5 Hafta Urdu Nesrinde Romantizm Urdu edebiyatnda romantizm
5. Hafta Urdu Nesrinde Romantizm
• Urdu edebiyatında romantizm akımı, batıdaki romantizm akımı ile benzeşen ve ayrışan yönleri ile işte bu edebi ortam içine doğmuştur. Genel bir tarih aralığı verebilsek de romantizmin Urdu edebiyatında başlangıcı konusunda net bir zaman aralığına işaret etmek sağlıklı bir çıkarım olmayacaktır. • Tıpkı batı romantizminde olduğu gibi Urdu edebiyatında da romantik anlayışın doğuş tarihinden önceki dönemlerde üretilen eserlerde romantik bulgulara rastlamak mümkündür. Aynı şekilde romantik anlayışın bitmek üzere olduğu varsayılan dönemlerden çok sonra dahi romantik öğelere yer verilen eserlerin göze çarptığı aşikârdır. • Romantizmin doğuş aşamasına dair bu dönemi bir de Prof. Dr. Asuman Belen Özcan’ın anlatımıyla dinleyelim; • “ Avrupa’da doğup derinleşen edebiyattaki bu ilk asi hareket Hindistan’da geniş yankı bulmuştu. Kendi topraklarında da bu çalkantılı yüzyılın klasik ve kuru edebiyat ürünlerinden hoşnut olmayan Urdu edebiyatçıları bu akımı şüphesiz Sir Seyyid hareketinin öncülüğünü yaptığı klasik tarza bir tepki olarak benimsediler ve böylece romantizm Urdu edebiyatında da bir tepkiyi dile getirme amacına hizmet etti. Sir Seyyid hareketinin önemsediği hedefler arasında, yapıtlardan sonuç çıkarma, bir amaca hizmet etme ve de mutlak yararcılık gibi idealler vardı; bu anlayış sayesinde Hindistan Müslümanlarının ve Urdu edebiyatının dilsel ve ilmi birçok kazanımları olmuştu. Ancak edebi açıdan bakıldığında hayal gücü, şiirsellik, duygu, estetik tarz bu harekete bağlı yazarların eserlerinde ya belirsizdi ya da hiç yoktu. Bazı şiir ve edebiyat kavramları, geleneksellik içinde sıkışmış konular ve kuru anlatımlar daha iyileriyle değişmeyi bekliyordu. Bu bakış açısıyla, romantizm hareketinin toplum ve toplumsal gerçeklerle birlikte edebiyat ve şiire erginlik ve güç kazandırdığını söylemek mümkündür. ” (Özcan, 2012: 99)
• Romantik anlayış Urdu edebiyatını genel kanıya göre 1900 ilerici akımın ortaya çıktığı 1935 yılı arasında etkilemiş ve tüm alanlarda olduğu gibi Urdu nesrinde de yeni üslupların oluşmasını sağlamış bir akım olarak karşımıza çıkmaktadır. Akım Urdu nesrine temel bir manifesto ile girmemiştir. Dolayısıyla Urdu nesrindeki romantik süreci hazırlayan etmenlerden bahsederken daha önceki dönemlere ait edebi eserlere de değinmek yerinde olacaktır. • Urdu nesrinde ilk hissedilebilir romantik unsurlar hikâyelerde (dastan-efsane-kıssakahani) göze çarpmıştır. Ferdiyetçi bir tarzda oluşturulmuş ve hayal gücünü fazlasıyla bünyesinde barındıran bu hikâyeler, toplumun bu kavramlara olan aşinalığını arttırmış ve dolaylı da olsa romantik üslubun doğuş zeminine önemli katkıda bulunmuştur. Hikâyelerin romantik öğeler barındırmasındaki temel sebeplerden birisi yazarların batıda –özellikle İngiltere’de- üretilmiş romantik hikâyelerden haberdar olması ve bu hikâyeleri inceleme fırsatı bulmalarıdır. Aynı şekilde Farsça ve Hintçe kaleme alınmış hikâyeler de Urdu edebiyatçılarının eserlerine çeşitli romantik unsurları iliştirmelerine vesile olmuştur. Receb Ali Beg Surur’un Fesane-i Acaib adlı eseri bu anlamda verebileceğimiz en iyi örneklerden birisidir.
• “Romantik” teriminin Urdu dilindeki serüveninin İngilizceden geçen “romance” kelimesiyle başladığı kabul edilmektedir. İngilizcede hayali masalları, kahramanlık serüvenlerini, maceraperestliği ve aşk-sevgi öykülerini betimlemek için kullanılan bu sözcük, Urdu dilinde “roman” ( )ﺭﻭﻣﺎﻥ olarak kullanılmaktadır. Sözcük Urdu dilinde de aynı anlamları içermekle birlikte gerçek hayatla ilgisi olmayan olayları, sahte durumları, hayali tasvirleri de kapsayan bir yapıya dönüşmüştür. Zamanla “Roman” dan “romani” (������ ) veya “romanvi” ( )ﺭﻭﻣﺎﻧﻮی kelimeleri türetilmiş, “Roman” ın özelliklerini özümsemiş bir akımı niteleyen bu kelimeler batıya özgü bir kavram olan romantik’in isim ve sıfat görünümünün karşılığını almıştır. Romantizm ise Urdu dilinde “romaniyyet” ( )ﺭﻭﻣﺎﻧیﺖ yahut “romanviyyet” ( )ﺭﻭﻣﺎﻧﻮیﺌﺖ sözcükleriyle eş anlamlı olarak kullanılmıştır.
• Romantizm akımının Urdu nesrindeki lideri ve yön göstericisinin Secad Haydar Yıldırım(1880 -1943) olduğu bilinir. Yazarın dönemin ünlü edebiyat dergisi Mahzen için yayıma hazırladığı öyküleri ve makaleleri Urdu nesrinde düzenli, ölçülü ve sistemli yeni bir üslubun oluşmasına ön ayak olmuştur. • Secad Haydar Yıldırım İngilizce, Farsça, Arapça ve Türkçe dillerini etkin olarak kullanabilmesi dolayısıyla, batılı ve doğulu yazarların önemli eserlerini inceleme fırsatı bulmuş, bu eserlerden edindiği edebi bilgiler ona içinde farklı lezzetleri barındıran özgün bir üslup kazandırmıştır. • Yıldırım Türk edebiyatına yakın bir ilgi duymuş, özellikle Ahmet Hikmet Müftüoğlu’ndan yapmış olduğu öykü çevirileri onu romantik anlayışa yaklaştırmıştır. Türk toplumunun çok daha önce geçirmiş olduğu kültürel devrimlerin Hindistan Müslümanlarına örnek teşkil etmesi gerektiğini ve yapı olarak benzedikleri bu toplumun gözlemlenerek edebiyata yansıtılmasını sıkça dile getirmiştir (Zaıdı 263).
• Yazarın 1910 yılında yayımlamış olduğu Hayalistan adlı öykü derlemesi, dönemin edebi ortamını derinden etkilemiş, kısa sürede ülke genelinde büyük bir başarı sağlayan eser sayesinde, romantizm akımı hâkimiyetini güçlendirmiştir (Yıldırım 13). Secad Haydar Yıldırım Aligarh Hareketinin edebi uzantısı olan klasik anlayışın dayattığı baskıcı yapıya muhalif düşünceler geliştirmesi açısından Urdu nesrindeki özgürlük hareketinin de öncüsü olarak nitelenmiştir. • Aşk ve sevgi onun eserlerinde vazgeçilmez temalardandır. • Romantizmin coşkuyu, aşkı ve tutkulu diğer tüm duyguları kapsayan yapısının hemen her edebiyatta ve dilde aynı şekilde tezahür etmesi (Aksakal 13) akımın Urdu nesrinde de önemli üslupsal tahavvülleri gerçekleştirmesine neden olmuştur. • Bu özgürleşme edimiyle, dışsallık, toplumsallık, akılcılık, materyalizm, anlatımcılık, diyalektik, şimdi ve doğa manzarası gibi Seyyid Ahmed Han Hareketi’ne özgü olan temaların yerine içsellik, bireysellik, duygusallık, ruhaniyet, estetik, güzellik, geçmiş ve doğanın ruhu gibi kavramlar tercih edilmeye başlanmıştır (N. Ahmed Tişna 83).
• Urdu nesrinde romantizm akımının en önemli yeniliklerinden biri –belki de en önemlisi- eserlerde kadın figürüne geleneksel işleyiş şekillerinden farklı bir yapıda, olması gerektiği gibi yer verilmesini sağlaması olmuştur. • Kadın bu dönemde muhafazakâr bakış açısının çizmiş olduğu kötü imajdan ziyade, aydınlığı, umudu ve bereketi simgeleyen bir kavram olma niteliğine kavuşmuştur. Toplumun asırlardır süregelen erkek egemen anlayışına ve cinsiyete dayalı işbölümü yanılgısına bir başkaldırı niteliği taşıyan bu yenilikçi ve özgürlükçü özellik, romantizmin sadece edebiyata değil aynı zamanda sosyal hayata da nüfusunun bir göstergesi olmuştur. • Romantik dönem süresince kadınların, toplumsal gelişimin ve ülkenin modern dünyaya ayak uydurabilmesinin en önemli aktörlerinden oldukları vurgulanmış, kadınları yok sayan bir toplumun arzuladığı seviyeye asla ulaşamayacağı öngörülmüştür (Eşref 191; Seyyid 369).
- Slides: 8