A H F 3A EYA HUKUKU DERS NOTLARI

  • Slides: 123
Download presentation
A. Ü. H. F. 3/A EŞYA HUKUKU DERS NOTLARI (2. Dönem- 7. Hafta 01.

A. Ü. H. F. 3/A EŞYA HUKUKU DERS NOTLARI (2. Dönem- 7. Hafta 01. 4. 2020) DOÇ. DR. YILDIZ ABİK Mülkiyetin Konusu ve KapsamıBütünleyici Parça- Eklenti

Mülkiyetin Konusu ve Kapsamı • Sirmen, Eşya H. , 7. B. , s. 260

Mülkiyetin Konusu ve Kapsamı • Sirmen, Eşya H. , 7. B. , s. 260 vd. ; Oğuzman / Seliçi / OktayÖzdemir, Eşya H. , 19. B. , s. 285 vd. ; Oğuzman / Seliçi / Oktay- Özdemir, Eşya Hukuku, Ders Kitabı, s. 160 vd. ; Ertaş, Eşya H. , 14. B. , s. 221 vd. ; Eren, Mülkiyet H. , 4. B. , s. 52 vd. ; Esener / Güven, Eşya H. , 7. B. , s. 250 vd. ; Aybay / Hatemi, Eşya Hukuku, 4. B. , İstanbul 2014, s. 117 vd.

Mülkiyetin Konusu ve Kapsamı • Mülkiyet Hakkı, bir Ayni Haktır. • Mülkiyet Hakkının Konusu,

Mülkiyetin Konusu ve Kapsamı • Mülkiyet Hakkı, bir Ayni Haktır. • Mülkiyet Hakkının Konusu, Eşyadır. • «Eşya Kavramından» , ilk dönemdeki derslerimizde kavram ve çeşitleri anlamında ayrıntılı olarak durduğumuz için, oradaki bilgilerimize yollama yapmakla yetiniyoruz. • Mülkiyetin Eşya üzerindeki kapsamı, bu Eşyanın Fiziki Yapısının ve Görünümünün, Mülkiyete Etkisiyle çok yakından ilgilidir.

Eşya Hukukunda Belirlilik İlkesi ve Basit Eşya • Eşya Hukukunda Belirlilik İlkesi uyarınca, sadece

Eşya Hukukunda Belirlilik İlkesi ve Basit Eşya • Eşya Hukukunda Belirlilik İlkesi uyarınca, sadece bağımsız varlığı olan belirli bir şey, bütün halinde bir Mülkiyet Hakkına konu oluşturabilir. • Bu bağlamda, Basit (Yalın) Eşyada, bir Malın bir kısmına bir Kişinin, diğer bir kısmına başka bir Kişinin ayrı Malik olmalarına hukuken olanak yoktur. (Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, Eşya H. , 19. B. , s. 285 -286; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, Eşya H. , Ders Kitabı, s. 160)

 • Örneğin, bir otomobilin ön tarafına bir kişinin, arka tarafına başka bir kişinin

• Örneğin, bir otomobilin ön tarafına bir kişinin, arka tarafına başka bir kişinin ayrı Malik olmalarına imkân yoktur. • Kuşkusuz, bu iki Kişi, birlikte bir otomobile Malik olabilirler. • Fakat bu takdirde otomobil, bütün halinde yine de tek bir Mülkiyet konusudur. • Yalnız bu Mülkiyette birden çok Hak Sahibi vardır. (Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, Eşya H. , 19. B. , s. 285 -286; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, Eşya H. , Ders Kitabı, s. 160)

Eşya Hukukunda Belirlilik İlkesi ve İlgili Örnek • Eşya Hukukunda, Belirlilik İlkesi uyarınca, Mülkiyet

Eşya Hukukunda Belirlilik İlkesi ve İlgili Örnek • Eşya Hukukunda, Belirlilik İlkesi uyarınca, Mülkiyet Hakkı, Eşyanın tümünü kapsar. • Dolayısıyla, Basit Eşya maddi bütünlüğünü korudukça, üzerinde bir tek Mülkiyet Hakkı bulunur. • Örneğin, 10 metrelik bir top kumaşın 5 metresine (A), diğer 5 metresine (B) malik olamaz. Şüphesiz (A) ve (B), bu kumaş topuna paylı olarak, müştereken malik olabilirler. Fakat bu durumda da, söz konusu kumaş topunun tamamı üzerinde (A)’ya ve (B)’ye ait gene de tek bir Mülkiyet Hakkı bulunur. (Sirmen, Eşya H. , 7. B. , s. 267)

Birleşik Eşya ve Belirlilik İlkesi • Birleşik Eşyada da Belirlilik İlkesi geçerlidir. • Birleşik

Birleşik Eşya ve Belirlilik İlkesi • Birleşik Eşyada da Belirlilik İlkesi geçerlidir. • Birleşik Eşya, onu meydana getiren parçaları, yani Bütünleyici Parçaları ile bir bütün teşkil edip Eşya niteliği taşıdığı için, Birleşik Eşya üzerindeki Mülkiyet Hakkı, onun Bütünleyici Parçalarını da kapsar. • Birleşik Eşya, bu niteliğini korudukça, onu meydana getiren şeyler üzerinde ayrı Mülkiyet Hakkı kurulamaz. • Birleşik Eşyanın Maliki kim ise, onun Bütünleyici Parçalarının Maliki de odur (MK m. 684 / I).

Asıl Şey ve Örneği • Bütünleyici Parçalar arasında işlev açısından bir eşitlik varsa, Birleşme

Asıl Şey ve Örneği • Bütünleyici Parçalar arasında işlev açısından bir eşitlik varsa, Birleşme sonucu meydana gelen eşyaya, Asıl Şey denir. • Örneğin, Cam ile Çerçeveden meydana gelen Gözlük, asıl şeydir. • Asıl şey üzerinde başka bir Kişinin, Bütünleyici Parça üzerinde ayrı Kişinin Mülkiyeti bulunması mümkün değildir. • MK m. 684 hükmü, bu hususu açıklamak üzere «bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur» hükmünü taşımaktadır.

Bütünleyici Parça- Eklenti • Bir şeyin ne zaman diğerinin Bütünleyici Parçası sayılacağı her zaman

Bütünleyici Parça- Eklenti • Bir şeyin ne zaman diğerinin Bütünleyici Parçası sayılacağı her zaman kolaylıkla belirlenemez. • Örneğin, bir Gözlüğün Camının, Gözlüğün Bütünleyici Parçası olduğu kolayca anlaşılır. • Keza bir Otomobilin Tekerleği için de durum böyledir. Diğer bir deyişle, Tekerlek, Otomobilin Bütünleyici Parçasıdır. • Fakat bir Tablonun Çerçevesinin, bir Otomobilin Radyosunun, Bütünleyici Parça sayılıp sayılmayacağı ise, kolayca söylenemez.

 • Bu bağlamda, Birleşik bir Eşyanın Parçasını teşkil eden «Bütünleyici Parça» kavramı ile

• Bu bağlamda, Birleşik bir Eşyanın Parçasını teşkil eden «Bütünleyici Parça» kavramı ile bir «Eşyanın Eklentisi» kavramı üzerinde durulması gerekmektedir. • Medeni Kanunumuz da 684. maddesinde «Bütünleyici Parça» Kavramı ile ilgili bir hüküm öngörülmüştür. • Medeni Kanunumuzun 686. maddesinde ise, «Eklenti» kavramı üzerinde durmak zorunluluğu duyulmuştur. (Oğuzman / Seliçi / Oktay/ Özdemir, Eşya H. , Ders Kitabı, s. 160 - 161)

 • Bütünleyici Parçalar birbirleriyle işlevsel olarak bir üst - alt ilişkisi içinde bulunuyor,

• Bütünleyici Parçalar birbirleriyle işlevsel olarak bir üst - alt ilişkisi içinde bulunuyor, Birincil (asli) – İkincil (fer’i) Bütünleyici Parçalar söz konusuysa, Birleşik Eşyanın niteliğini, Birincil Bütünleyici Parça belirlediği için, Birincil Bütünleyici Parça, artık Asıl Şeyi ifade eder. • Gerçekten, Bir Taşınır ile bir Taşınmaz birleştiği takdirde, Taşınmaz daima Birincil Bütünleyici Parçadır ve Asıl Şey olarak nitelendirilir.

Asıl Şey-Eklenti • Bağımsız varlıklarını kaybetmeksizin aynı Ekonomik Amaç için bir araya gelmiş ve

Asıl Şey-Eklenti • Bağımsız varlıklarını kaybetmeksizin aynı Ekonomik Amaç için bir araya gelmiş ve aralarında üst- alt ilişkisi bulunan Eşyadan, Birincil İşleve sahip bulunana Asıl Şey, ona tabi kılınmış olana ise, Eklenti denir. • Asıl Şey ile Eklenti başlı başına varlığı olan şeyler olduğu için, bunlar farklı kimselerin Mülkiyetine tabi olabilir. • Fakat, aralarındaki Ekonomik Bağlılık nedeniyle Eklenti, kural olarak, Asıl Şeyin Hukuki Kaderine tabi kılınmıştır. (Sirmen, Eşya H. , 7. B. , s. 268)

Mülkiyetin Konusu ve Kapsamı Bütünleyici parça Eklenti

Mülkiyetin Konusu ve Kapsamı Bütünleyici parça Eklenti

Bütünleyici Parça (Mütemmim Cüz) (Tanım) • Medeni Kanun’un 684. maddesinin ikinci fıkrası, Bütünleyici Parçayı,

Bütünleyici Parça (Mütemmim Cüz) (Tanım) • Medeni Kanun’un 684. maddesinin ikinci fıkrası, Bütünleyici Parçayı, tanımlamıştır. • Bu hükme göre • “Bütünleyici Parça, yerel adetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğramadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır. ”

 • Bütünleyici Parça, asıl şeyin Yerel (mahalli) âdetlere göre temel unsurlarından olan ve

• Bütünleyici Parça, asıl şeyin Yerel (mahalli) âdetlere göre temel unsurlarından olan ve asıl şey ile arasında kural olarak sıkı bağlantı bulunan parçalardır. (Aybay / Hatemi, Eşya Hukuku, 4. B. , İstanbul 2014, s. 118) * MK. m. 684 / II hükmündeki tanımdan, Bütünleyici Parçanın hem Yerel âdetlere göre Asıl Şeyin Temel Unsuru olması, hem de o şey yok edilmedikçe, Zarara uğratılmadıkça veya Yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmaması halinde söz konusu olacağı anlamı çıkmaktadır.

 • Aslında, bu anlam yanıltıcıdır. • Yerel âdetin sadece diğer Şartların var olup

• Aslında, bu anlam yanıltıcıdır. • Yerel âdetin sadece diğer Şartların var olup olmadığı hakkında şüpheye düşülmesi halinde önemli olacağı kabul edildiği için, Hükmün İfadesine rağmen, bu iki Şartın bir arada değil, ayrı olarak ele alınması daha uygun görünmektedir. (Oğuzman / Seliçi / Oktay- Özdemir, Eşya H. , Ders Kitabı, s. 161)

 • Diğer yandan, sıkı Maddi Bağlantı halinde her durumda Bütünleyici Parçanın olduğu kabul

• Diğer yandan, sıkı Maddi Bağlantı halinde her durumda Bütünleyici Parçanın olduğu kabul edilerek, ayrıca Ekonomik Açıdan da İşlevsel bir Bağlantı aranmasının Kanunun Amacı içinde olmadığını kabul etmek gerekir. • Böylece bir Duvarın içine herhangi bir Ekonomik Amaç ve bu yolda İrade olmaksızın, tesadüfi şekilde yerleştirilmiş bir Tablo veya Heykelin de Bütünleyici Parça haline geldiği kabul edilecektir. (Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, Eşya H. , Ders Kitabı, s. 161)

 • İsviçre – Türk Eşya Hukukunda, sadece Cismani Şeylerin, Eşya sayılabileceği kabul edilmektedir.

• İsviçre – Türk Eşya Hukukunda, sadece Cismani Şeylerin, Eşya sayılabileceği kabul edilmektedir. • Bu bağlamda, sadece Maddi Varlığı olan şeyler, Bütünleyici Parça olabilir. • Fakat, Bütünleyici Parça üzerinde Bağımsız Haklar, örneğin, bir Makinenin Bütünleyici Parçası üzerinde Patent Hakkı söz konusu olabilir. (Sirmen, Eşya H. , 7. B. , s. 268)

Taşınır Yapılar • Kalıcı Yapılar, Arsanın Bütünleyici Parçası sayılır (TMK m. 718 /2). •

Taşınır Yapılar • Kalıcı Yapılar, Arsanın Bütünleyici Parçası sayılır (TMK m. 718 /2). • Taşınır Yapılar ise, MK m. 728 hükmünde düzenlenmiştir. • Bu hükme göre, Kalıcı olmaları amaçlanmaksızın yapılan «Kulübe, büfe, çardak, baraka ve benzeri hafif yapılar, bu yapıların malikine ait olurlar ve Bütünleyici Parça sayılmazlar. » (TMK m. 728) • Bir Taşınmaz, MK m. 704 / 1 b. 1’in – isabetli görünmeyen ifadesiyle. Arazi üzerindeki ağaçlar da Bütünleyici Parçadır. (Aybay / Hatemi, Eşya Hukuku, 4. Bası, İstanbul 2014, s. 118)

 • Taşınırlarda da Bütünleyici Parçadan söz edilir. Örneğin, bir dolmakalemin kapağı gibi. •

• Taşınırlarda da Bütünleyici Parçadan söz edilir. Örneğin, bir dolmakalemin kapağı gibi. • Bütünleyici Parça ile Asıl Şey arasındaki bağlantıya son verilmiş ise, Asıl Şey «eksik» kalmış sayılır. • Bütünleyici Parçanın da Bütünleyici Parçası olabilir; örneğin, Evin Kapısı, Evin Penceresi, Pencerenin Camı gibi. • Bir şeyin Bütünleyici Parça olup olmadığı konusunda tereddüde düşülür ise, Yerel âdete (Mahalli Örf) başvurulur (TMK m. 684 /2) (Aybay / Hatemi, Eşya H. , 4. B. , s. 118)

Bütünleyici Parça Niteliğinin Kazanılması İçin Gerekli Olan Şartlar • Bütünleyici Parça, Medeni Kanun’un 684.

Bütünleyici Parça Niteliğinin Kazanılması İçin Gerekli Olan Şartlar • Bütünleyici Parça, Medeni Kanun’un 684. maddesinin ikinci fıkrasında tanımlanmıştır. • MK m. 684 / II hükmündeki tanıma göre, bir şeyin diğer bir şeyin Bütünleyici Parçası sayılabilmesi için üç Unsur aranmaktadır. • Bu Unsurlar ise, şunlardır: • Dış Bağlılık, • İç Bağlılık • Yerel Adetlere Uygunluk Sayılan bu üç Şartın birlikte varlığı aranır.

Bütünleyici Parçanın Unsurları Dış Bağlılık İç Bağlılık Yerel Adetlere Uygunluk

Bütünleyici Parçanın Unsurları Dış Bağlılık İç Bağlılık Yerel Adetlere Uygunluk

Bütünleyici Parçanın Unsurları • 1)Dış Bağlılık: Bütünleyici Parça ile Asıl Şey arasında dıştan görülebilen

Bütünleyici Parçanın Unsurları • 1)Dış Bağlılık: Bütünleyici Parça ile Asıl Şey arasında dıştan görülebilen Maddi bir Bağlılık olmalıdır. • 2)İç Bağlılık: Bütünleyici Parça, Asıl şeyin varlığına dahil olmalı, Bütünleyici Parça ile Asıl Şey arasında içten, Sürekli bir Bağlılık bulunmalıdır. • 3)Yerel Adetlere Uygunluk : Bütünleyici Parça ile Asıl Şey arasındaki Dış ve İç Bağlılık, Yerel âdetlere göre de mevcut sayılmalıdır.

Bütünleyici Parçanın Şartları – Dış Bağlılık • Asıl Şey ile Bütünleyici Parça arasında Maddi

Bütünleyici Parçanın Şartları – Dış Bağlılık • Asıl Şey ile Bütünleyici Parça arasında Maddi bir Bağlılığa gerek vardır. • Bütünleyici Parçayı oluşturan şey, Asıl Şeyin bir kısmı haline gelmeli, Bütünleyici Parçaların Asıl Şey ile birleşmesi sonucu meydana gelen «bütün» tek bir Eşya gibi görünmelidir. • Örneğin, Gözlük Camının ve Çerçevesinin, Gözlüğe; • Kapı ve Pencerelerin Binaya, • Fren ve Direksiyonun Otomobile bağlantısında, bu Maddi Bağlılık açıkça görülmektedir.

 • Bütünleyici Parça ile Asıl Şey arasındaki Dış Bağlılık, diğer bir deyişle, Maddi

• Bütünleyici Parça ile Asıl Şey arasındaki Dış Bağlılık, diğer bir deyişle, Maddi Bağlılık, Yapıştırma, Çivileme, Betonlama, Bağlama vs. şeklinde olabilir. • Ancak bu Bağlılığın, mutlaka çok sıkı olması şart değildir. • İki şeyin Yerçekimi Kuvvetiyle birbirine bağlanması da yeterlidir. • Örneğin, Binanın Çatısı üzerine konulmuş olan Kiremitler, Yerçekimi suretiyle meydana gelen bir Bağlılığı göstermektedir.

 • Bağlılığın kolaylıkla çözülebilir olması da önemli değildir. • Örneğin, Pencere ve Kapıların

• Bağlılığın kolaylıkla çözülebilir olması da önemli değildir. • Örneğin, Pencere ve Kapıların yerlerine takılıp çıkarılması, bunların Binanın Bütünleyici Parçası sayılmalarına engel olmaz.

Bütünleyici Parça ile Asıl Şey Arasındaki Bağlılığın Derecesinin Ölçüsü • Bütünleyici Parça ile Asıl

Bütünleyici Parça ile Asıl Şey Arasındaki Bağlılığın Derecesinin Ölçüsü • Bütünleyici Parça ile Asıl Şey arasındaki Bağlılığın Derecesi hakkında, MK m. 684/ II hükmünde bir Ölçü verilmiştir. • Bu hükme göre, bu Bağlılık öyle sıkı ve güçlü olmalıdır ki, Asıl Şey yok edilmeden, Zarara uğratılmadan veya Yapısı değiştirilmeden, Bütünleyici Parçanın ondan çıkarılması veya ayrılması mümkün olmamalıdır.

 • Aslında, MK m. 684 / II hükmünde, Yok edilme, Zarara uğratılma veya

• Aslında, MK m. 684 / II hükmünde, Yok edilme, Zarara uğratılma veya Yapısı Değiştirilme Koşulu, Asıl şey için aranmıştır. • Bununla birlikte, Ayrılma sonucu Eklenen Parçalar da yok oluyor, Zarara uğruyor veya bunların Yapısı değişiyor ise, MK m. 684 / II hükmünü, MK 776 hükmü ile tamamlayıp, yine Bütünleyici Parça İlişkisinin varlığını kabul etmek gerekir.

Asıl Şey ile Bütünleyici Parça Bakımından Yok Edilme ve Zarara Uğratılma Deyimleri • Asıl

Asıl Şey ile Bütünleyici Parça Bakımından Yok Edilme ve Zarara Uğratılma Deyimleri • Asıl şey ile Bütünleyici Parça bakımından yok edilme, zarara uğratılma ve yapısı değiştirilme deyimlerinden ilk ikisini açıklamak kolaydır. • Yok edilme, Ayrılma sonucu Asıl Şeyin veya Bütünleyici Parçanın tamamen ortadan kalkmasıdır. • Zarara uğratılma, Asıl Şeyin veya Bütünleyici Parçanın belirli bir kısmının yok olmasını ifade eder.

 «Asıl Şeyin veya Bütünleyici Parçanın Yapısının Değiştirilmesi» Kavramının Anlamı • «Asıl Şeyin veya

«Asıl Şeyin veya Bütünleyici Parçanın Yapısının Değiştirilmesi» Kavramının Anlamı • «Asıl Şeyin veya Bütünleyici Parçanın Yapısının Değiştirilmesi» kavramından ne anlaşılması gerektiğini belirlemek zordur. • Hâkim görüşe göre, bu kavram, bir Binanın Kalorifer Tesisatının sökülmesinde olduğu gibi, İş Hayatındaki Anlayışa göre, Eşyanın Ekonomik İşlevinde ve Değerinde bir Eksilme olmasını ifade etmektedir.

 • Yok edilme, Zarara uğratılma veya Yapı değiştirme söz konusu olmasa da, MK

• Yok edilme, Zarara uğratılma veya Yapı değiştirme söz konusu olmasa da, MK m. 776/ 1 hükmündeki Ölçüte kıyasen, Asıl Şeyden aşırı bir emek ve para harcanmadan ayrılamayan şeylerin de, Bütünleyici Parça niteliğini taşıyabileceği kabul edilmektedir.

Bütünleyici Parçanın Şartları - İç Bağlılık • Bütünleyici Parçadan söz edebilmek için Asıl Şey

Bütünleyici Parçanın Şartları - İç Bağlılık • Bütünleyici Parçadan söz edebilmek için Asıl Şey ile ona bağlanan parça arasında sadece dışarıdan görülebilen Maddi bir Bağlılık yeterli değildir, ayrıca içten, Sürekli bir Bağlılık da aranır. • İç Bağlılık ile kastedilen, Ekonomik anlamda İşlevsel bir Bağlılıktır.

 • Asıl Şey ile Bütünleyici Parça arasındaki İç Bağlılık, Bütünleyici Parçanın, Asıl Şeyin

• Asıl Şey ile Bütünleyici Parça arasındaki İç Bağlılık, Bütünleyici Parçanın, Asıl Şeyin yapısına uymasını, Asıl Şey ile Amaç ve İşlev bakımından sıkı bir İlişki içinde olmasını gerektirir. • Keza, İç Bağlılık, Asıl Şey ile aynı Amaca özgülenmiş bulunmasını ve Asıl Şeyden beklenen Ekonomik İşlevin yerine getirilebilmesi için varlığının zorunlu sayılmasını gerektirir.

 • Kısaca, Bütünleyici Parça olmadan, Asıl Şey, kendisinden beklenen Ekonomik İşlevi tam olarak

• Kısaca, Bütünleyici Parça olmadan, Asıl Şey, kendisinden beklenen Ekonomik İşlevi tam olarak yerine getiremeyecek olmalıdır. • Örneğin, Çatı, Odalar, Merdivenler, Kapılar, Pencereler, bir Binanın Bütünleyici Parçalarıdır. • Bunlar olmadan bir Yapıyı, Bina olarak tanımlamak mümkün değildir.

 • Bir şeyin Bütünleyici Parça sayılabilmesi için aranan İç Bağlılık şartı, kaynak Kanunun

• Bir şeyin Bütünleyici Parça sayılabilmesi için aranan İç Bağlılık şartı, kaynak Kanunun Fransızca metninde ve Türk Medeni Kanununda «bir şeyin temel unsurunu teşkil etmesi» şeklinde ifade edilmiştir. • Bu Şart, Kaynak Kanunun Almanca metninde ise, «asıl şeyin varlığına dahil olması» biçiminde ifade edilmiştir.

 • Gerçekte, Asıl Şeyin, ondan beklenen Ekonomik İşlevi yerine getirebilmesi için gerekli olan

• Gerçekte, Asıl Şeyin, ondan beklenen Ekonomik İşlevi yerine getirebilmesi için gerekli olan her Parçası, Asıl Şeye dahil olup, onun Temel Unsurlarından birini teşkil eder. • Ekonomik anlamda İşlevsel bir Bağlılık olan İç Bağlılığın varlığı, İş Hayatındaki Anlayışa göre belirlenir.

 • Örneğin, bir Binaya yerleştirilmiş Makinelerin Bütünleyici Parça olarak kabul edilip edilmeyeceği sorusunu

• Örneğin, bir Binaya yerleştirilmiş Makinelerin Bütünleyici Parça olarak kabul edilip edilmeyeceği sorusunu da, Ekonomik anlamda İşlevsel bir Bağlılık olan İç Bağlılığa göre cevaplandırabiliriz. • Eğer Makineler cismani olarak bağımsızlığını kaybetmiş ve yerleştirildiği Binanın Parçaları olarak görülebiliyor ise, bu takdirde, o Binanın Bütünleyici Parçaları olarak kabul edilmelidir.

 • Bunun için de, Bina ya bu Makinelerin takılması, eklenmesi göz önünde tutularak

• Bunun için de, Bina ya bu Makinelerin takılması, eklenmesi göz önünde tutularak sırf bu Amaçla yapılmış olabilir ya da Makineler Bina ile öyle sıkı bir şekilde birleştirilmiştir ki, İş Hayatındaki Anlayışa göre, bunlar artık Bağımsız Makineler olmayıp, o Binanın Bütünleyici Parçaları sayılır. • Binanın Bütünleyici Parçaları durumuna gelen Makineler artık Binaya dahil olur ve Bina yok edilmedikçe veya Zarara uğratılmadıkça, ondan ayrılamaz.

 • Bir Şey ile ona Eklenen Parça arasında İç Bağlılık Şartının gerçekleşmesi için,

• Bir Şey ile ona Eklenen Parça arasında İç Bağlılık Şartının gerçekleşmesi için, bunların sürekli olarak birleşmiş olmaları gerekir. • Asıl Şey ile ona Eklenen Parça arasındaki Bağlılığın sürekli mi, yoksa geçici mi olduğunun belirlenmesinde, öncelikle, bu Bağlılığı meydana getiren Kişinin İradesi göz önünde tutulur. • Birleştirmeyi yapan Geçici bir Bağlılık istemiş olsa bile, İş İlişkilerindeki Anlayış, Asıl Şey ile Birleştirilen Parçayı, Bütünleyici Parça olarak kabul etmeyi gerektiriyor ise, o Şey, Asıl Şeyin Bütünleyici Parçası sayılır.

 • Öyleyse, burada Bağlantıyı yapanın Sübjektif İradesi değil, İş Hayatındaki Güven İlişkisine göre

• Öyleyse, burada Bağlantıyı yapanın Sübjektif İradesi değil, İş Hayatındaki Güven İlişkisine göre tanınabilir İradesi dikkate alınmalıdır. • Örneğin, Kiracının Taşınmaza yerleştirdiği Kalorifer Tesisatı, Bütünleyici Parça değildir; çünkü Kiracının bu Tesisatı, Kira Süresi için ve Kişisel Yararına olmak üzere yaptırmış olması asıldır.

 • Bununla beraber, Kiracının bu tür Tesisatı, Taşınmazda bırakmak niyetiyle yaptırdığı iddia edilebilir.

• Bununla beraber, Kiracının bu tür Tesisatı, Taşınmazda bırakmak niyetiyle yaptırdığı iddia edilebilir. • Özellikle Tesisat, Taşınmaza pek sıkı bir şekilde bağlanmış ve Tesisatın Binaya zarar vermeden sökülmesi imkânı yok ise, bu Bağlılığın sürekli olarak istenmiş olduğu kabul edilmelidir.

 • Geçici Birleşmeler, Bütünleyici Parça niteliğini sağlayamaz. • Aynı şekilde, Geçici Ayrılmalar da,

• Geçici Birleşmeler, Bütünleyici Parça niteliğini sağlayamaz. • Aynı şekilde, Geçici Ayrılmalar da, Bütünleyici Parça niteliğini ortadan kaldırmaz. • Örneğin, Otomobilin Motorunun tamir için yerinden sökülmesi ile Motor, Otomobilin Bütünleyici Parçası olma niteliğini kaybetmez.

Bütünleyici Parçanın Şartları- Yerel Adetlere Uygunluk • MK m. 684 / II hükmüne göre,

Bütünleyici Parçanın Şartları- Yerel Adetlere Uygunluk • MK m. 684 / II hükmüne göre, gerek Dış Bağlılığın, gerekse İç Bağlılığın, Bütünleyici Parça İlişkisini meydana getirebilmesi için, bunların Yerel Adetlerle doğrulanmış olması gerekir. • Fakat, Yerel âdetler, sadece Dış Bağlılığın ve İç Bağlılığın şüpheli olduğu durumlarda önem taşır.

Yerel Adetler • Yerel âdetler, Asıl Şeyin bulunduğu Dar Çevredeki İş İlişkilerinde hüküm süren

Yerel Adetler • Yerel âdetler, Asıl Şeyin bulunduğu Dar Çevredeki İş İlişkilerinde hüküm süren kökleşmiş Alışkanlıkları ve Ekonomik Anlayışı ifade eder. • Buna göre, bir Şeye Eklenen Parçanın bağımsızlığını kaybedip kaybetmediğini, diğer bir deyişle, Eklenen Parçanın bundan böyle Hukuken kendi başına bir varlığa mı sahip, yoksa Asıl Şeyin varlığına mı karışmış bulunduğunu, Dış Bağlılığın ve İç Bağlılığın kesinlikle belirlenemediği durumlarda, Yerel detler tayin edecektir.

 • Yerel âdetler, Yer ve Zaman bakımından, birbirinden çok farklı olabilir. • Bu

• Yerel âdetler, Yer ve Zaman bakımından, birbirinden çok farklı olabilir. • Bu bağlamda, Banyo, Fırın, Makineler, İkinci Pencere, bir bölgede Bütünleyici Parça olarak nitelendirilirken, diğer Bölgede ise, böyle bir nitelikte görülmeyebilir.

Bütünleyici Parça Sayılmanın Hukuki Sonuçları *Bir şey, başka bir şeyin Bütünleyici Parçası haline gelebilir.

Bütünleyici Parça Sayılmanın Hukuki Sonuçları *Bir şey, başka bir şeyin Bütünleyici Parçası haline gelebilir. * Bu takdirde, bundan ne gibi Hukuki Sonuçlar doğacağı hususu ise, MK m. 684 / I hükmünde kısaca şöyle ifade edilmiştir: “Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur”. *Bu Kural, Emredici bir Kuraldır.

MK m. 684 / I Hükmündeki Kuralın Sonuçları Emredici olan bu Kuralın içinde iki

MK m. 684 / I Hükmündeki Kuralın Sonuçları Emredici olan bu Kuralın içinde iki Önemli Sonuç yer almaktadır: 1)Asıl şey üzerindeki Ayni Haklar, Bütünleyici Parçayı da kapsar ve Bütünleyici Parça üzerinde artık bağımsız bir Ayni Hak kurulamaz. 2)Evvelce henüz bağımsız bir şey iken, üzerinde kurulmuş olan Ayni Haklar, o şey Bütünleyici Parça niteliğini kazanınca sona erer.

Bu iki Sonucu da içeren MK m. 694/ I hükmü, Emredici bir Hukuk Kuralıdır.

Bu iki Sonucu da içeren MK m. 694/ I hükmü, Emredici bir Hukuk Kuralıdır. Bu bağlamda, Taraflar, bu Kuralı etkisiz kılacak herhangi bir Anlaşma yapamazlar.

Bütünleyici Parça Olmanın Hukuki Sonuçları Ayni Hakkın Şeyin Bütününü Kapsaması Bütünleyici Parça Üzerinde Önceden

Bütünleyici Parça Olmanın Hukuki Sonuçları Ayni Hakkın Şeyin Bütününü Kapsaması Bütünleyici Parça Üzerinde Önceden Kurulmuş Olan Ayni Hakkın Sona Ermesi

Ayni Hakkın Şeyin Bütününü Kapsaması • Bir Şey başka bir şeyin Bütünleyici Parçası olur

Ayni Hakkın Şeyin Bütününü Kapsaması • Bir Şey başka bir şeyin Bütünleyici Parçası olur olmaz, Eşya, dolayısıyla Bağımsız bir Hak konusu olma niteliğini kaybeder. • Bu bağlamda, Bütünleyici Parça, Asıl Şeyin Hukuki Kaderine tabi olur. • Asıl şey üzerinde kurulan Ayni Haklar, onun Bütünleyici Parçalarını da kapsar (MK m. 684 / I, m. 862 / I).

 • Bu bağlamda, bir şeyin Mülkiyetini kazanan kimse, o şeyin Bütünleyici Parçalarının Mülkiyetini

• Bu bağlamda, bir şeyin Mülkiyetini kazanan kimse, o şeyin Bütünleyici Parçalarının Mülkiyetini de kendiliğinden kazanmış olur. • Asıl şey üzerindeki Mülkiyet Hakkı, sadece Hakkın kurulduğu andaki Bütünleyici Parçaları değil, daha sonra Asıl Şeyle birleştirilen Bütünleyici Parçaları da kapsar. • Aynı Kural, Asıl Şey üzerinde kurulan diğer Ayni Haklar için de geçerlidir.

 • Bütünleyici Parça bağımsız bir şey olmadığı için, üzerinde Asıl Şeyden ayrı olarak

• Bütünleyici Parça bağımsız bir şey olmadığı için, üzerinde Asıl Şeyden ayrı olarak Tasarruf İşlemlerinde bulunulamaz. • Ayrıca, Bütünleyici Parçanın Sahiplenme, İşgal ve Kazandırıcı Zamanaşımı yoluyla edinilmesi de mümkün değildir. • Bütünleyici Parça üzerinde Asıl Şeyden bağımsız olarak Fiili Hakimiyet kurmak mümkün ise, Zilyetlik de kurulabilir. • Örneğin, Evin bir Odası kiraya verilebilir.

 • Asıl şey hakkında yapılan Borçlandırıcı İşlemler, kural olarak Bütünleyici Parçaları da kapsar.

• Asıl şey hakkında yapılan Borçlandırıcı İşlemler, kural olarak Bütünleyici Parçaları da kapsar. • Ancak, Taraflar, bunun aksini kararlaştırabilirler; örneğin, Satıcı Bütünleyici Parçayı söküp almak kaydıyla asıl şeyi teslim etmeyi taahhüt edebilir. • Bu durumda, ayrılan parça, artık Bütünleyici Parça niteliğini kaybetmiş olacağı için, üzerinde bağımsız bir Mülkiyet kurulabilecektir.

 • Bütünleyici Parçanın tek başına Borçlandırıcı İşlemlere konu olması da mümkündür. • Özellikle,

• Bütünleyici Parçanın tek başına Borçlandırıcı İşlemlere konu olması da mümkündür. • Özellikle, Bütünleyici Parça üzerinde Zilyetlik kurmanın mümkün olduğu hallerde, Bütünleyici Parça, Kişisel Haklara da konu olabilir. • Örneğin, Evin bir Odasının kiraya verilmesi halinde, durum böyledir.

 • Ayrıca BK m. 27 hükmünün sınırları içinde kalmak şartıyla, Asıl Şeyden ayrılacak

• Ayrıca BK m. 27 hükmünün sınırları içinde kalmak şartıyla, Asıl Şeyden ayrılacak Bütünleyici Parça üzerinde, önceden, geçerli bir biçimde Borçlandırıcı İşlemler yapılabilir. • Gerçekten, BK m. 209 / II hükmünde «Ürünler, bir yapının yıkıntıları (enkazı) ve taş ocağından çıkarılacak taşlar» gibi bir Taşınmazdan ayrıldıktan sonra Mülkiyeti devredilecek Bütünleyici Parçaların, Taşınır Mal olarak satılabileceği hükme bağlanmıştır.

 • Bütünleyici Parçanın bir Satış Sözleşmesine konu olması halinde, genellikle «gelecekte var olacak

• Bütünleyici Parçanın bir Satış Sözleşmesine konu olması halinde, genellikle «gelecekte var olacak bir şeyin satışı» söz konusudur. • Bu gelecekteki şey, Bütünleyici Parçanın Asıl Şeyden ayrılması ileride meydana gelecektir. • Böyle bir Şeyin Satışı da, genellikle bu Ayrılmanın gerçekleşmesine bağlı, Geciktirici Şartlı bir Satıştır.

Bütünleyici Parça Üzerinde Önceden Kurulmuş Olan Ayni Hakların Sona Ermesi • Bir başka Şeyin

Bütünleyici Parça Üzerinde Önceden Kurulmuş Olan Ayni Hakların Sona Ermesi • Bir başka Şeyin Bütünleyici Parçası durumuna gelen Şey üzerinde önceden kurulmuş olan Ayni Haklar, kesin olarak sona erer. • Bu bağlamda, Bütünleyici Parça ileride Asıl Şeyden büsbütün ayrılıp bağımsız bir şey haline gelse bile, artık kendiliğinden, eski Malikin Mülkiyetine dönmez. • Öyleyse, Mülkiyeti Saklı Tutma Kaydıyla Satılan bir Mal, Alıcıya ait başka bir Malın Bütünleyici Parçası haline getirilir ise, Satıcının, bunun üzerindeki Mülkiyet Hakkı sona erer.

 • Şu halde, Mülkiyeti Saklı Tutma Kaydıyla satılan bir Mal, Alıcıya ait başka

• Şu halde, Mülkiyeti Saklı Tutma Kaydıyla satılan bir Mal, Alıcıya ait başka bir Malın Bütünleyici Parçası haline getirilir ise, Satıcının bunun üzerindeki Mülkiyet Hakkı sona erer. • Aynı şekilde, Kiracı veya Rehinli Alacaklı, elindeki şeyi, kendi Mülkiyeti altındaki bir şeyin Bütünleyici Parçası haline getirir ise, şeyin tamamına sahip olur.

 • Yine Kiracı veya Rehinli Alacaklı, elindeki şeye, Mülkiyeti altında bulunan bir Malı

• Yine Kiracı veya Rehinli Alacaklı, elindeki şeye, Mülkiyeti altında bulunan bir Malı Bütünleyici Parça olarak eklerse, bu takdirde de, Kiraya veya Rehin verilen Malın Maliki, şeyin tamamına sahip olur.

 • Bütünleyici Parça üzerindeki Mülkiyet Hakkını bu şekilde kaybeden Kişi, artık Taşınır Davası

• Bütünleyici Parça üzerindeki Mülkiyet Hakkını bu şekilde kaybeden Kişi, artık Taşınır Davası ya da İstihkak Davası açamaz, ancak varsa, Söküp Alma Hakkını kullanabilir (örneğin, MK m. 994 / II). • Ayrıca, bu Kişinin, Sözleşmenin İhlaline, Sebepsiz Zenginleşmeye, Haksız Fiile dayanarak Dava açması da mümkündür.

Bütünleyici Parça Niteliğinin Kaybı: • Bir şeyin Bütünleyici Parçası, yukarıdaki şartların ortadan kalkması üzerine,

Bütünleyici Parça Niteliğinin Kaybı: • Bir şeyin Bütünleyici Parçası, yukarıdaki şartların ortadan kalkması üzerine, Bütünleyici Parça niteliğini kaybeder ve Bağımsız Mal durumuna girer. • Malikin İradesiyle veya İradesi dışında Asıl Şeyden ayrılarak Eşya niteliğini kazanan Bütünleyici Parça üzerinde, kural olarak, Asıl Şeyin Malikinin Mülkiyet Hakkı doğar. • Bazı İstisnai Durumlarda, Bütünleyici Parça, Asıl Şeyden ayrıldığı anda, bu Ayırmayı yapmaya yetkili başka bir Kişinin Mülkiyetine tabi olur (örneğin, MK m. 801 / II, m. 994 / II, BK m. 80 / III, m. 529 / II).

Kanun Gereği Bütünleyici Parça Sayılan Şeyler • Medeni Kanun, bir şeyin Bütünleyici Parça sayılması

Kanun Gereği Bütünleyici Parça Sayılan Şeyler • Medeni Kanun, bir şeyin Bütünleyici Parça sayılması için gerekli Şartları, genel olarak MK m. 684 / II hükmünde belirtmiştir. • Ayrıca MK m. 718 /II hükmü gereğince, bazı Şeylere, bu Şartların gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmaksızın, Bütünleyici Parça niteliği tanınmıştır.

Kanun Gereği Bütünleyici Parça Sayılan Şeyler • Kanun Gereği Bütünleyici Parça sayılan Şeyler ise,

Kanun Gereği Bütünleyici Parça Sayılan Şeyler • Kanun Gereği Bütünleyici Parça sayılan Şeyler ise, şunlardır: • 1)Yapılar, Dikili Bitkiler ve Kaynaklar • 2) Doğal Ürünler (Tabii Semereler) • a)Dönemsel Olarak Elde Edilen Ürünler • b)Diğer Verimler

Kanun Gereği Bütünleyici Parça Sayılan Şeyler Yapılar, Dikili Bitkiler ve Kaynaklar Doğal Ürünler (Tabii

Kanun Gereği Bütünleyici Parça Sayılan Şeyler Yapılar, Dikili Bitkiler ve Kaynaklar Doğal Ürünler (Tabii Semereler)

Yapılar, Dikili Bitkiler ve Kaynaklar • MK m. 718 / II hükmüne göre, Taşınmaz

Yapılar, Dikili Bitkiler ve Kaynaklar • MK m. 718 / II hükmüne göre, Taşınmaz Mülkiyetinin Kapsamına «Yasal sınırlar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer» . • Bu bağlamda, bir Yapı ya da bir Ağaç, bulunduğu Araziden yok edilmeden, zarara uğratılmadan veya yapısı değiştirilmeden ayrılmasının mümkün olup olmadığı veya Arazinin Temel Unsurunu teşkil edip etmediği dikkate alınmaksızın, Arazinin Bütünleyici Parçası sayılır.

 • Taşınır Yapı adı verilen, Kulübe ve Baraka gibi Hafif Binalar ile bunlar

• Taşınır Yapı adı verilen, Kulübe ve Baraka gibi Hafif Binalar ile bunlar gibi kalıcı olması amaçlanmaksızın dikilen şeyler ise, bu hükmün dışındadır (MK m. 728, 729).

Doğal Ürünler (Tabii Semereler) • MK m. 685 / III hükmünde, Doğal Ürünlerin asıl

Doğal Ürünler (Tabii Semereler) • MK m. 685 / III hükmünde, Doğal Ürünlerin asıl şeyden ayrılıncaya kadar onun Bütünleyici Parçası sayılacağı belirtilmektedir. • Doğal Ürünler de, MK m. 684 / II hükmündeki şartların varlığı aranmaksızın, MK m. 685 / III hükmü gereğince, Bütünleyici Parça sayılır.

 • MK m. 685 / II hükmüne göre, «Ürünler, dönemsel olarak elde edilen

• MK m. 685 / II hükmüne göre, «Ürünler, dönemsel olarak elde edilen doğal veya hukuki ürünler ile bir şeyin özgülendiği amaca göre âdetler gereği ondan elde edilmesi uygun görülen diğer verimlerdir. » • Hükümde, Hukuki Ürünlerden de söz edilmiş olmasına rağmen, aslında burada, Bütünleyici Parça sayılan Doğal Ürünlerin, iki gruba ayrıldığı belirtilmek istenmiştir.

Dönemsel Olarak Elde Edilen Ürünler • Dönemsel olarak Elde Edilen Ürünler, ya her mevsim

Dönemsel Olarak Elde Edilen Ürünler • Dönemsel olarak Elde Edilen Ürünler, ya her mevsim veya her sene ya da pek uzun olmayan aralıklarla, yani dönemsel olarak meydana gelen, Asıl Şey ile Organik bir Bağlantısı bulunan ve Ayrılması, aslın özünü etkilemeyen Ürünlerdir. • Dönemsel olarak Elde Edilen Ürünler, örneğin, Ağaçların Meyvaları, Hububat, Sebze gibi ürünlerdir.

 • Ürünün kendiliğinden yetişmesi veya bir emek sonucu meydana gelmesi bir fark yaratmaz.

• Ürünün kendiliğinden yetişmesi veya bir emek sonucu meydana gelmesi bir fark yaratmaz. • Aynı şekilde, Ürünün meydana gelme aralığının belirli olması da zorunlu değildir. • Önemli olan husus, Aslın özü bozulmadan, eksilmeden, pek uzun olmayan zaman aralıklarıyla Ürün alınabilmesidir.

Hukuki Ürünler • MK m. 685 / II hükmünde, Doğal Ürünler ile birlikte, Hukuki

Hukuki Ürünler • MK m. 685 / II hükmünde, Doğal Ürünler ile birlikte, Hukuki Ürünler de düzenlenmiştir. • Hukuki Ürünler, Doğal Ürünlerin aksine, cismani olmayan, bir Eşyadan ya da Alacaktan dönemsel olarak elde edilen Kira Bedeli, Faiz gibi Edimleri ifade eder. • Bu bağlamda, Hukuki Ürünlere, Bütünleyici Parça ile ilgili olan bir hükümde yer verilmesi, isabetli olmamıştır.

Diğer Verimler • Diğer Verimler, organik olan veya olmayan şeyler olabilir. • Organik olan

Diğer Verimler • Diğer Verimler, organik olan veya olmayan şeyler olabilir. • Organik olan şeyler, örneğin, Arının Balı, Koyunun Sütü, Yünü, Yavrusu, bir Ormanın Ağaçlarıdır. • Organik olmayan şeyler, örneğin, Taş, Kum, Maden Suyu gibi şeylerdir.

 • Diğer Verimler olarak adlandırılan bu Ürünlerin tekrarlanması aranmaz. • Bir Ocaktan Taş

• Diğer Verimler olarak adlandırılan bu Ürünlerin tekrarlanması aranmaz. • Bir Ocaktan Taş çıkarıldığı zaman, bunun yerine yenisi meydana gelmez. • Bazen de Ormandan kesilen Ağaçlar örneğinde olduğu gibi, yenilerinin meydana gelmesi için uzun bir Sürenin geçmesi gerekir.

Şeyin Özünü Koruma İlkesi • Diğer Verimlerin elde edilmesinde, «Şeyin Özünü Koruma İlkesi» önem

Şeyin Özünü Koruma İlkesi • Diğer Verimlerin elde edilmesinde, «Şeyin Özünü Koruma İlkesi» önem taşır. • Diğer Verimlerin doğal ürün sayılabilmesi ise, Asıl Şeyin özüne zarar vermeyecek şekilde edilmesi şartına bağlıdır.

 • Örneğin, Deniz Kıyısından alınan Kum, bu Araziyi, Doğal Plaj olmaktan çıkaracak dereceye

• Örneğin, Deniz Kıyısından alınan Kum, bu Araziyi, Doğal Plaj olmaktan çıkaracak dereceye varırsa, Kum, artık Doğal Ürün sayılmaz. • Yine Hayvansal Ürünler, Diğer Verimlerden olmakla beraber, bir Hayvanın Eti, Derisi, Doğal Ürün sayılmaz, çünkü bu durumda, Hayvanın Özü yok olmaktadır.

 • Öyleyse, Asıl Şeyin bünyesinde meydana gelen varlıkların ne dereceye kadar ürün sayılabileceği,

• Öyleyse, Asıl Şeyin bünyesinde meydana gelen varlıkların ne dereceye kadar ürün sayılabileceği, onun Niteliği ve Ekonomik İşlevi göz önünde tutularak, Özünde bir Bozulma veya Eksilme olmaması Ölçüsüne göre tayin edilecektir. • Bu Ölçü kullanılırken, İş Hayatında yerleşmiş olan Anlayışa bakılır. • Gerçekten, MK m. 685 / II hükmünde, «âdet» denilen şey, İş Hayatında yerleşmiş olan Anlayışı ifade eder.

Doğal Ürün Sayılmanın Hukuki Sonuçları • Doğal Ürün, Asıl Şeyden ayrılıncaya kadar Bütünleyici Parça

Doğal Ürün Sayılmanın Hukuki Sonuçları • Doğal Ürün, Asıl Şeyden ayrılıncaya kadar Bütünleyici Parça sayılır (MK m. 685 / III). • Bu bağlamda, Asıl Şeyden henüz ayrılmamış olan Doğal Ürünler, örneğin, Ağaçların Meyveleri, Koyunun Sütü veya Yünü, Asıl Şeyin Hukuki Kaderine tabi olur.

 • Burada da Aslın Kaderine Bağımlılık İlkesi geçerlidir ve Asıl Şeyin Maliki, Doğal

• Burada da Aslın Kaderine Bağımlılık İlkesi geçerlidir ve Asıl Şeyin Maliki, Doğal Ürünlerin de Malikidir. • Bu bağlamda, Asıl şeyden ayrılıncaya kadar Doğal Ürünler üzerinde bağımsız olarak Mülkiyet Hakkı kurulamaz.

 • Durum, Sınırlı Ayni Haklar, yani İrtifak Hakkı, Taşınmaz Yükü ve Rehin Hakkı

• Durum, Sınırlı Ayni Haklar, yani İrtifak Hakkı, Taşınmaz Yükü ve Rehin Hakkı yönünden de aynıdır. • Gerçekten, MK m. 974 / III hükmüne göre, «Rehin, paraya çevirme sırasında bütünleyici parça niteliğindeki doğal ürünleri de kapsar. »

 • MK m. 804/ I hükmünde, Malın İntifa Hakkı süresi içinde olgunlaşan Doğal

• MK m. 804/ I hükmünde, Malın İntifa Hakkı süresi içinde olgunlaşan Doğal Ürünlerinin İntifa Hakkı Sahibine ait olduğu belirtilmiştir. • Aslında, burada İntifa Hakkı Sahibinin Doğal Ürünleri Ayırmak ve Almak Hakkına sahip olduğu kastedilmiştir.

 • Bu bağlamda, İntifa Hakkı Sahibi, Doğal Ürünler üzerinde Mülkiyet Hakkını, ancak Asıl

• Bu bağlamda, İntifa Hakkı Sahibi, Doğal Ürünler üzerinde Mülkiyet Hakkını, ancak Asıl Şeyden ayrıldıktan sonra elde eder. • Buna karşılık, İcra ve İflas Kanununa göre, Yetişmemiş Mahsullerin haczedilebilmesi, «Doğal Ürünlerin Aslın Kaderine Bağımlı Olması İlkesine» bir İstisna oluşturur (İİK m. 84)

 • Henüz ayrılmamış Doğal Ürünler hakkında, Asıl Şeyden ayrı olarak Borçlandırıcı İşlemler yapılabilir.

• Henüz ayrılmamış Doğal Ürünler hakkında, Asıl Şeyden ayrı olarak Borçlandırıcı İşlemler yapılabilir. • Bunlar, ileride varlık kazanacak Eşya olarak, Satış Sözleşmesine (BK m. 209 / II) ve Rehin Sözleşmelerine konu yapılabilir.

 • Asıl Şeyden ayrılan Doğal Ürünler, Bütünleyici Parça niteliğini kaybederek, Bağımsız Taşınır Eşya

• Asıl Şeyden ayrılan Doğal Ürünler, Bütünleyici Parça niteliğini kaybederek, Bağımsız Taşınır Eşya halini alır ve böylece de yeni bir Mülkiyet Hakkına konu olabilir. • Asıl şeyden ayrılan Doğal Ürünler, kural olarak, Asıl Şeyin Malikine aittir (MK m. 685 / I).

 • Bununla beraber, MK m. 804 / I, BK m. 357 / I,

• Bununla beraber, MK m. 804 / I, BK m. 357 / I, bu hususta, Üçüncü Kişilere bazı Haklar tanımış bulunmaktadır. • Bu bağlamda, İntifa Hakkı Sahibi ile Ürün Kirasında Kiracının, şeyin Malikine karşı, Doğal Ürünü toplama (Devşirme Hakkı) ve toplanıp ayrılan Ürünün Mülkiyet Hakkını elde etme hakkı vardır.

 • Ürünleri toplama konusunda Ürün Kiracısının Kira İlişkisi nedeniyle Kişisel Hakkı, İntifa Hakkı

• Ürünleri toplama konusunda Ürün Kiracısının Kira İlişkisi nedeniyle Kişisel Hakkı, İntifa Hakkı Sahibinin ise, İntifa Hakkı nedeniyle Ayni Hakkı bulunmaktadır. • Bu bağlamda, İntifa Hakkı Sahibi, İntifa Süresince olgunlaşan Doğal Ürünler üzerindeki Mülkiyet Hakkını, Ürünün Asıl Şeyden ayrılması ile kendiliğinden kazanır ve eğer bu arada Doğal Ürünlere bir başkası el koymuşsa, ona karşı da İstihkak Davası açabilir.

Kanun Gereği Bütünleyici Parça Sayılan Şeyler: MK. m. 684 hükmündeki şartların varlığı aranmaksızın söz

Kanun Gereği Bütünleyici Parça Sayılan Şeyler: MK. m. 684 hükmündeki şartların varlığı aranmaksızın söz konusu şeyler için Bütünleyici Parça Vasfı kabul edilir. Yapılar ve Dikili Bitkiler (MK. m. 718/f. 2) “Bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer. ” Doğal Ürünler: MK. m. 685/f. 3’e göre Doğal Ürünler, asıl şeyden ayrılıncaya kadar onun Bütünleyici Parçası sayılır. Dönemsel olarak elde edilen Doğal Ürünler: Her mevsim, veya her yıl, ya da pek uzun olmayan aralıklarla meydana gelen ve ayrılması aslın verim kabiliyetini etkilemeyen ürünlerdir. Doğal Ürünler, asıl şeyden ayrılıncaya kadar onun Bütünleyici Parçasıdır. (MK. m. 685/son) Bir şeyden veya bir Alacaktan bir Hukuki İşlem dolayısıyla elde edilen Dönemsel Edimlerdir. Hukuki Ürünler, Bütünleyici Parça kapsamına dahil değildir. Yerel Adetlerin asıl şeyden elde edilmesini uygun gördüğü verimler: Bunların zaman tekrar etmesi aranmaz. Yerel Adetin asıl şeyden elde edilmesiniuygun görmesi yeterlidir.

Eklenti • (Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, Eşya H. , Ders Kitabı,

Eklenti • (Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, Eşya H. , Ders Kitabı, s. 168 vd. ; • Sirmen, Eşya H. , 7. B. , s. 277 vd. ; • Eren, Fikret; Mülkiyet H. , 4. B. , s. 72 vd. ; • Esener / Güven, Eşya H. , 7. B. , s. 256 vd. • Aybay / Hatemi, Eşya H. , 4. B. , s. 120 vd. )

Eklenti ( Tanımı ve Hükmün Amacı) • MK. m. 686/ II hükmünde, «Eklenti» şu

Eklenti ( Tanımı ve Hükmün Amacı) • MK. m. 686/ II hükmünde, «Eklenti» şu şekilde tanımlanmaktadır: • “Eklenti, asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel âdetlere göre, işletilmesi, korunması, yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır. ”

 • Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi, bir şeyin Bütünleyici Parçası, bağımsız bir şey

• Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi, bir şeyin Bütünleyici Parçası, bağımsız bir şey olarak varlık arz etmez. • Oysa, bir şeyin Eklentisi, bağımsız bir şey olarak varlığını korumaktadır. • Asıl Şey ile Eklenti arasında bir Ekonomik Bağlılık, diğer bir deyişle, bir Amaç Birliği vardır. (Sirmen, Eşya H. , 7. B. , s. 277 vd. )

 • Eklenti, Ayni Hak konusu olarak Bağımsız Mal vasfını korumaktadır. • Bununla birlikte,

• Eklenti, Ayni Hak konusu olarak Bağımsız Mal vasfını korumaktadır. • Bununla birlikte, Eklenti, Bütünleyici Parçalar kadar sıkı olmamakla birlikte, Asıl Şey ile Ekonomik bir Birlik arz etmektedir. • Bu durumun da, Eşya Hukukunu ilgilendiren bazı Sonuçları ortaya çıkmaktadır. (Oğuzman / Seliçi / Oktay- Özdemir, Eşya H. , Ders Kitabı, s. 168)

Eklenti Niteliğinin Kazanılması İçin Gerekli Olan Şartlar Eklenti Niteliğinin Gerekli Olan Şartlar Kazanılması Taşınır

Eklenti Niteliğinin Kazanılması İçin Gerekli Olan Şartlar Eklenti Niteliğinin Gerekli Olan Şartlar Kazanılması Taşınır Mal Dış Bağlılık Özgüleme İçin

Eklenti Niteliğinin Kazanılması İçin Gerekli Olan Şartlar (Taşınır Mal) • MK m. 686 hükmü

Eklenti Niteliğinin Kazanılması İçin Gerekli Olan Şartlar (Taşınır Mal) • MK m. 686 hükmü bağlamında, sadece Taşınır bir şey Eklenti olabilir. • Asıl şey ise, Taşınır Mal veya Taşınmaz Mal olabilir. • Bir Taşınmaz Mülkiyetinin diğerine bağlanmış olduğu durumlarda ise, Eklenti değil, Eşyaya Bağlı Mülkiyet durumu söz konusudur.

Dış Bağlılık • Eklenti ile Asıl Şey arasında dışarıdan görülüp anlaşılabilecek bir Bağlılık bulunmalıdır.

Dış Bağlılık • Eklenti ile Asıl Şey arasında dışarıdan görülüp anlaşılabilecek bir Bağlılık bulunmalıdır. • Bu Bağlılığın, Bütünleyici Parçada olduğu kadar, sıkı bir Bağlılık olması gerekmez. • Gerçekten, MK m. 686 / II hükmünde, Eklenti ile Asıl Şey arasındaki bu Bağlılığın, Birleştirme, Takma veya başka bir biçimde Asıl Şeye Bağlı Kılınma şeklinde olacağı ifade edilmiştir. • Öyleyse, Asıl Şey ile Eklenti arasındaki Bağlılığın mutlaka Maddi bir Bağlılık biçiminde olması gerekmez.

 • Örneğin, bir Otelin adını taşıyan Teknenin, Otelden uzakta bulunan bir Marinada demirlemiş

• Örneğin, bir Otelin adını taşıyan Teknenin, Otelden uzakta bulunan bir Marinada demirlemiş olması, Teknenin Eklenti sayılmasına engel değildir. • Burada önemli olan husus, bu Bağlılık dolayısıyla Eklentinin, Asıl Şeyin Ekonomik Amacına hizmet etmesi ve bunun Üçüncü Kişiler tarafından anlaşılabilmesidir.

 • Bununla birlikte, Asıl Şey ile Eklenti arasında Sıkı bir Maddi Bağlılık da

• Bununla birlikte, Asıl Şey ile Eklenti arasında Sıkı bir Maddi Bağlılık da bulunabilir. • Eklentinin asıl şeyin ekonomik amacı için fiilen kullanılması şart değildir. Kullanma ihtimalinin mevcut olması da yeterlidir. • Örneğin, Yedek parça deposunda bulunan yedek parça, bir Fabrikada stok edilen Makine ve diğer Aletler bakımından durum böyledir.

 • Eklenti, Asıl Şeyin bulunduğu yerden geçici bir zaman için ayrılmakla, bu niteliğini

• Eklenti, Asıl Şeyin bulunduğu yerden geçici bir zaman için ayrılmakla, bu niteliğini kaybetmez. • Temizlik veya Onarım nedeniyle böyle Ayrılmalar gerekebilir (MK m. 686/ III). • Örneğin, Fabrikanın bir Makinesi onarıma gönderilince, Makine, Eklenti niteliğini kaybetmez. • Hatta, Eklenti olan şeyin geçici olarak kullanma amacı dışında bir başkasına kiralanması veya ödünç verilmesi durumunda da, Eklenti niteliği ortadan kalkmaz.

Özgüleme • Eklenti ile Asıl Şey ekonomik bakımdan bir bütünlük arz eder. • Eklenti

Özgüleme • Eklenti ile Asıl Şey ekonomik bakımdan bir bütünlük arz eder. • Eklenti ile Asıl Şeyi bir arada tutan aralarındaki «Ekonomik Amaç Birliğidir» . • Bu bağlamda, bir Taşınır Malın diğer bir Malın (asıl şeyin) Eklentisi sayılabilmesi için, bu Taşınır Malın, Asıl Şeyin İşletilmesini veya Korunmasını veya ondan Yararlanılmasını sağlamak üzere, onun Ekonomik Amacına sürekli bir biçimde özgülenmiş olması gerekir.

 • Aynı Ekonomik Amaca hizmet eden iki Maldan hangisinin Asıl Şey, hangisinin ise

• Aynı Ekonomik Amaca hizmet eden iki Maldan hangisinin Asıl Şey, hangisinin ise Eklenti sayılacağını bazen Hukuk Düzeni tayin eder. • Öyleyse, Aynı Ekonomik Amaca hizmet eden Taşınır Mallardan ve Taşınmaz Mallardan, Taşınır Malların Değeri, Taşınmazlardan çok fazla olsa dahi, Taşınmaz, daima Asıl Şeyi teşkil eder.

 • Örneğin, bir Fabrika Binasına kıyasla, Makineler daha çok değer taşısa bile, Taşınmaz,

• Örneğin, bir Fabrika Binasına kıyasla, Makineler daha çok değer taşısa bile, Taşınmaz, Asıl Şeyi, Makineler ise, Eklentiyi teşkil eder. Çünkü, sadece Taşınır Mallar, Eklenti olabilir. • Taşınır Mallar arasında hangi Malın diğerinin Ekonomik Amacına özgülendiği hususu ise, İş Hayatında kabul gören Anlayışa göre tayin edilir.

 • Bir Malın diğer bir şeyin Ekonomik Amacına özgülendiği hususu, ya Malikin (Asıl

• Bir Malın diğer bir şeyin Ekonomik Amacına özgülendiği hususu, ya Malikin (Asıl Şeyin Malikinin) Açık Arzusundan ya da Yerel detlerden anlaşılmalıdır. • Bir Malın diğerinin Ekonomik Amacına Özgülenmesi konusunda, «Taşınmazlarda Tapu Kütüğünün Beyanlar Sütununa yapılan Kayıt (MK m. 862/ II, TST m. 53)» , Malikin Özgüleme Arzusunu gösterir. • Böyle bir Kayıt, Beyanlar Sütununda Eklenti olarak gösterilen şeylerin, Eklenti sayılmasına ilişkin bir Karine teşkil eder.

 • Beyanlar Sütununa yapılan Kayıt veya Malikin Özgüleme Arzusunun başka şekilde açıklanmış olması,

• Beyanlar Sütununa yapılan Kayıt veya Malikin Özgüleme Arzusunun başka şekilde açıklanmış olması, Eklenti için aranan diğer bütün Şartlar bulunmadıkça, bir Malın Eklenti niteliği taşımasını sağlamaz. • Diğer taraftan, Tapu Kütüğünde bir Beyan bulunmasa ve Malikin Özgüleme Arzusu tespit edilmese dahi, Yerel detlere göre Özgüleme Unsurunun bulunduğu anlaşılan hallerde, diğer şartlar da varsa, Mal, Eklenti niteliğindedir.

 • Bir Malın diğerinin Ekonomik Amacına Özgülenmesinin, o şeye Eklenti niteliğini kazandırabilmesi için,

• Bir Malın diğerinin Ekonomik Amacına Özgülenmesinin, o şeye Eklenti niteliğini kazandırabilmesi için, Özgülemenin sürekli bir biçimde olması gerekir. • Geçici bir Özgüleme ise, şeye Eklenti niteliği kazandırmaz.

 • MK m. 687 hükmünde, şu durumlarda, Özgülenme Unsuru bulunmayacağı için, Eklenti Niteliğinin

• MK m. 687 hükmünde, şu durumlarda, Özgülenme Unsuru bulunmayacağı için, Eklenti Niteliğinin söz konusu olmayacağı hususu, açıkça belirtilmiştir: • «Asıl şeye zilyet olan kimsenin sadece geçici olarak kullanması veya tüketmesi için özgülenen ya da asıl şeyin özel niteliği ile herhangi bir ilişkisi bulunmadan sadece korunmak, satılmak veya kiraya verilmek üzere onunla birleştirilen şeyler eklenti sayılmaz. »

Eklenti Sayılmayan Örnekler • Bu durumda, şu örneklerde, Eklenti söz konusu değildir: • Satılmak

Eklenti Sayılmayan Örnekler • Bu durumda, şu örneklerde, Eklenti söz konusu değildir: • Satılmak üzere bir Vitrine konulan Mallar, Vitrinin Eklentisi değildir. • Fıçı içinde saklanan Bira, Fıçının Eklentisi değildir. • Bir Kamyonla taşınan Eşya, Kamyonun Eklentisi değildir. • Bir Kasaya yerleştirilen Mücevherler, Kasanın Eklentisi değildir. • Evde yakılmak için Depoya konulan Kömür, Evin Eklentisi sayılmaz.

Eklenti Sayılmanın Hukuki Sonuçları • Bütünleyici Parça, bağımsız Eşya olmadığı için, ayrı Ayni Hak

Eklenti Sayılmanın Hukuki Sonuçları • Bütünleyici Parça, bağımsız Eşya olmadığı için, ayrı Ayni Hak konusu yapılamaz. • Oysa Eklenti, Bütünleyici Parçadan farklı olarak, Asıl Şeyden bağımsız bir Hukuki Varlık sayılır ve ayrı Ayni Hak konusu yapılabilir.

 • Asıl şey üzerinde ayrı bir Mülkiyet, Eklenti üzerinde ise, ayrı bir Mülkiyet

• Asıl şey üzerinde ayrı bir Mülkiyet, Eklenti üzerinde ise, ayrı bir Mülkiyet vardır. • Bu bağlamda, Asıl Şey ile Eklentinin farklı kimselere ait olması mümkündür.

 • Asıl şey ile Eklentinin farklı kimselere ait olmasına, çeşitli örnekler verilebilir. •

• Asıl şey ile Eklentinin farklı kimselere ait olmasına, çeşitli örnekler verilebilir. • Örneğin, Mülkiyeti Saklı Tutma Kaydıyla satılıp bir Fabrika Binasına yerleştirilen Makineler, Fabrikanın Eklentisi olur, fakat Makinelerin Mülkiyeti halen Satıcıya aittir. • Oysa bu Makineler, bir Taşınmaza Bütünleyici Parça teşkil edecek şekilde yerleştirilmiş olsa, bunlar, ayrı bir Mülkiyet Konusu olmaktan çıkıp, Taşınmazın Mülkiyetine tabi olur.

Eklentinin Bağımsız Eşya Olmasının Diğer Sonuçları • Eklentinin Bağımsız Eşya olmasının, diğer bir sonucu

Eklentinin Bağımsız Eşya Olmasının Diğer Sonuçları • Eklentinin Bağımsız Eşya olmasının, diğer bir sonucu ise, şudur: • Malik, isterse Asıl Şey üzerinde hiçbir Tasarrufta bulunmaksızın, yalnız Eklentiyi bir başkasına temlik edebilir, rehin verebilir. • Eklentinin hukuken Asıl Şeyden ayrı bir varlığı bulunmakla beraber, Eklenti, Asıl Şeyin Ekonomik Amacına hizmet ettiği için Medeni Kanun m. 686, “bir şeye ilişkin tasarruflar aksi belirtilmedikçe onun eklentisini de kapsar” hükmünü kabul etmiştir.

 • MK m. 686/ 1 hükmünde yer alan «Tasarruflar» deyimi, Asıl Şey üzerinde

• MK m. 686/ 1 hükmünde yer alan «Tasarruflar» deyimi, Asıl Şey üzerinde Ayni Hak değişikliğine yol açabilecek Tasarruf İşlemlerini ifade eder. • Böylece, Asıl şey başkasına temlik edildiği, rehin verildiği veya üzerinde başka bir Sınırlı Ayni Hak kurulduğu takdirde, Tasarrufun Kapsamı dışında tutulmayan Eklenti de, temlik edilmiş, rehin edilmiş veya Eklentinin üzerinde Sınırlı Ayni Hak kurulmuş olmaktadır.

 • Öyleyse, sadece Asıl şeye ait Tasarruf İşlemi, kendiliğinden Eklentiyi de kapsamaktadır. •

• Öyleyse, sadece Asıl şeye ait Tasarruf İşlemi, kendiliğinden Eklentiyi de kapsamaktadır. • Tarafların bu sonucu düşünmüş veya istemiş olup olmamaları aranmaz. • Tarafların iradesi, sadece Eklentiyi Asıl Şeye ait Tasarrufun Kapsamı dışında tutma yönünde olduğu zaman önem taşır.

 • Örneğin, bir Taşınmazın Mülkiyeti devredildiği veya Taşınmaz Rehin verildiği takdirde, Tapu Siciline

• Örneğin, bir Taşınmazın Mülkiyeti devredildiği veya Taşınmaz Rehin verildiği takdirde, Tapu Siciline yapılan Tescil ile Eklenti bakımından herhangi bir Mülkiyeti Devir veya Rehin İşlemi aranmaksızın, Eklentinin Mülkiyeti de devredilmiş veya Eklenti de rehnedilmiş olmaktadır. • Ancak Taraflar, Eklentiyi Devir veya Rehin İşleminin kapsamı dışında tutmuş olabilirler.

Rehin Bakımından Eklentinin Durumu • Asıl Şeye ilişkin Tasarruf İşleminin kendiliğinden Eklentiyi de kapsaması,

Rehin Bakımından Eklentinin Durumu • Asıl Şeye ilişkin Tasarruf İşleminin kendiliğinden Eklentiyi de kapsaması, özellikle Rehin bakımından önem taşır. • Taşınır bir Malı rehin etmek için, kural olarak, Malın Zilyetliğinin Rehin Alana veya Tarafların üzerinde anlaştıkları bir Üçüncü Kişiye devredilmesi gerekir. • Örneğin, bir Fabrika Binasındaki Makinelerin rehin edilebilmesi için Makineler sökülüp Rehin Alana teslim edilmelidir (MK m. 939).

 • Oysa, Taşınmaz Rehininin Eklentiyi de kapsaması sonucu, üzerinde Fabrika Binası bulunan Taşınmazın

• Oysa, Taşınmaz Rehininin Eklentiyi de kapsaması sonucu, üzerinde Fabrika Binası bulunan Taşınmazın Rehini, Tapu Siciline tescil ile kurulunca, Makineler de Rehinin kapsamına girer. • Böylece, Rehin Veren daha fazla kredi elde edebilmekte ve Makineler elinde kaldığı için de, o, bunları çalıştırarak, Borcunu daha kolaylıkla ödeme imkânına sahip olmaktadır.

Rehin Konusunda Medeni Eklentiye İlişkin Hükmü Kanun’un • Eklentinin, Rehin bakımından önemini göz önünde

Rehin Konusunda Medeni Eklentiye İlişkin Hükmü Kanun’un • Eklentinin, Rehin bakımından önemini göz önünde tutan Medeni Kanun, Taşınmaz Rehini bakımından bu konuda ayrıca hüküm koymuştur. • MK m. 862 / I hükmüne göre, Rehin, Taşınmazı, Eklentileri ile birlikte yükümlü kılar.

 • MK m. 862 / II hükmü ise, Kütükte Beyanlar Sütununa yapılacak Kaydın,

• MK m. 862 / II hükmü ise, Kütükte Beyanlar Sütununa yapılacak Kaydın, Eklenti bakımından meydana getireceği Karineyi şöyle ifade etmektedir: • «Rehinin kuruluşu sırasında makine, otel döşeme eşyası gibi açıkça eklenti olarak gösterilen ve tapu kütüğünde beyanlar sütununa yazılan şeyler, kanuna göre bu nitelikte olmayacakları ispat edilmedikçe eklenti sayılır. »

 • Fakat, Taşınmazın Eklentisi durumunda olan bir şey, Tapu Kütüğünde Beyanlar Sütununa kaydedilmiş

• Fakat, Taşınmazın Eklentisi durumunda olan bir şey, Tapu Kütüğünde Beyanlar Sütununa kaydedilmiş olmasa da, Rehinin Kapsamına girer. • Beyanlar Sütununda Eklenti olarak kaydedilmiş bir şeyin, bu niteliği kazanmak için gerekli Şartları taşımaması halinde ise, Beyanlar Sütunundaki Kaydın Değeri yoktur. • Beyanlar Sütunundaki Kayıt, sadece aksinin kanıtlanması mümkün olan bir Karine teşkil eder.

 • Eklentinin Asıl Şeyin Malikinden başka bir kişiye ait olması durumunda, Tasarruf İşleminin

• Eklentinin Asıl Şeyin Malikinden başka bir kişiye ait olması durumunda, Tasarruf İşleminin Eklentiyi de kapsamasının, bu Kişinin Hakkını nasıl etkileyeceği hakkında, Rehinle ilgili olarak MK m. 862 / III hükmünde yer almaktadır: «Üçüncü kişilerin eklentiler üzerindeki hakları saklıdır» . • Söz konusu Hükmün nasıl anlaşılması gerektiği hususu, tartışmalıdır.

MK m. 862 / III Hükmünün Yorumu Konusundaki Görüşler • Bir görüşe göre, bu

MK m. 862 / III Hükmünün Yorumu Konusundaki Görüşler • Bir görüşe göre, bu konuda, Eklentinin, Malikinin elinden İradesi dışında çıkıp çıkmadığına ve Asıl Şey ile Eklenti üzerinde Ayni Hak kazanan Kişinin İyiniyetli olup olmadığına bakılacaktır (MK m. 988, 989). • Diğer bir görüşe göre ise, Asıl Şeyin Maliki ile Eklentinin Maliki başka Kişiler ise, Eklenti üzerindeki Ayni Hakkın, MK m. 988 hükmü uyarınca, kazanılabilmesi için, Zilyetliğin de mutlaka nakledilmiş olması gerekir.

 • Buna göre örneğin, Aysun (A), Bülent’ten (B’den) Mülkiyeti Saklı Tutma Kaydıyla satın

• Buna göre örneğin, Aysun (A), Bülent’ten (B’den) Mülkiyeti Saklı Tutma Kaydıyla satın aldığı Bülent’e (B’ye) ait Makineyi, Fabrikasına yerleştirdikten sonra, Fabrikanın üzerinde bulunduğu Arazinin Mülkiyetini Cihan’a (C’ye) devretse veya bu Araziyi Cihan (C) lehine İpotek etse, durum ne olacaktır?

 • Bu durumda, Birinci Görüşe göre, Cihan (C) iyiniyetli olmak şartıyla, Makine üzerinde

• Bu durumda, Birinci Görüşe göre, Cihan (C) iyiniyetli olmak şartıyla, Makine üzerinde Mülkiyet veya Rehin Hakkını kazanacaktır. • İkinci Görüşe göre ise, Makinenin Zilyetliği Cihan’a (C’ye) nakledilmediği için Cihan (C), MK m. 988 hükmünden yararlanamayacaktır. • TTK m. 1002 /2 hükmü, Gemi ve Eklentisi bakımından, İkinci Görüşü destekleyen bir Düzenlemeye yer vermektedir.

 • Ayni Haklar bakımından kabul edilmiş olan MK m. 686/ I hükmündeki kuralın,

• Ayni Haklar bakımından kabul edilmiş olan MK m. 686/ I hükmündeki kuralın, Kişisel Haklar bakımından da öncelikle uygulanması gerekir. • Asıl şeye ilişkin Borçlandırıcı İşlem, onun istisna olunmayan Eklentilerini de kapsar. • Bu takdirde, Asıl Şeye ilişkin İşlem için öngörülen Şekil Şartı, Eklenti bakımından da aranır. • Malik, isterse Asıl Şey ve Eklentisi üzerinde ayrı Borçlandırıcı İşlemlerde de bulunabilir.

 • Eklentinin Bağımsız Mal olması nedeniyle, Asıl Şeyden ayrı olarak haczi mümkündür. •

• Eklentinin Bağımsız Mal olması nedeniyle, Asıl Şeyden ayrı olarak haczi mümkündür. • Bununla birlikte, İİK m. 83 c hükmü, Taşınmaz ile birlikte Rehin edilen Eklenti bakımından buna bir Sınırlama getirmiştir. • İİK m. 83 c hükmüne göre, Taşınmaz Rehininin kapsamındaki Eklentiler, Taşınmazdan ayrı olarak haczedilemez.

 • Aslında İİK m. 83 c’nin 1. fıkrasında, «İpotek akit tablosunda sayılı bulunan

• Aslında İİK m. 83 c’nin 1. fıkrasında, «İpotek akit tablosunda sayılı bulunan eklentinin taşınmazdan ayrı olarak haciz yasaklanmışsa» da, aynı maddenin II. fıkrasında, Medeni Kanunu’nun 862. maddesi hükmü saklı tutulmuştur. • Akit Tablosu ve Beyanlar Sütununa Eklenti olarak kaydedilmemesi, MK m. 686 hükmündeki nitelikleri taşıyan bir Taşınırın Eklenti sayılmasını ve Kanundan ötürü, Rehin kapsamına girmesini engellemeyecek, dolayısıyla bunlar da, Rehinli Taşınmazdan ayrı olarak haczedilemeyecektir.