i çağırmamı ister misiniz? I will see if she's in the building. Binada olup olmadığına bir bakayım. Let me page her. Onu çağırayım. Let me connect you to that department. Sizi o bölüme bağlayayım.

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Putting a Telephone Caller on Hold Arayanı Beklemeye Alma

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Putting a Telephone Caller on Hold Arayanı Beklemeye Alma He is on another line. Will you hold? Başka bir hatta. Bekler misiniz? Would you care to hold? (formal) Bekler miydiniz? Would you like to hold? Beklemek ister misiniz? Just a moment, please. Bir dakika lütfen. Please hold. Bekleyin lütfen. Hold, please. Bekleyin lütfen. Hold the line. (informal) Hattan ayrılmayın. Can you hold? Bekleyebilir misiniz?

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Interrupting a Telephone Call with Another Business Telefon Konuşmasını

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Interrupting a Telephone Call with Another Business Telefon Konuşmasını Başka Bir İşle Kesme Just a moment, I have another call. Bir dakika, diğer bir çağrım var. Hang on a moment. Bir dakika bekleyin. Hang on a second. Bir saniye bekleyin.

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Taking a Call off Hold Beklemede Olan Kişiye Dönme

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Taking a Call off Hold Beklemede Olan Kişiye Dönme For whom are you holding? (formal) Kimi bekliyordunuz? Whom are you holding for? (formal) Kimi bekliyordunuz? Who are you holding for? Kimi bekliyorsunuz? Who's on the line? Hatta kim var? Are you being helped? Size yardım ediliyor mu? Have you been helped ? Size yardım edildi mi? May I help you? Size yardım edebilir miyim? Can I help you? Size yardım edebilir miyim?

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Offering to Take a Message from a Telephone Caller

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Offering to Take a Message from a Telephone Caller Arayana Not Bırakmasını Önerme He's not in; would you like to call back? Burda değil; yeniden aramak ister misiniz? She is not available. Can I take a message? Müsait değil. Not alabilir miyim? She is away from her desk. Can I take a message? Masasında yok. Not alabilir miyim? May I take a message? (formal) Not alabilir miyim? Could I take a message? Not alabilir miyim? Shall I have someone to call you? Sizi kimse arasın mı?

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Offering Help to a Telephone Caller Arayana Yardım Önerme

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Offering Help to a Telephone Caller Arayana Yardım Önerme Is there anyone else who could help you? Size yardımcı olabilecek başka birisi var mı ? I would be happy to try to answer your question. Sorunuza yanıt vermeye çalışmaktan mutluluk duyarım. Would you care to talk to her secretary? Onun sekreteriyle konuşmak ister misiniz? Could I help you? Size yardımcı olabilir miyim?

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Bringing a Telephone Call to an End Telefon Konuşmasını

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Bringing a Telephone Call to an End Telefon Konuşmasını Bitirme I have to get back to work before the boss sees me. Patron beni görmeden işe dönmem lazım I have to get back to my work. l will call again later. İşime dönmem lazım. Daha sonra yine ararım There's someone on the other line. I must say good-bye now. Diğer hatta birisi var. Şimdi veda etmem lazım. I really have to go now. Şimdi gerçekten gitmek zorundayım. I'll have to take your number and call you back. Numaranızı alıp sizi yeniden aramam gerekecek. Can I call you back? Something has come up. Sizi sonra arayabilir miyim? Bir işim çıktı. Can we continue this later? My other line is ringing. Buna sonra devam edebilir miyiz. ? Öbür hattım çalıyor. The doorbell is ringing. I'II call you back. Kapı zili çalıyor. Sizi sonra ararım.

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Requesting a Telephone Number from Directory Assistance Telefon Servisinden

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Requesting a Telephone Number from Directory Assistance Telefon Servisinden bir Numara İşleme I'd like the number of Dr. Pat Smith on Main Street 'deki Dr. Pat Smith'in numarasını rica edecektim. I need the number of Dr. Pat Smith on Main Street 'deki Dr. Pat Smith’in numarasını istiyorum. Can you give me the number of Dr. Pat Smith on Main Street ? Main Street'deki Dr. Pat Smith'in numarasını verebilir misiniz? What is the area code for Los Angeles? Los Angeles’ın bölge kodu nedir? I need the area code for Los Angeles’ın bölge kodunu istiyorum.

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Requests from a Telephone Operator Telefon Operatöründen İstekler I

ANSWERING THE TELEPHONE TELEFONA BAKMA Requests from a Telephone Operator Telefon Operatöründen İstekler I can't get through to this number. Would you dial it for me? Bu numaraya bağlanamıyorum. O numarayı benim için çevirir misiniz? Could you help me place a call ? Telefon etmeme yardımcı olabilir misiniz? I'd like to make a collect call. Ödemeli görüşme yapmak istiyorum. I'd like this billed to my home number. Bunun faturasının ev numarama gelmesini istiyorum I'd like to place a person-to-person call. İhbarlı konuşma yapmak istiyorum. Can you put me through to Chicago? Beni Sikago'ya bağlayabilirmisiniz? Could you dial it for me, please? Numarayı benim için çevirirmisiniz?

 • Örnek 1 Ali: Hello, this is Ali from İzmir. Alo, İzmir’den arıyorum

• Örnek 1 Ali: Hello, this is Ali from İzmir. Alo, İzmir’den arıyorum ben Ali. Operatör: Yes, how could I help you? Evet, size nasıl yardımcı olabilirim? Ali: May I speak to Mr. David, please? Mr. David ile görüşebilir miyim lütfen? Operatör: Could you wait a minute, please? Bir dakika bekleyebilir misiniz, lütfen? Ali: Yes, of course. Evet, elbette Operatör: Please hold on. I will get you through his. Hatta kalınız. Bağlıyorum. • Örnek 2 Duygu: Good morning, this is Duygu. I would like to speak to Mrs. Melanie please? Günaydın, ben Duygu. Bayan Melani ile görüşmek istiyorum, lütfen? Operatör: She is out of Office now. Colud you call later? O şu anda ofis dışında. Daha sonra arayabilir misiniz? Duygu: Could you ask her to phone me, please? Beni aramasını söyleyebilir misiniz, lütfen? Operatör: Ok. What is your phone number? Tamam. Telefon numaranız nedir? Duygu: 0533 5……. Thank you ver much. Çok teşekkür ederim. Operatör: You are welcome Rica ederim.

PRACTICE Diyalog 1 q Hello, this is Ahmet, may I speak with Mr. John,

PRACTICE Diyalog 1 q Hello, this is Ahmet, may I speak with Mr. John, Please? (Ben Ahmet Mr. John ile konuşabilir miyim, lütfen? ) q He is on the other line. Could you wait a minute, please? (Kendisi diğer hatta. Bir dakika bekleyebilir misiniz, lütfen? ) q Yes of course. (Evet, elbette) q Hold on the line, please. I’m putting you trough. (Lütfen hatta kalın, sizi bağlıyorum) q Ok, thank you (tamam, teşekkür ederim)

PRACTICE Diyalog 2 q Good evening, this is Ekrem. I would like to speak

PRACTICE Diyalog 2 q Good evening, this is Ekrem. I would like to speak to Mr. George, please? (İyi akşamlar, ben Ekrem. Mr. George ile konuşabilir miyim lütfen? ) q He is out of office now. Could you call later? (O şu anda ofis dışında. Daha sonra arayabilir misiniz? ) q Ok, thank you. (tamam, teşekkürler)

İNGILIZCE EN ÇOK KULLANıLAN KıSA CÜMLELER As soon as possible: Mümkün olan en kısa

İNGILIZCE EN ÇOK KULLANıLAN KıSA CÜMLELER As soon as possible: Mümkün olan en kısa zamanda Not yet: Henüz değil Be careful: Dikkatli ol Excuse me: Afedersiniz Are you sure: Emin misin? Forgive me: Beni affet Be quiet: Sessiz ol Good Lock: İyi şanslar Can I help you? Yardımcı olabilir miyim? How is it going? : Nasıl gidiyor? /Ne var ne yok? Can you repeat please: Tekrarlar mısın lütfen? I don’t understand: Anlamıyorum I’m single: Bekarım I think so: Sanırım öyle It’s a good idea: Bu iyi fikir You’re welcome: Bir şey değil I undersand: Anlıyorum I love you: Seni seviyorum I’m busy: Meşgulüm I’m full: Tokum

MAKING AN APPOINTMENT -RANDEVU ALMAK Receptionist: ESP Company, Kerry speaking, how can I help

MAKING AN APPOINTMENT -RANDEVU ALMAK Receptionist: ESP Company, Kerry speaking, how can I help you? Resepsiyonist: ESP Company, Kerry konuşuyor, size nasıl yardım edebilirim? Mrs Watson: I’d like to make an appointment for next week with Mr. Mario. Bayan Watson: Gelecek hafta için Mr. Mario’dan bir randevu almak istiyorum. Receptionist: I’m afraid Mr. Mario can’t do you next week at all - you see it’s getting near the holidays, so we’re extra busy. I can do Tuesday morning of the following week at 11. 30? Resepsiyonist: Üzgünüm Bay Mario gelecek hafta yapamaz. Gördüğünüz gibi tatil yaklaşıyor, bu yüzden fazla yoğunuz. Gelecek salı günü 11. 30’da alabilirim sizi. Mrs Watson: That’s a bit difficult. You can’t do Thursday? Bayan Watson: Bu biraz zor. Perşembe günü olmaz mı? Receptionist: What was the name, please? Resepsiyonist: İsim neydi acaba?

MAKING AN APPOINTMENT -RANDEVU ALMAK Mrs Watson: It’s Ann Watson. Bayan Watson: Ann Watson.

MAKING AN APPOINTMENT -RANDEVU ALMAK Mrs Watson: It’s Ann Watson. Bayan Watson: Ann Watson. Receptionist: Is there a phone number we can contact you on, if necessary? Resepsiyonist: Eğer gerekirse sizinle bağlantı kurabileceğimiz bir telefon numarası var mı? Mrs Watson: Yes, it’s 428966. Bayan Watson: Evet, 428966. Receptionist: OK, Mrs Watson, so your appointment is with Mario at 2. 30 on Thursday 14 th May. Resepsiyonist: Tamam, Bayan Watson, öyleyse Mario ile randevunuz 14 Mayıs perşembe günü 2. 30’da Mrs Watson: Thanks, very much. Bayan Watson: Çok te şek kür ler. Receptionist: Bye. Resepsiyonist: Hoş ça ka lın.

MAKING AN APPOINTMENT (RANDEVU ALMAK) A: Are you free on the thirteenth in the

MAKING AN APPOINTMENT (RANDEVU ALMAK) A: Are you free on the thirteenth in the afternoon? (Ayın 13 ünde öğlen müsait misin? ) B: No I’m afraid not. I’m meeting Şaziment then. How about the fourteenth in the morning? (Hayır, korkarım ki değilim. Şaziment ile buluşacağım. 14 ünün sabahına ne dersin? ) A: I’m sorry. I’m attending a meeting at the Zorlu then. (Üzgünüm. O zaman Zorlu’daki bir toplantıya katılıyor olacağım. ) B: What about the next day? (Peki bir sonraki gün? ) A: No. I’m busy then too. I’m meeting Murtaza at North Bridge Road. Are you free on Thursday afternoon? (Hayır, o zaman da çok meşgul olacağım. North Bridge Road’da Murtaza ile buluşacağım. Perşembe günü öğlen müsait misin? ) B: Yes, I think I am. Let’s meet for lunch at mouth restaurant. (Evet, sanırım müsaitim. Öğle yemeği için mouth lokantasında buluşalım. A: Good idea! Is two o’clock okay? (İyi fikir! Saat 2 uygun mudur? ) B: That’s fine. See you there! (Uygundur. Orada görüşürüz!)

WRONG NUMBER (YANLıŞ NUMARA) A: Hello, this is the press office. (Merhabalar, basın ofisi.

WRONG NUMBER (YANLıŞ NUMARA) A: Hello, this is the press office. (Merhabalar, basın ofisi. ) B: Mehmet Yıldız please. (Mehmet Yıldız , lütfen) A: I’m sorry, you must have the wrong number. There’s nobody of that name here. (Üzgünüm, yanlış numara girmiş olmalısınız. Burada o isimde birisi yok. ) B: Oh. Can I check the number I’ve got…. is that not 5568790? (Bendeki numarayı bir kontrol edebilir miyim… 5568790 değil mi? ) A: No, it’s 5558790. (Hayır, 5558790) B: Oh sorry about that. I must have dialled the wrong number. (Özür dilerim, yanlış numara girmiş olmalıyım. ) A: No problem! Bye! (Problem değil! Hoşça kalın!)

Eğer aranan kişi o an müsait değilse, bu telefon kalıplarıyla cevap verip karşıdaki kişinin

Eğer aranan kişi o an müsait değilse, bu telefon kalıplarıyla cevap verip karşıdaki kişinin mesajını alabilirsiniz; I’m sorry she/he is not here, right now. Can Siz de bu sorulara yanıt olarak şu kalıplarla cevap verebilirsiniz; I take your message? (Üzgünüm, kendisi şu an burada değil. Mesajınızı alabilir miyim? ) istiyorum. ) I’m afraid she/he is not available, right now. If you leave your number, she/he will call you back. (Üzgünüm, kendisi şu an müsait değil. Could you please tell her/him…? (Lütfen ona … söyler misiniz? ) olduğunda sizi geri arayacaktır. ) Please tell her/him… (Lütfen ona … söyler misiniz? I’m afraid she/he is not available, right now. Could you please tell me when she/he will be available? (Kendisinin ne zaman müsait olacağını Can I take your message, please? (Üzgünüm, söyler misiniz? ) kendisi şu an müsait değil. Mesajını rica edebilir miyim lütfen? ) Could you please take my message? (Lütfen mesajımı alabillir misiniz? ) Eğer numaranızı bırakırsanız, müsait I would like to leave a message. (Bir mesaj bırakmak ne zaman arayabilirim? ) I believe she/he will be in meeting until 5 pm. I can take your message or tell her/him to İsterseniz mesajınızı alabilirim ya da müsait olduğunda sizi aramasını sağlayabilirim) When will she/he be coming back? (Ne zaman geri gelecek acaba? ) call you when she/he is available. (Saat 5’e kadar toplantıda olacak gibi görünüyor. When can I call her/him again? (Kendisini bir daha Could I please leave you my number to give to her/him? (Size numaramı bıraksam, kendisine iletebilir misiniz lütfen? )

KARŞı TARAFA KENDINIZI TANıTıRKEN, YINE BU KALıPLAR ÜZERINDEN GIDEBILIRSINIZ ; q Hello, this is

KARŞı TARAFA KENDINIZI TANıTıRKEN, YINE BU KALıPLAR ÜZERINDEN GIDEBILIRSINIZ ; q Hello, this is Zeynep from Engly App. q Hi, it’s Zeynep from Engly App. (bu daha az resmi olsa da yine de gerekli ciddiyeti vermektedir. ) q Good evening, it’s Zeynep from Engly App. (bu da tıpkı üstteki gibi daha az resmidir ama ciddidir. ) q Arama yaptığınızda, daha sonrasında kiminle görüşmek istediğinizi belirtmeniz gerekecektir. Bunun içinde bu kalıpları kolayca kullanabilirsiniz; q May I speak to Mr. Bozok please? (Bozok Bey ile görüşebilir miyim lütfen? ) q I’d like to speak with Mr. Bozok. (Bozok Bey ile görüşmek istiyordum. )

Karşınızdaki kişi niçin aradığınızla ilgili bir soru yöneltebilir ya da aynı şekilde siz, karşınızdaki

Karşınızdaki kişi niçin aradığınızla ilgili bir soru yöneltebilir ya da aynı şekilde siz, karşınızdaki kişinin arama sebebini öğrenmek isteyebilirsiniz. o zaman da, bu kalıpları kullanabilirsiniz; q I was calling to ask… (… hakkında bilgi almak için arıyorum. ) q I’m calling to discuss… (… hakkında fikir almak için arıyorum. ) q I’m calling in regards to… (… ile ilgili arıyorum. ) q I’m calling to clarify… (… hakkındaki konuyu açıklığa kavuşturmak için arıyorum. ) q I was calling to find out… (… durumu öğrenmek için arıyorum. ) q I just wanted to ask if… (…. sormak istedim. ) q Could you inform me… (… hakkında bilgi verir misiniz? ) q Could you please tell me… (…söyleyebilir misiniz? )

Bazen telefon konuşmalarında, birbirimizi anlamak zor olabiliyor ya da bağlantıda sorunlar çıkabiliyor. Bu durumlarda

Bazen telefon konuşmalarında, birbirimizi anlamak zor olabiliyor ya da bağlantıda sorunlar çıkabiliyor. Bu durumlarda kullanabileceğiniz çok basit kalıplar, duyamadığınız ya da tam anlamadığınız bilgileri tekrar istemekte yardımcı olacaktır; q Could you please speak up a little bit? I couldn’t catch that. (Biraz daha yüksek sesle konuşabilir misiniz? Dediğinizi anlamadım. ) q I’m sorry, I couldn’t catch your name. (Kusura bakmayın, isminizi tam olarak anlayamadım. ) q Could you please spell that for me? (Lütfen benim için heceleyebilir misiniz? ) q Could you please tell me how do I spell that? (Lütfen bana isminizin nasıl yazıldığını kodlar mısınız? ) q Let me check if I got it right. (Doğru mu anlamışım, bir kontrol edelim) q Could you repeat that for me, please? I lost the connection for a minute. (Söylediğinizi tekrar edebilir misiniz lütfen? Bir anlığına bağlantıyı kaybettim. )

Profesyonel aramalarınızda büyük ihtimalle birtakım ayarlamalar yapmanız ve randevu almanız gerekecek. Bu tarz durumlarda

Profesyonel aramalarınızda büyük ihtimalle birtakım ayarlamalar yapmanız ve randevu almanız gerekecek. Bu tarz durumlarda da, hem karşı taraftan size gelebilecek hem de sizin kullanmak durumunda kalacağınız cümleler şu şekilde olacaktır; q Does the following week work for you? (Önümüzdeki hafta sizin için uygun mu? q Shall we say next Monday 3 pm? (Gelecek Pazartesi 3’e ne dersiniz? q How about next month for a week for the conference? (Konferans için gelecek ay bir hafta nasıl? ) q Aynı zamanda herhangi bir istek, dilek veya talep için arıyorsanız da, şu kalıpları kullanabilirsiniz; q Could you please send me a detailed email about our video call notes? (Video konuşmamızla alakalı notları lütfen bana detaylı bir email olarak gönderir misiniz? q Do you mind sending me that document, again after our call? (Konuşmamızdan sonra, bana dökümanı yeniden gönderebilir misiniz? )

Bazı zamanlarda da, gelen talep, istek ve dilekleri uygun olmadığı için reddetmeniz gerekecektir. Böyle

Bazı zamanlarda da, gelen talep, istek ve dilekleri uygun olmadığı için reddetmeniz gerekecektir. Böyle durumlarda, şu kalıpları kullanabilirsiniz; I’m sorry I cannot share this information with you. (Üzgünüm, bu bilgiyi sizinle paylaşamam. ) I’m afraid I’m not allowed to give details on that. (Korkarım ki, size bu konu hakkında detay verme yetkim yok. ) I believe this isn’t something I can help you with. (Sanırım bu benim size yardımcı olabileceğim bir konu değil. )