27 Mays 1960 12 Mart 1970 12 Eyll

  • Slides: 26
Download presentation

 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1970, 12 Eylül 1980: Darbe Özellikle 1970’ler: Öğrenci

27 Mayıs 1960, 12 Mart 1970, 12 Eylül 1980: Darbe Özellikle 1970’ler: Öğrenci olayları, Artan siyasi istikrarsızlık Koalisyonlar hükümetleri, Toplumun sağ-sol şeklinde politize olması Ekonomide istikrarsızlık Enflasyonda patlama Sonuç: 1960’ların başından itibaren PLANLI EKONOMİYE geçiş. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ 31 Ekim 2020 Cumartesi 2

 Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) 1960 91 sayılı yasa Kurulması ve görevleri 1961 Anayasası’nda

Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) 1960 91 sayılı yasa Kurulması ve görevleri 1961 Anayasası’nda belirtilmiş olmasını planlı ekonominin kurumsallaşması şeklinde yorumlanır. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 3

 Ülkenin doğal, beşeri, iktisadi kaynaklarını tespitte, iktisadi/sosyal politika ve hedefleri belirlemede hükümete yardımcı

Ülkenin doğal, beşeri, iktisadi kaynaklarını tespitte, iktisadi/sosyal politika ve hedefleri belirlemede hükümete yardımcı olmak. Çeşitli bakanlıkların iktisadi politikayı ilgilendiren faaliyetlerinde koordinasyonu sağlamak için danışmanlık yapmak. Hükümetçe kabul edilen hedefleri gerçekleştirecek uzun ve kısa vadeli planları hazırlamak. Planların başarıyla uygulanabilmesi için ilgili kurumların kuruluş ve işleyişlerini iyileştirici tavsiyelerde bulunmak. Plan uygulanmasını takip etmek, değerlendirmek ve gerekli hallerde planda değişiklikler yapmak. Özel sektörün faaliyetlerini planın hedef ve amaçlarına uygun bir şekilde teşvik ve tanzim edecek tedbirleri tavsiye etmek. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 4

 AMAÇ : kalkınma ARAÇ : planlama Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE

AMAÇ : kalkınma ARAÇ : planlama Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 5

 Demokrasi içinde, Karma ekonomi düzeni içinde , Kamu sektörü için emredici, özel sektör

Demokrasi içinde, Karma ekonomi düzeni içinde , Kamu sektörü için emredici, özel sektör için özendirici nitelikte Yıllık büyüme hızı plan döneminde %7 olacak. 15 yıllık perspektif içinde 5 yıllık planlar hazırlanacak. Bu planlar: 1. BYKP (1963 -1967) 2. BYKP (1968 -1972) 3. BYKP (1973 -1977) Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 6

 1930’ların planları kısmîdir, sektörel bazlı, proje odaklıdır. 1960’larda ise planlar makro nitelikli. 1930’larda

1930’ların planları kısmîdir, sektörel bazlı, proje odaklıdır. 1960’larda ise planlar makro nitelikli. 1930’larda ağırlık sadece sanayileşme (kısmen) üzerine olup, 1960’larda ise salt sanayi değil, tüm ülke ekonomisinde, tüm sektörleri içeren hedefler, politikalar ve uygulamalar söz konusu. Her iki dönemde de ithal ikameci sanayileşme stratejisi benimsendi. Ancak 1930’ların planlarında ithal ikameci politikalar bilinçsiz şekilde tercih edilmişken, 1960’larda bu strateji bilinçli olarak seçildi. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 7

 Sanayide ithal ikamesine ve kamu kesimine ağırlık veren bir strateji. Sovyetler Birliği’nden mali

Sanayide ithal ikamesine ve kamu kesimine ağırlık veren bir strateji. Sovyetler Birliği’nden mali ve teknik yardım. İskenderun Demir Çelik, Bandırma Sülfürik Asit Artvin Orman Ürünleri tesisleri yapıldı. 1967 - Seydişehir Alüminyum ve İzmir Aliağa Rafinerisi projeleri yer almıştır. 1965 - En büyük yatırımlardan biri olan Keban barajı inşaatına başlandı. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 8

 Net büyüme hızı %4 değil, %3. 6 olmuştur. Hayvansal ve su ürünleri üretiminde

Net büyüme hızı %4 değil, %3. 6 olmuştur. Hayvansal ve su ürünleri üretiminde hedeflenen rakamdan geride kalma. Sanayide büyüme. tarımda sektörü küçülme. Özel sektörün yatırımlarında hedeflenen rakamı aşma. İstihdamda tarımdan sanayiye kayma. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 9

 Demirel Hükümeti, işçi dövizleri girişinin yıldan yıla artacağını öngörüsü büyüme hızını %7 sanayi

Demirel Hükümeti, işçi dövizleri girişinin yıldan yıla artacağını öngörüsü büyüme hızını %7 sanayi sektörü sürükleyici Sanayi yıllık büyüme hızı hedefi %12 GSMH içindeki payı %20. 5 hedefi Tarım sektörü ortalama büyüme hızı hedefi %4. 1 Ekonomide enflasyonist veya deflasyonist eğilimlerin önlenmesine çalışılacak. Dış tasarrufların GSMH içindeki payı 1967 yılında %2 iken 1972 ‘de %1. 7’ye düşürülecek. Dışa bağımlılık azaltılacak. Yatırım harcamaları 1967’de GSMH’nın %19. 9’u iken, 1972 sonunda bu oran %24. 3’e yükselecek. Yurt içi tasarrufların GSMH’ya oranı aynı yıllar için %17. 9’dan %22. 6’ya çıkmış olacak. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 10

 Yurt içi tasarrufların GSMH’ya oranı aynı yıllar için %17. 9’dan %22. 6’ya çıkmış

Yurt içi tasarrufların GSMH’ya oranı aynı yıllar için %17. 9’dan %22. 6’ya çıkmış olacak. Yıllık ortalama olarak ithalatın %7. 9, ihracatın %7. 4 ve işçi dövizlerinin %5. 5 oranında artacağı hesabına dayalı olarak; 1972 yılı sonunda dış ticaret açığının 395 milyon, cari işlemler açığının ise 226 milyon dolar olacağı öngörülmüştü. ’ ‘Başbakan Demirel İkinci Plan kitabında yazdığı Önsöz’de Plan’ın temel hedefini şöyle açıklıyor: ’ 2. Beş yıllık plan, Türkiye’yi hammadde satıp, mamul madde alan iptidai bir ekonomik bünyeden; mamul madde satan sanayileşmiş bir bünyeye götürme yönünde mühim bir adımdır. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 11

 HEDEF: Nüfusun 1995 yılında 65 milyonu aşmaması. GSMH yılda ortalama %7. 9 oranında

HEDEF: Nüfusun 1995 yılında 65 milyonu aşmaması. GSMH yılda ortalama %7. 9 oranında büyüyecek, Büyüme hedefi tarımda %4 -4. 5, Büyüme hedefi sanayide %11. 5 -12 GSYH payı (hedef): Tarım %23, Sanayi %27, Hizmet%50 291 milyon TL’lik yatırım yapılması. Yatırım hedefi: Tarımda %12, Sanayide%45, Hizmet%43 Tasarruf hedefi: 1972’de %19. 6’dan 1977’de %25. 5’e. Dışa bağımlılığın azalması için ihracatın 1963 -1971 arasındaki yıllık artışı %7’den %9. 4’e. Hızlı sanayileşmeyle 1. 6 milyon kişiye istihdam. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 12

 Yıllık %7 büyüme hızı hedefi Sanayileşmeye öncelik İthal ikameci sanayileşme ile lüks mal

Yıllık %7 büyüme hızı hedefi Sanayileşmeye öncelik İthal ikameci sanayileşme ile lüks mal ithalatından kaçınarak döviz tasarrufu sağlama. Uzun dönem stratejisinin birer parçası Kamu öncelikli karma plan (kamu ve özel sektörün birbirinin tamamlayıcısı olması) Dış kaynağa ihtiyaç duyulması Dış ödemeler dengesizliklerinin giderilmesi amacı. Eğitim, sağlık, ulaştırma, enerji, sulama, baraj, çimento, demir-çelik, petro-kimya sanayiinde kamu yatırımlarının yapılması. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 13

 1. BYKP tarımsal gelişmeye bağlı sanayileşmeye öncelik verildi. Ayrıca nihai hedef, salt ekonomik

1. BYKP tarımsal gelişmeye bağlı sanayileşmeye öncelik verildi. Ayrıca nihai hedef, salt ekonomik büyüme değil, bölgelerarası kalkınmışlık farkını gidermek. İlk planda “uluslararası dayanışmanın gereği” denilerek dış kaynak talebi ile ilgili olarak iyimser bir beklenti var. 2. BYKP’nda ise ulusal kaynağa vurgu. 2. BYKP’nda DPT’nin rolü daha ön planda. KİT Reformu, vergi reformu, toprak reformu ve bölgesel planlama gibi 1. BYKP’nda gerçekleşemeyen hedefler 2. Plan’a konuldu. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 14

 3. BYKP ile birlikte 15 yıllık stratejiden vazgeçildi ve 22 yıllık yeni bir

3. BYKP ile birlikte 15 yıllık stratejiden vazgeçildi ve 22 yıllık yeni bir strateji benimsendi. Bunun nedeni 1963 Ankara Anlaşması ile başlayan AB’ye üyelik sürecidir. 22 yıl sonra -1995’de- Gümrük Birliği’ne geçişi öngören Katma Protokol 1973’de imzalandı. Katma Protokol, GB’ne geçiş koşullarının sıra, süre ve yöntemlerinin belirlendiği bu anlaşmadır. Katma Protokol Türkiye ekonomisinde kalkınma hedeflerini de etkiledi. Çünkü Katma Protokolü ile iktisadi, siyasi, toplumsal alanda Avrupa’nın bir parçası olunması durumu gündeme gelmiştir. 3. BYKP da katma Protokol’ün öngördüğü “Ortak Pazar” gerçeğine göre yapılmıştır. 3. BYKP ile “Kalkınmada Öncelikli Yöre” kavramı getirildi, bölgesel planlamadan vazgeçildi. Yapısal değişimi ifade edecek şekilde “kalkınma hızı” kavramı getirildi. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 15

 İlk üç plana göre sırasıyla yılda %5, 7, %5, 8 ve %5, 4

İlk üç plana göre sırasıyla yılda %5, 7, %5, 8 ve %5, 4 oranında büyümesi hedeflenen toplam tüketim 1963 -1967’de %5, 2 arttığı halde ikinci dönemde kamu tüketiminin çok yükselmesi yüzünden %6, 6, üçüncü dönemde ise hem kamu, hem özel tüketimin yükselmesi sebebiyle %6, 8 oranında artmıştır. Sabit sermaye yatırımlarının GSMH’ya oranı her üç plan döneminde sırasıyla %18. 3, %21. 3 ve %21. 9 yerine %16. 0, %16. 1 ve %20. 2 olarak gerçekleşmiştir. Tarım ve hizmetler sektörlerinin toplam sabit sermaye yatırımlarındaki payı ilk iki dönemde tahmin edilenin gerisinde kalmış, üçüncü dönemde ise aşmıştır. Ulaştırma ve konut sektörlerinin payı ise her üç dönemde de hedefe ulaşmış veya geçmiştir. Ancak sanayi ve inşaat sektörlerinde gerçekleşen büyüme, hedeflenen büyümeye ulaşamamıştır. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 16

 Fiyat hareketleri, bölüşüm, istihdam sorunları, para-kredi-kambiyo politikaları planlamanın dışında kalmıştır. Başta ithal ikameci

Fiyat hareketleri, bölüşüm, istihdam sorunları, para-kredi-kambiyo politikaları planlamanın dışında kalmıştır. Başta ithal ikameci sanayileşme stratejisinin ilk aşaması olan (hafif sanayi) (montaj sanayi) salt montaj sanayii şeklinde kurulan tüketim malları sanayii (buzdolabı, mutfak ve ev eşyası, tv, 3 beyaz) bazen yabancı sermayenin de katılımıyla yurtiçinde üretilecekti. Yabancı yatırımlarda daha fazla yerli katkı kullanımı şartı ile bu şekilde beslenen yan sanayi kolları ile modern sanayinin kurulması söz konusu. ANCAK teknoloji ve temel girdiler açısından dışa bağımlı, üretim ölçeği, maliyet ve kalite yapısı ile Batı’dan geri olması nedeniyle, dış pazarlara ulaşma imkanı sınırlı kaldı. Ücretli orta sınıfın reel geliri artışı ile birlikte dayanıklı tüketim malı talebinin arttı. Gecekondularda bile anten, tv, buzdolabı vb. kullanılır hale geldi. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 17

 Düşük petrol fiyatları ve ithalatla karşılanan enerji türlerine (petrol) bağımlılığında artış. Petrol fiyatlarındaki

Düşük petrol fiyatları ve ithalatla karşılanan enerji türlerine (petrol) bağımlılığında artış. Petrol fiyatlarındaki yükselmeyle beraber ithalatın faturası da kabardı. Ayrıca yüksek yatırım temposu, ihracatın zayıf olması ve bileşimini daha ziyade tarım ürünlerinin oluşturuyor olması durumu daha da ciddileştirmiştir. İhracat sübvansiyonları, devalüasyon, ücret dondurma gibi kısa vadeli çözüm yollarına gidilmiştir. Buna rağmen istikrarlı ve yüksek bir büyüme sergilenmiştir. Bunun sebebi, önemli oranda dış kaynak girişinin olmasıdır: Bu dış kaynaklar; Kısa ve uzun vadeli yabancı krediler ile Türk işçilerinin dövizleridir (DÇM). Ancak bu kaynaklar, ülkeyi ancak 1979 yılına kadar taşıyabildi. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 18

 Kamu harcamalarının artması ve para arzının genişlemesi, Petrol krizleri ile artan petrol fiyatları

Kamu harcamalarının artması ve para arzının genişlemesi, Petrol krizleri ile artan petrol fiyatları ve ithal mal fiyatının artması (ve böylece maliyet enflasyonu ortaya çıktı) Tarım ürünleri taban fiyatının artması Devlet personel kanunu gereği memur maaşlarının artması, sendikalı kesimde işçi ücretlerinin artması (ve böylece ücret-fiyat sarmalı ortaya çıkarak talep enflasyonu yarattı) Kıbrıs Barış Harekatı’nın getirdiği dolaylı ve dolaysız maliyetler, silah ambargosu, dış yardımın kesilmesi. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 19

 Böylece IMF 1977 -1979’da devreye girdi : 10 Ağustos 1970 devalüasyonu TL %48

Böylece IMF 1977 -1979’da devreye girdi : 10 Ağustos 1970 devalüasyonu TL %48 kadar değer kaybederek 1$ 9 TL’den 15 TL’ye. 160’larda ithal ikamesinin 1. aşamasından, 1970’li yıllardan itibaren ithal ikamesinin ikinci aşaması olan ara ve sermaye malları ikamesi aşamasına geçmiştir. Dönem boyunca petrol krizinin yarattığı olumsuz gelişmelere rağmen stratejide herhangi bir değişiklik olmamıştır. Ancak, dönemin sonunda ithal ikamesinin büyümeye olan katkısının negatif olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca, ekonominin ithalata olan bağımlılığı da artmıştır. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 20

 İthal ikameci sanayileşme ile yurtiçinde sınai yatırım artışı ile dışa bağımlılık, ithalat azaltılmak

İthal ikameci sanayileşme ile yurtiçinde sınai yatırım artışı ile dışa bağımlılık, ithalat azaltılmak istenmiştir. Ancak büyüme hızı petrol fiyatlarının artması, döviz darboğazı yüzünden girdi ve ara mal ithalatı düşünce sanayide büyüme hızı da 1977’den sonra düşmüştür. 1979’da %1 oranındadır. Özetle, sanayileşme, döviz bulmaya bağlıydı. Zira yatırımtasarruf oranında yatırımlar hızla artarken, tasarruf artışı sağlanamamıştır. Yatırımlar %100’den fazla artmıştır. Özellikle kamu yatırım artış hızı %300’ler civarındadır. Yatırımların tasarruflardan büyük olması kaynak açığına yol açmıştır. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 21

 İthal ikamesi kapsamında yürütülen korumacı ve popülist politikalar, ülkeyi üretmeden tüketir hale getirmiş

İthal ikamesi kapsamında yürütülen korumacı ve popülist politikalar, ülkeyi üretmeden tüketir hale getirmiş ve bu tüketim yapısı ısrarla sürdürülmeye çalışılmıştır. Bu şekildeki bir yapılanma nedeniyle, özel kesim daha karlı bulduğu iç pazara yönelmiş, ithalata bağımlılık giderek artmış ve ithal ikamesinden beklenen dışarıyla rekabet edebilecek ve ihracata yönelebilecek bir sanayi yapısı kurulamamıştır. Dönem içerisinde, işçi dövizleri, DÇM ve kolay bulunabilen kısa vadeli dış borçlar, söz konusu yapıyı 1979’a kadar taşımıştı. Ancak bu yıllarda, yeni petrol zamları, vadesi gelen dış borçlar ve siyasal istikrarsızlıklar ülkeyi tam bir çıkmaz sokmuştur. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 22

 Yurt dışındaki Türk işçileri, serbest meslek sahipleri ve bağımsız çalışanlar ve Türkiye’den gönderilen

Yurt dışındaki Türk işçileri, serbest meslek sahipleri ve bağımsız çalışanlar ve Türkiye’den gönderilen dövizle aylık alan yurt dışındaki sürekli veya geçici görevlilerin ve yurt dışında yerleşmiş gerçek ve tüzel kişilerin, TC Merkez Bankasınca alım ve satımı yapılan konvertibl dövizler karşılığında, döviz işlemleri yapmaya yetkili bankalarda açtırdıkları hesaba “Dövize Çevrilebilir Mevduat” (DÇM) denir. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 23

 Türkiye’nin verdiği yüksek faiz sebebiyle, yurt dışındaki gerçek ve tüzel kişilerin Türkiye’deki bankalarda

Türkiye’nin verdiği yüksek faiz sebebiyle, yurt dışındaki gerçek ve tüzel kişilerin Türkiye’deki bankalarda kur garantisi altında açtırdıkları konvertibl döviz hesaplarından oluşur. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 24

 Yurt dışındaki kurum ve kişilerin dövizleri Türkiye’de bir bankaya normal bir döviz hesabı

Yurt dışındaki kurum ve kişilerin dövizleri Türkiye’de bir bankaya normal bir döviz hesabı gibi yatırılıyordu. Ancak DÇM uygulamasında döviz hesabı açan banka, elde ettiği dövizleri Merkez Bankası’na satıp karşılığında TL üzerinden kredi açma imkanına kavuşmaktaydı. Devlet, kur riskini de üstlenince, DÇM’nin çekiciliği iyice artmış, enflasyonist bir ortamda sabit maliyetle borçlanabilme amacıyla iş adamları DÇM bulma yarışına girmişlerdir. Bankalar sağladıkları komisyonlar ve yeni kredi imkanları dolayısıyla sevinirken, Merkez Bankası da her ne pahasına olursa olsun elde ettiği dövizlerle ülkeye gerekli olan temel ithal girdilerinin sağlanmasını garantiye almış oluyordu. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 25

 Olumlu Etkileri: Olumsuz Etkileri (yanlış bir borçlanma şeklidir. Çünkü; ) : Kısa dönemde

Olumlu Etkileri: Olumsuz Etkileri (yanlış bir borçlanma şeklidir. Çünkü; ) : Kısa dönemde döviz darboğazına çözüm getirme. Yurt içi likidite artışına imkan sağlama. Türk ekonomisinin dışa olan bağımlılığını arttırması, Ekonomiye dağıtılan kredilerin denetim dışı kalması, ara politikalarının işlerliğini azaltması, Türk ekonomisine faiz maliyeti olarak önemli bir yük getirmesi istikrarsız olması bakımından Uygulamada getirilen kolaylıklar yardımıyla, Türkiye, kolay bir borçlanma şekli olan DÇM yoluyla, özel kaynaklara ve kişilere olan borçlarını süratle artırmıştır. 1973 yılında 234 milyon dolar olan DÇM borcu, 1978 yılında 3, 6 milyar dolara ulaşmıştır. Yrd. Doç. Dr. Betül GÜR / TÜRKİYE EKONOMİSİ Saturday, October 31, 2020 26