9 BLM Ekolojik Faktrlerin Canllar zerin Etkileri Ik
9. BÖLÜM Ekolojik Faktörlerin Canlılar Üzerin Etkileri *Işık *Sıcaklık
Ekolojik Faktörlerin Canlılar Üzerindeki Etkileri Organizmaları, yaşam evrelerinin en az bir fazında doğrudan etkileyen ortamın her elemanına Ekolojik Faktör adı verilir. Canlı varlıkların yaşantısında önemli derecede etkili olan bu faktörler Biotik (canlı) ve Abiotik (cansız) olmak üzere iki bölümde incelenebilir.
Abiyotik faktörler; 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. Işık Sıcaklık Tuzluluk Oksijen Basınç Yoğunluk Pollusyon Turbidite Substratum
Biyotik faktörler 1. 2. İnterspesifik (türler arası) ilişkiler İntraspesifik (tür içi) ilişkiler
Işık Güneş ışınlarının deniz suyuna girişi ve su içinde yayılışı denizel yaşamı yakından ilgilendirir. Işık derin deniz diplerinde, mağaralarda ve endoparazit olarak yaşayan formlarda çok önemli değildir. Ancak büyük bir canlı grubunun ışığa olan gereksinimi büyüktür.
n n Işık suların birincil üretiminde gerekli olan en önemli faktördür. Karasal ve sucul bitkilerin (özellikle fitoplankton) hücresel sentezleri için enerji üreten bir ışık kaynağına gereksinimleri vardır.
Denizel organizmalar ışığa olan hoşgörülüklerine göre; n n Eurifotik Formlar: Işık değişimlerine karşı hoşgörülü olan organizmalar Fotofil Formlar: Yaşantıları için fazla ışığa gereksinme gösteren organizmalar
n n Siafil Formlar: Az ışıklı ortamlarda, başka bir deyişle, iri boylu alglerin gölgesinde yaşayan organizmalar Afotik Formlar: Işıksız ortamlarda başka bir deyişle, derin deniz diplerinde normal olarak yaşantılarını sürdürebilen organizmalardır.
Işığın organizmalar üzerindeki etkileri yapısal, işlevsel ve bunların dikey veya yatay yönlerdeki dağılışlarında izlenebilir.
Bentik alglerin büyüklüğü ve morfolojik özellikleri ışık faktörüne bağlı olarak değişir. Laboratuvar deneylerinde; ışık şiddeti arttıkça alglerin boylarında artış gözlenmiştir.
Örneğin; Acetabularia cinsine ait türlerde, alg türünün şapka kısmı ile iç iskeletindeki halka miktarı ışığa bağlı olarak değişir.
Işık dipte yaşayan koloniyal formların şeklinde ve büyüklüğünde de etkilidir. Örneğin; Medraporlardan Cladocera cespitosa’ bireyleri; karanlıkta uzun boylu yüksek ışıkta daha geniştir.
Işık bitki ve hayvanların fizyolojilerinde de etkilidir. Bu etki organizmanın yaşam devresine bağlı olarak değişimler gösterir. Işık alglerin metabolizmasında önemli ölçüde değiştirir. Fotosentetik pigmentlerin miktarı ışık şiddetine ve kalitesine bağlı olarak değişir ve bu da fotosentez özelliğini ve hızını tayin eder.
Işık hayvanların metabolizması üzerinde de etkilidir. n n n Bu etki hayvanın gelişme evrelerine bağlı olarak değişiklik gösterir. Bentik hayvanların çoğunun pelajikte geçen larval evreleri pozitif fotoperyodizm gösterir. Ergin formlarda ise günlük davranışlar gecegündüz oluşumuna paralel olarak gelişir.
Işık solunumda etkilidir! Copepodlardan Calanus finmarchicus ‘da solunum güneş ışığında, karanlığa göre iki katına çıkar.
Bu durum derin denizlerde yaşayan formlar için çok önemlidir. Çünkü bu ortamlarda oksijen kaynağı olabilecek fitoplankton bulunmadığından, derin deniz formları düşük miktardaki oksijeni sınırlı olarak kullanmak zorundadırlar.
Bentik ve planktonik alglerin dikey ve yatay yönlerdeki dağılışları ışığın kontrolünde gelişir. Alglerin özellikle dikey zonasyonu ışıkla ilgilidir. n yeşil algler en üstte, n kahverengi algler bunların altında n kırmızı algler en altta yerleşmişlerdir.
Planktonik ve bentik hayvanların dikey ve yatay dağılışında ışığın rolü vardır. Özellikle zooplankton türleri gece ve gündüz periyotlarına göre dikey yönde göç ederler.
Balıkların dikey dağılışında ışığın doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki tip etkisi vardır. n Dolaylı etki, özellikle planktonik formlarla geçinen balıklarda izlenir. Bu balıkların dağılışı plankton dağılışına bağlı olarak değişir.
Sıcaklık Organizmaların yaşantılarını sürdürebildikleri sıcaklık sınırları çok geniş değildir. Bununla beraber, bu abiotik faktör organizmaların biyolojik aktiviteleri üzerinde önemli etkilere sahiptir. Bu etki doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki şekilde kendini gösterir.
Doğrudan etki organizmaların fizyolojisi, dolayısıyla metabolizma ve aktivitesiyle ilgilidir. 1. 2. Dolaylı etki ise suların fiziko-kimyasal özelliklerini değiştirmek şeklindedir. Ortam sıcaklığındaki artışa bağlı olarak sulardaki kimyasal olaylar hızlanır ve sonuçta da ortamda çözünmüş gaz miktarı, suların yoğunluğu ve vizkozitesi değişerek organizmaları etkiler.
Organizmalar sıcaklığa gösterdikleri toleransa göre ikiye ayrılırlar. n n Euriterm Formlar: Çok geniş sıcaklık değişimlerinde yaşama yeteneğinde olan organizmalardır. Stenoterm Formlar: Belli sıcaklık derecelerinde yaşabilen organizmalardır.
n Stenoterm formlar kendi içlerinde iki alt bölüme ayrılırlar: Stenoterm Termofil: Yüksek sıcaklık derecelerinde yaşayanlar, Bathymodiolus thermophilus n Stenoterm Psikrofil: Düşük sıcaklık derecelerinde yaşayanlar. Channichthyidae
Ortam sıcaklığı bitki ve hayvanların morfolojik ve anatomik yapılarında önemli değişimler meydana getirir. Bu konuda hayvanlar üzerinde yapılmış pek çok çalışmaya karşın, algler üzerindeki çalışmalar oldukça sınırlıdır.
Genel olarak, soğuk sulardaki türlerin sıcak sularda yaşayan akrabalarından daha iri yapılı oldukları gözlenmiştir. Aynı bölgede yaşayan alg türünün yaz ve kış formları arasında morfolojik farkların olduğu bilinmektedir.
Bu değişikliğe en tipik örnek; Cystoseira sedoides’de yaz ve kış formlarında gözlenen değişikliklerdir.
n Diyatomelerden Rhizosolenia hebetata’ da da yaz ve kış formları gözlenir.
Hayvanların boylarında ve morfolojik yapılarında da sıcaklığın etkili olduğu laboratuvar deneylerinden ve doğrudan gözlenmiştir.
n Hydrozoa’dan iki örnek; Clava multicornis Cordylophora caspia
n n çeşitli sıcaklık derecelerindeki boyları ve morfolojik yapılarının farklı olduğu, her iki türün düşük sıcaklıkta yaşayan bireylerinin yüksek sıcaklıktakilerden daha iri olduğu gözlenmiştir.
Doğada yapılan gözlemlerde de soğuk sularda yaşayan bir türe ait bireylerin sıcak sularda yaşayan diğer akrabalarından daha iri oldukları saptanmıştır. Bu nedenle; n ekvatordan kutuplara ve n yüzeyden derinlere doğru gidildikçe hayvanların boylarının irileştiği gözlenmiştir.
Ekvatordan kutuplara doğru olan bu boy artışına örnek olarak; n Chaetognata’dan Sagitta bipunctata’nın bireylerindeki boy artışları gösterilebilir. n Akdeniz’de yaşayan bireyler 12 mm’den küçük n Atlantik Okyanusunun kuzeyinde 22 mm, n Arktik Okyanus’ta ise 44 mm’dir.
Yüzeyden derine doğru boy artışına örnek olarak kemikli balıklardan Cyclothone microdon türü gösterilebilir. n 500 m derinlikteki bireylerin boyu 30 mm n 1. 500 m derinlikteki bireylerin boyu 60 mm’dir.
Ekvatordan kutuplara doğru veya yüzeyden dibe doğru olan sıcaklık azalışına paralel olarak hayvanlarda izlenen boy artışına Gigantizm; buna karşın sıcaklık artışına paralel olarak hayvanlarda izlenen boy küçülmesine de Nanizm adı verilir.
Sıcaklığın organizmaların metabolizma ve aktiviteleri üzerine olan etkisi önemlidir. Enerjinin serbest kalmasına yarayan metabolik olaylar sıcaklık artışına paralel olarak hızlanır. Bentik ve planktonik algler üzerinde yapılan gözlemlerde sıcaklığın solunum ve fotosentez üzerinde etkili olduğu saptanmıştır.
Hayvanlarda da sıcaklık artışı ile ilgili olarak metabolizma veya aktivitelerin değişimleri saptanmıştır. n n n Bu büyüme miktarı türden türe değiştiği gibi, farklı biyolojik olaylar için de değişiktir; diğer bir deyişle; sıcaklık şiddetine, sıcaklığın etki süresine, mevsimlere, türün gelişim evresine, fizyolojisine ve diğer ortam faktörlerine bağlıdır.
Sıcaklık artışıyla ilgili olarak türün oksijen tüketimi ve gelişme hızları da değişmektedir. Copepoda’dan Calanus finmarchicus üzerinde yapılan gözlemlerde sıcaklık artışına paralel olarak oksijen tüketimi artmaktadır.
Bentik ve pelajik organizmaların dikey ve yatay dağılışında ışıkla beraber sıcaklığın da etkisi çok önemlidir. Bu nedenle organizmaların gerek yatay ve gerekse dikey yönde sıcaklık faktörüne bağlı belli bir dağılış alanları bulunmakta ve buralarda belli tür toplulukları oluşturmaktadırlar. Bu alanların dışına çıkan türler yaşantılarını sürdüremeyerek ölürler.
Planktonik algler aktif olarak yer değiştiremezler, bunların dağılışları akıntıların etkisindedir. Bununla beraber, yine sıcaklık faktörü nedeniyle belli türlere belli bölgelerde rastlanır.
- Slides: 39