Ankara niversitesi Salk Bilimleri Fakltesi Sosyal Hizmet Blm
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü Dersin Adı: SOSYAL HİZMET PROGRAMLARININ ANALİZİ EĞİTİM Sorumlu Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Veli DUYAN Konu:
Hindistan’da Sivil Toplum Kuruluşları � Hindistan “daana” ve “seva” (zekat, bağış) kavramlarına dayalı uzun bir sivil toplum geçmişine sahiptir. Gönüllü organizasyonlar, ortaçağ dönemi kadar erken bir dönemde kültürel tanıtım, eğitim, sağlık ve doğal felaketler konusunda aktifti. Sosyal refah, okur yazarlık ve dini projeleri takip eden gelişimler İngiliz egemenliği boyunca çoğaldı.
� 19. Yüzyılın ikinci yarısında, Hindistan’ın genelinde milliyetçi düşüncenin artması ve kendine yardım sosyo-politik hareketlerin odak noktası olarak ortaya çıkmıştır. Bu sğreçte kurulan sayısız örgüt (Sivil toplum kuruluşu) bulunmaktadır: Friend-in. Need Society (1858), Prathana Samaj (1864), Satya Shodhan Samaj (1873), Arya Samaj (1875), The National Council for Women in India (1875), ve The Indian National Conference (1887).
� Derneklerin Kayıt Yasası (SRA) artan sivil toplum kuruluşlarını yasal statüye kavuşturmak için 1860 yılında kabul edildi. Çoğu eyalet hükümetleri orijinal versiyonunda değişiklikler yapmasına rağmen Derneklerin Kayıt Yasası (SRA) halen Sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili bir mevzuat olarak varlığını koruyor.
� Şu anda Hindistan’da aktif Hıristiyan misyonerler, yoksulluğun azaltılması, hastaneler, okullar, yollar ve diğer altyapının inşasına yönelik çaba içerisindeler. Bu arada, STK’lar eğitim, sağlık, din ve sosyal refah odaklı çalışmalar yürütüyorlar. Sektörün profesyonelleşmesini sağlayan çok sayıda yabancıeğitimli Hintli sivil toplum çalışmalarına başladı.
� Hindistan’da sosyal hizmet mesleğinin başlangıcı çok geç olmuştur ve bu süreç ne hızlı ne de düzgün olmuştur. Burada profesyonel yönü henüz kabul görmemiştir. Tarihsel olarak, Hindistan’da yoksul, engelli ve muhtaçlara yardım etmek geleneği çok eskilere dayanmaktadır.
� 1970’li ve 1980’li yıllarda halkın katılımıyla birlikte bir dizi sosyal sektör projeleri kabul edildi ve STK’lar devletin kalkınma ortakları olarak resmen tanınmaya başladı. STK’ların çalışmaları giderek tabandan müdahalelerle şekillendirildi ve çeşitli düzeylerde savunuculuğa ve kendi haklarını korumak için seferber olmaya başladılar.
� Yapısal uyum süreci 1990’ların başında başladı, bu durumun arka planında –yeni yaklaşımlar, doğrudan kaynak aktarımı, bağışçılar, hükümet, STK ağları ve büyük kurumsallaşmış STK’lar– insanların STK’ları buna itmesi yer alıyordu.
- Slides: 9