12 Hafta Niylem Ahmed BeirAtiyya Seyyid XX Yzyln
12. Hafta Niylem Ahmed Beşir-Atiyya Seyyid
• XX. Yüzyılın son yıllarında Niylem Ahmed Beşir’in Gulabon Vali Gali ve Cugnuon ke Kafile adlı iki öykü derlemesi yayımlandı. • Uzun yıllar Amerika’da yaşayan yazar öykülerinde Batı’nın gelişmiş tekniği ve ekonomisinin, hedef seçtiği insanlar üzerinde ne türlü olumsuzluklar yarattığını anlatmıştır. • Özellikle insan ilişkileri, aile bağları arasındaki kopukluklar, korkular, sürekli kendi uğraşları arasında yitip giden kadınları konu eder.
• Ayrıca Pakistan üst sınıfına ait kadınların yaşamlarından kesitler sunar. • Gulabon Vali Gali’de bir araya gelen öykücülerden biri de Men or Meyra Sathi’de aile ilişkilerini anlatırken korku temasını baba figürüyle ortaya çıkarmış sonra aynı işlevi erkek kardeşin üstlendiğini daha sonra bunu kocanın ve erkek evladın devraldığını vurgularken erkek egemen toplumda kadının ev içinde bile mücadele etmesi gereken bir toplumsal gerçek olduğunu şiirsel anlatımıyla gözler önüne serer: «Eve girer girmez simsiyah bir korku bulutunun bana doğru ilerlediğini hissettim. Kalbim yerinden fırlayacak gibiydi. Elim, ayağım soğumuştu. Babam, nereye gittiniz? diye gürledi. Anlattım.
• Gerçeği söylemenin dışında başka çare de yoktu zaten. Ben büyüktüm ve sorumluluk bana aitti. Önce saçlarımdan tutarak şiddetle sarstı beni. Sonra yanağıma bir tokat indirdi. Azarlayıp, nutuk da çekti. Ben ve Çandi suçlu bir şekilde sessizce ayakta durduk. Korku iliklerime kadar işlemişti…» (Özcan, 2012).
• Atiyya Seyyid’in öykülerinin mekanı genellikle Amerika’dır. Konu olarak bura insanının sorunlarını özellikle yalnızlık sorununu işler. • Anılar ve geçmiş zamanlarda dolaşmayı da seven bir edebiyatçıdır. • Hazan ka Konpal adlı öyküsünde bunu bulmak mümkündür. • Ayrıca Doğu ve Batı insanını özellikle kadınını karşılaştırmış, her iki tarafın da acılar çekişine dikkat çekmiştir. • Eybıl or Vo adlı öyküsünde Amerika’da öğrenim gören bir kızın duygularıyla ve kültürle çatışmasını anlatırken doğu Batı insanına ait değerler ve çalışmaları yalın bir dille yansıtmıştır.
• «Odanın kapısı açıktı. Eybıl sandalyede oturuyordu. Omuzları kederden düşmüş dudaklarını ısırıyordu. Gözlerinde yaş vardı. • İçeri gelebilir miyim? Pakistanlı kız sessizce fısıldadı. Eybıl ona taraf bakmadan sertçe Allah aşkına beni yalnız bırak, dedi. Pakistanlı kız donmuştu sanki. Sarsıntı ve utançla arkasına döndü ve koridorda koşmaya başladı. Bu yerden olabildiğince çabuk çıkmak istiyordu…» (Özcan, 2012)
- Slides: 6