ANADOLUDA BEYLKLER DEVR MMARSNDE GRLEN YENLKLER Anadoluda XIII
ANADOLU’DA BEYLİKLER DEVRİ MİMARİSİNDE GÖRÜLEN YENİLİKLER Anadolu’da XIII. yüzyılın sonunda Selçuklu devleti kuvvetten düşüp yıkılınca, irili ufaklı yirmiyi aşan beylikler kurulmuştur. Bu beyliklerden Dulkadiroğulları ve Ramazanoğulları gibi beylikler ise XVI. ve XVII. yüzyılların başına kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir. En güzel örneklerini XVI. yüzyılda İstanbul’da veren Osmanlı mimarisi, bu beylikler dönemindeki, araştırmaların ve mimari denemelerin bir sonucudur. Dolayısıyla bu dönemin mimarisinde görülen özellikler şunlardır:
§ Dolayısıyla bu dönemin mimarisinde görülen özellikler şunlardır: § 1 -) Toplu mekan anlayışının gelişmeye başlaması § 2 -) Açık ve kapalı kısımların denkleşmesi § 3 -) İç ve dışın ahenkleşmesi § 4 -) Avlunun revaklı olarak cami gövdesine katılması § 5 -) Son cemaat yerinin cami mimarisinde belirginleşmesi § 6 -) Portallerin sadeleşmesi § 7 -) Mermer kaplamaların kullanılması § 8 -) Cephelere altlı üstlü pencerelerin açılması. § Bu yeniliklerin, daha çok Anadolu’nun batı bölgelerinde hüküm sürmüş olan Saruhanoğulları(1300 -1400), Aydınoğulları(1300 -1403), Germiyanoğulları(13001428) ve Osmanoğullarının inşa ettikleri cami ve medrese gibi yapılarda gerçekleştiği görülmektedir.
BURSA ORHAN BEY CAMİİ § Orhan Bey Camii 1339 yılında Orhan Gazi tarafından yapılmıştır. Cami, han, hamam, imaret, zaviye ve mektep gibi yapılardan oluşan büyük bir külliyenin önemli bir yapısıdır. Orhan Bey Camii, arkaya iki kubbe ve yanlarda daha küçük birer kubbe ile örtülü mekanlar ve bunlara kuzey yönünde eklenen son cemaat yerinden oluşmaktadır. Kubbelere geçişler Türk üçgenleri, prizmatik tromplar ve ters yelpaze biçimindeki pandantiflerle sağlanmıştır. Tuğla minare caminin kuzeydoğu köşesindedir.
§ Cami Bursa ve çevresinde görülen “Ters Te” planlı camilerin ilk ve önemlilerindendir. Bu tip planlı camilere § 1 -) Ters Te planlı camiler § 2 -) Zaviyeli camiler § 3 -) Tabhaneli camiler § 4 -) Bursa Tipi camiler § 5 -) Medrese-Cami tipi camiler denilmektedir.
§ Olmak üzere çok çeşitli isimlendirilmiştir. Bu camilere bu isimlerin verilmesi bu tür yapıları oluşturan mekanların tamamının da cami olarak kullanılmadıklarından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla bu tür yapılarda sadece güneydeki mihraplı ön mekanın cami veya mescit olarak kullanıldıkları yapıların kendi içinde de vurgulanmıştır. Bu bölümler, diğer arka ve yan bölümlerden gerçekten de ayrı tutulmuştur.
§ Mihraplı bu mekanlar, yan kanatlardaki odaların açıldığı bölümden, birkaç basamakla çıkılmaktadır. Bu nedenle bu tür yapıların orta bölümlerinin bir avlu mahiyetinde olduğu anlaşılmaktadır. Zaten çoğunda bu orta bölümlerde küçük birer şadırvan da bulunmaktadır. Bu orta bölümden geçilen yan kanatlardaki odaların ise büyük bir ihtimalle zaviye veya tabhane olarak kullanıldıkları anlaşılmaktadır.
§ Çünkü bu odaların bazısında bulunan ocaklar ve dolap nişleri bu görüşü destekleyen çok önemli delillerdir. Fakat bütün bunlara rağmen bu odaların, icrayı kaza yani mahkeme salonu-adalet işlerinin yürütüldüğü mekanlar, medrese odaları olarak veya zaviye amaçlı kullanıldıkları ileri sürülmüştür. Bu görüşlerden muhtemelen en doğrusu, zaviye veya tabhane olarak kullanıldıklarıdır. Çünkü, bir şehirde bir veya iki mahkeme salonu bulunur, ayrıca daha o dönemlerde bile eğitim-öğretim için medreseler yapılmaya başlanmıştı. Örneğin bu tür camilerden olan Bursa Yeşil Cami ile birlikte Yeşil Medrese de yapılmıştır.
§ XVI. yüzyılda Anadolu’da ileri düzeyde olan alçı işçiliğinin güzel bir örneği Orhan Bey Camii’nin mihrabında görülür. Tuğla güneş kursları, rozetler, iki katlı pencereler, iki sıra kirpi dizili saçak silmeleri ve diğer süslemeler iki sıra tuğla bir sıra kesme taş örgülü beden duvarlarını hareketlendirmiştir. § Cami avlusundaki şadırvan sonradan onarım görmüş, mermer duvarlarda yer alan çinileri dökülmüş, yerine yenileri konmuştur.
§ Orhan Bey Camii, 1413 yılında Karamanoğlu Mehmed Bey’in Bursa kuşatması sırasında yakılması nedeniyle son cemaat yeri ve giriş kısmı zarar görmüştür. Bu nedenle cami 1417 yılında Çelebi Sultan Mehmed’in veziri Bayezid Paşa tarafından daha sonra da 1905 yılında Sultan II. Abdülhamid tarafından tamir ettirilmiştir.
§ Bursa Orhan Bey Camii, Türk İslam sanatları ve mimarisinde, planı itibariyle zaviyeli camilerin ilk ve güzel örneklerinden birini oluşturması, tuğla güneş kursları, rozetleri, iki katlı pencereleri ve iki sıra kirpi dizili saçak silmeleri gibi özellikleri bakımından önemli bir eserdir.
- Slides: 45