10 SINIF 1 DNEM 2 YAZILI Bu slayt
10. SINIF 1. DÖNEM 2. YAZILI Bu slayt 10. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinin 1. dönem 2. yazılı sınavına hazırlık olması amacıyla oluşturulmuştur. Slaytta yer alan konulardaki mavi bağlantılara tıklayarak ilgili konu hakkında daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz. Bu çalışma “Deniz Hoca” ve “www. edebiyatciyim. com tarafından hazırlanmıştır. 1. Deniz Hoca Youtube Kanalı ⇒ www. youtube. com/Deniz. Hoca 2. Edebiyat Sitemiz ⇒ www. edebiyatciyim. com
SÖZLÜ DÖNEM Türklerin henüz yazıyı kullanmayıp eserlerini sözlü olarak aktardıkları döneme "Sözlü Edebiyat Dönemi" denir. Ø Şiirler, sığır adı verilen av törenlerinde, yuğ adı verilen cenaze törenlerinde ve şölen adı verilen toplu ziyafetlerde söylenmiştir. Ø Şiirlerde milli veznimiz olan hece ölçüsü kullanılmıştır. Ø Nazım birimi dörtlüktür. Ø Dizelerde genel olarak yarım uyak ve redif kullanılmıştır.
SÖZLÜ DÖNEM Ø Şiirlerde kahramanlık, aşk, ölüm, savaş ve doğa gibi konular işlenmiştir. Ø Sözlü edebiyat ürünleri yalın bir Türkçe kullanılmıştır. Ø Edebi ürünlerde aşk, ölüm, savaş ve doğa gibi konular işlenmiştir. Ø Bu dönemde şiirler ozan, baksı, kam denen kişilerce kopuz eşliğinde söylenmiştir. Ø İslamiyet öncesi sözlü dönem ürünleri koşuk, sagu, sav ve destanlardan oluşur.
KOŞUK İslamiyet öncesi dönemde aşk, güzellik ve tabiat gibi temalarda kopuz eşliğinde söylenen şiirlere koşuk denir Ø Bu şiirler şölen ve sığır törenlerinde şaman, kam, baksı ve ozan adı verilen din adamları tarafından okunurdu. Ø Henüz başka kültürlerin etkisi görülmediğinden koşukların dili sade ve millidir. Ø Söyleyeni belli olmadığından anonimdir.
KOŞUK Ø Milli veznimiz olan hece ölçüsüyle söylenmişlerdir. Ø Genellikle hece ölçüsünün 7, 8 ve 11’li kalıplarıyla oluşturulmuştur. Ø Nazım birimi dörtlüktür. Ø Kafiye şeması aaab(abab, abcb), cccb, dddb… şeklindedir. Ø Yarım kafiye kullanılarak oluşturulmuştur. Ø Koşukların Halk Edebiyatı’ndaki karşılığı “Koşma”, Divan Edebiyatı’nda ise ”Gazel”dir.
SAGU İslamiyet öncesi Türk geleneklerinde “Yuğ” adı verilen cenaze törenleri sırasında ölen kişinin ardından okunan şiirlere sagu denir. Ø Ölen kişinin ardından duyulan üzüntü dile getirilir, kişinin kahramanlıkları ve iyilikleri abartılı bir şekilde anlatılır. Ø Henüz başka kültürlerin etkisi görülmediğinden dil sade ve millidir. Ø Söyleyeni belli olmadığından anonimdir.
SAGU Ø Milli veznimiz olan hece ölçüsüyle söylenmişlerdir. Ø Nazım birimi dörtlüktür. Ø Kafiye şeması aaab, cccb, dddb… şeklindedir. Ø Saguların halk edebiyatındaki karşılığı “Ağıt”, divan edebiyatında ise “Mersiye”dir. Ø En türün en önemli örneği Alp Er Tunga sagusudur.
SAGU Sagu-Koşuk Benzer Yönler: Sagu-Koşuk Farklı Yönler:
GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ Kutadgu Bilig Yusuf Has Hacip Divan-ı Lügat'it Türk Kaşgarlı Mahmut Atabetü'l Hakayık Edip Ahmet Yükneki Divan-ı Hikmet Ahmet Yesevi
GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ ü Geçiş Dönemi eserleri İslamiyet öncesi ve sonrası Türk kültürünün izlerini bir arada barındırır. ü Dilde Arapça ve Farsça kelimeler görülse de Türkçenin ağırlığı devam eder. ü Uygur alfabesi yanında Arap alfabesi de kullanılır. ü Şiirlerde, hem millî nazım birimi olan dörtlük, hem de yeni şiirin nazım birimi olan beyit kullanılmıştır. ü Hece vezni ile birlikte aruz veznine de yer verilmiştir.
KUTADGU BİLİG Türklerin İslamiyet’i kabul etmesinden sonra ortaya konulan ilk eser, Yusuf Has Hacip’in 1069 yılında kaleme aldığı “Kutadgu Bilig” adlı eserdir. Ø Mutluluk veren bilgi anlamına gelen bu eserde yazar, hem bu dünyada hem de ahirette insanın mutlu olmasının yollarını anlatmaya çalışmıştır. Ø Eser didaktik özellikler taşır. Ø Türk Edebiyatı’nda mesnevi türünün ilk örneği olan eser aruz ölçüsüyle yazılmıştır.
KUTADGU BİLİG Ø İslamiyet etkisindeki Türk Edebiyatı’nın ilk eseri olması bakımından geçiş dönemi eseri olarak kabul görmektedir. Ø Dönemin Karahanlı hükümdarı Tabgaç Uluğ Buğra’ya sunulmuştur. Ø Eser toplamda 6645 beyit ve 173 dörtlükten oluşmaktadır. Ø Eserde dönemine göre yalın bir Türkçe kullanılmıştır. (Hakaniye Türkçesi) Ø Kitapta özlü sözlere yer verilmiş ve karşılıklı konuşmalarla tiyatro havası katılmıştır.
KUTADGU BİLİG Kutadgu Bilig’de ideal devlet yönetiminde olması gereken özellikler dile getirildiği için ilk siyasetname özelliği taşır. Eserde “adalet, akıl, akıbet ve mutluluk” gibi dört soyut kavram, kişiler üzerinden sembolik olarak anlatılmıştır. Bu nedenle eser alegorik özellikler taşımaktadır. Hükümdar Kün Togdı ⇒ Adalet Vezir Ay Toldı ⇒ Mutluluk Vezirin oğlu Ögdülmiş ⇒ Akıl Vezirin oğlunun arkadaşı Odgurmuş ⇒ Akıbet
KUTADGU BİLİG Mesnevi nazım şekliyle yazılan ilk Türkçe eserdir Siyasetname türünde yazılan ilk Türkçe eserdir Hakaniye lehçesiyle yazılan ilk Türkçe eserdir Arap alfabesiyle yazılan ilk Türkçe eserdir Aruz ölçüsüyle yazılan ilk Türkçe eserdir Beyit nazım birimiyle yazılan ilk Türkçe eserdir Alegorik tarzda yazılan ilk Türkçe eserdir Geçiş döneminde yazılan ilk Türkçe eserdir İslâmî bir anlayışla yazılan ilk Türkçe eserdir
DİVANÜ LÜGAT’İT TÜRK Divanü Lügatit Türk, Kaşgarlı Mahmud tarafından yaklaşık olarak 1072 – 1074 yılları arasında yazılmış ve dönemin halifesi Ebü'l Kasım Abdullah’a sunulmuştur. Kaşgarlı Mahmut hem Türkçenin en az Arapça kadar köklü bir dil olduğunu göstermek hem de Araplara Türkçeyi öğretmek için bu eseri yazmıştır. Kitabı sadece bir sözlük olarak değerlendirmemiz yanlış olur. Çünkü bu eser sözlük bölümünün dışında başka değerli bilgiler de içermektedir.
DİVANÜ LÜGAT’İT TÜRK Ø Türk Edebiyatı’nda yazılmış ilk sözlük olan Divanü Lügat’it Türk, “Türk Dilinin Sözlüğü” anlamına gelmektedir. Ø Kaşgarlı Mahmut derlediği Türkçe kelimeleri bir araya toplamış ve sekiz farklı bölümde kullanıma sunmuştur. Ø Kelimelerin Arapça karşılıklarının yanında açıklamaları ve cümle içinde örnek kullanımları da verilmiştir. Ø Eserde çeşitli deyimler, atasözleri ve dönemin koşuk sagu örnekleri de bulunmaktadır.
DİVANÜ LÜGAT’İT TÜRK Ø Bir sözlük kitabı olmasının yanında bir dil bilgisi, tarih, coğrafya ve edebiyat kitabı özelliği taşır. Ø Eserde ayrıca Türk boylarının ve komşularının yaşadıkları bölgelerle ilgili bir harita yer almaktadır. Tüm bu özellikleri ele aldığımızda eserin sadece sözlük kitabı değil; birçok bilgi içeren, Türk tarihi, kültürü, yaşamı hakkında bilgi veren kıymetli bir hazine olduğu söylenebilir. Divanü Lügat’it Türk; – İlk sözlük, – İlk dil bilgisi kitabı, – İlk ansiklopedi, – İlk şiir antolojisi özellikleri taşımaktadır.
ATABETÜ’L HAKAYIK Ø “Hakikatlerin Eşiği” anlamına gelen Atabetü’l Hakayık, Edip Ahmet Yükneki tarafından yazılmış bir öğüt ve ahlak kitabıdır. Ø Eser “dini ahlaki” bir öğüt kitabı olarak değerlendirilir. Ø İyilik, kötülük, cimrilik, cömertlik, fanilik gibi birçok konuyu işleyen eser, genel anlamda “dini ahlaki” bir öğüt kitabıdır. Ø Eser "Hakaniye" lehçesinde yazılmıştır ancak dinin etkisiyle Arapça Farsça kelimeler barındırmaktadır.
ATABETÜ’L HAKAYIK Ø Atabetü’l Hakayık’ın giriş bölümü beyit, diğer bölümleri ise dörtlüklerden oluşur. Ø Eser aruz ölçüsüyle yazılmıştır. Ø Türk Edebiyatı’nda İslam inançlarını barındıran ve öne çıkaran ilk eser olarak değerlendirilir. Ø Öğüt vermesi bakımından Kutadgu Bilig ile benzerlik gösterir.
DİVAN I HİKMET Ø Divan-ı Hikmet, Ahmet Yesevi tarafından tasavvufu yaymak amacıyla hece ölçüsü ve dörtlüklerle yazılan şiirlerin bir araya getirildiği eserin adıdır. Ø Ahmet Yesevi’nin yazmış olduğu şiirler hikmet adıyla anılır. Ø Eserde Hz. Peygamber’in hayatı ve mucizeleri, du nyadan s ika yet, kıyamet gu nu nu n yakınlıg ı, dervis lig in faziletleri gibi dini konular is lenmis tir. Ø Herkesin anlayabilmesi amacıyla sade bir dil kullanılmıştır.
DİVAN I HİKMET Ø Do rtlu klerle yazılan hikmetler genellikle 7’li ve 12’li hece o lc u su yle olus turulmus tur. Ø Eserde az da olsa beyit ve aruz ölçüsü kullanılmıştır. Ø Ahmet Yesevi’ye ait olan hikmetler 12. yüzyılda yazılmış olsa da sonraki yıllarda müritleri tarafından kitaba ekleme yapılmıştır. Ø Dervişlik adabını anlatan eserin öğretici yönü ağır basar. Ø Türk Edebiyatı’ndaki ilk tasavvuf eseridir.
ANONİM HALK ŞİİRİ Meydana getireni ve so yleyeni belli olmayan, halkın ortak malı olan edebi u ru nlerin olus turdug u geleneğe “Anonim halk edebiyatı” denir. Ø Bu u ru nler bas ta, tek bir kis inin malı iken zamanla topluma mal olup anonim bir o zellik kazanmıştır. Ø Anonim halk edebiyatı u ru nlerinin en belirgin o zellig i u ru nlerin so zlu olmasıdır. Ø Anlatım, sözlü edebiyat geleneklerine uygundur. Süsten uzak, açık, net, anlaşılır bir dil kullanılmıştır.
ANONİM HALK ŞİİRİ Ø Şiirler dörtlüklerle ve hece ölçüsüyle söylenmiştir. Ø Anonim halk edebiyatının nazım biçimleri; mani, türkü ve ninnidir.
MANİ Genellikle tek dörtlük halinde “aaxa” uyak örgüsüyla; aşk, özlem ve ayrılık başta olmak üzere her konuda söylenebilen nazım şekline “Mani” denir. Ø Anonim ürünlerdir. Ø Hece ölçüsünün 7’li kalıbıyla söylenir. Ø “aaxa” şeklinde kendine has bir kafiye şeması bulunur. Ø Genellikle aşk, doğa, ayrılık, hasret gibi konularda söylense de konu sınırlaması bulunmamaktadır.
MANİ Ø Halk şiirinin en kısa nazım biçimidir. Ø İlk iki dizesi doldurma dizedir. Asıl söylenmek istenenler son iki dizede söylenir. Ø Ma ni so ylemek halk arasında a deta bir gelenek ha lini almıs tır. Ø Bu şiirleri okuyan kişilere “manici, mani yakıcı” gibi adlar verilir. Ø Dört mani çeşidi vardır:
MANİ Düz (Tam) Mani ü Mani denilince akla gelen mani çeşididir: ü Dört dizeden oluşur ve kafiye şeması “aaxa” şeklindedir. ü 7’li hece ölçüsüyle söylenir. Bağlarında üzüm var Mor şalvarda gözüm var Kaçma yârim uzağa Sana bir çift sözüm var
MANİ Kesik (Cinaslı) Mani ü İlk dizesi yedi heceden azdır. ü Genellikle ilk dizede kullanılan sözcükle cinaslı kafiye oluşturulur. Yara sızlar Ok değmiş yara sızlar Yaralının halinden Ne bilsin yarasızlar
MANİ Yedekli (Artık) Mani ü Dört dizenin sonuna iki dizenin daha eklendiği mani çeşididir. ü Eklenen son iki dize maninin kafiyesine uyum sağlar. İ lkbahara yaz derler S irin so ze naz derler Kime derdim so ylesem Bu dert sana az derler Kendin ettin kendine Yana yana gez derler
MANİ Karşılıklı (Deyiş) Mani ü Karşılıklı olarak söylenen manilerdir. ü Bu manilerde dörtlükler soru cevap şeklinde atışma havası taşımaktadır. Oğlan heyben var mıdır? İçi dolu nar mıdır? Üç yüz altın isterler Hiç haberin var mıdır? Havar kekliğim havar Yaylaya doldu davar Sen sağol ben sağolam Üç yüz altında ne var?
TÜRKÜ Anadolu halkının sevinçlerini ve üzüntülerini anlatan, genellikle söyleyeni belli olmayan ve belli bir ezgiyle söylenen anonim şiirlere “Türkü” denir. ü Türklere ait olan şiir manasında “Türk” kelimesine “ i” ekinin getirilmesiyle oluşturulmuştur. ü Daha çok aşk olmak üzere her konuda söylenebilir. ü Türküler bend ve kavuştak olmak üzere iki bölümden oluşur. ü Tu rku lerde hece o lc u su nu n her kalıbını go rmek mu mku ndu r.
TÜRKÜ ü Tu rku lerde halkın anlayacag ı sade bir dil so z konusudur. ü Türküler çeşitli özelliklerine göre üç başlıkta incelenir: Ezgisine göre: bozlak, hoyrat, kayabas ı, oyun havaları, kırık havalar… Konusuna göre: as k tu rku leri, dog a tu rku leri, c ocuk tu rku leri, kahramanlık tu rku leri, askerlik tu rku leri… Yapılarına göre: Bent ve kavuştaklara göre; dört dizeli, beş dizeli…
DİNİ TASAVVUFİ HALK EDEBİYATI “Dini-Tasavvufi Halk Edebiyatı” İslamiyet’in kabulu nden kısa bir su re sonra ortaya c ıkan, o zellikle tekkeler aracılıg ıyla İslam du nyasındaki etkisini uzun su re devam ettiren tasavvufla uğraşan sanatçıların ortaya koydukları ürünlerden oluşmaktadır. Ø Tasavvufla ug ras an, tasavvuf ehli kis iler ic in mutasavvıf ve sufi kelimeleri kullanılmaktadır. Ø Bu anlayışla verilen eserlerde öğreticilik esastır. Ø Ög retmek amacıyla yazdıkları bu eserlerde sade, halkın anlayacag ı bir dil kullanmıs lardır.
DİNİ TASAVVUFİ HALK EDEBİYATI Ø 12. yüzyılda Türkistan’da yaşatan Ahmet Yesevi bu edebiyatının kurucusu sayılır. Ø Çoğunlukla hece ölçüsü kullanılmış ancak az da olsa aruz ölçüsü kullanılmıştır. Ø Nazım birimi olarak hem dörtlük hem de beyit kullanılmıştır. Ø Bu edebiyat geleneğinde ilahi, nutuk, şathiye, dev riye, nefes nazım biçimlerinde şiirler yazılmıştır
İLAHİ İlahiler; mutasavvıf s airler tarafından dini konularda, Allah’ı o vmek ve Allah’a yalvarmak amacıyla oluşturulan, kendine o zgu bir ezgiyle so ylenen s iirlerdir. Ø İlahilerin en belirgin özelliği kendilerine özgü bir ezgiyle söylenmeleridir. Ø Genellikle hece ölçüsü ve dörtlüklerle söylenmektedir. Ø İlahilerin beyit ve aruzla söylenmiş örnekleri de mevcuttur. Ø İlahiler ”Tasavvuf” edebiyatı çevresinde gelişmiştir.
İLAHİ Ø İlahiler tarikatlara göre farklı bir şekilde isimlendirilmiştir. Örneğin bu tür için Yeseviler "Hikmet", Bektaşiler "Nefes", Mevleviler "Ayin" ismini kullanmışlardır. Ø İlahilerin ilk örneklerini Ahmet Yesevi vermiştir. Ø Bu türün en güzel örneklerini Yunus Emre verdiğinden ilahi denildiğinde akla gelen ilk isimdir. Ø İlahilerin divan edebiyatındaki karşılıkları olarak "Tevhid ve Münacat" gösterilebilir.
NEFES Nefesler; Bektas i s airlerince yazılan, Bektas i to renlerinde saz es lig inde ve makamla okunması gelenek ha lini alan tasavvufi ic erikli s iirlerdir. Ø Nefesler, ilahilerin Bektaşi tarikatındaki karşılığı olarak kabul edilir. Ø Dini Tasavvufi halk şiiri geleneğine ait olan nefesler genellikle vahdet i vücud, Bektaşi tarikatının ilkeleri ve Hz. Muhammed ve Hz. Ali’ye övgü konularını işlemiştir. Ø Kafiye şeması koşmalara benzer.
NEFES Ø Hece ölçüsüyle yazılan nefeslerin az da olsa aruzla yazılmış örnekleri mevcuttur. Ø Nazım birimi dörtlük olmakla birlikte genellikle dörtlük sayısı 3 7 arasında değişmektedir. Ø Kaygusuz Abdal ve Pir Sultan Abdal bu şiir türünün en güzel örneklerini vermiştir. Ø Nefeslerde samimi, içten ve akıcı bir dil kullanılır.
AŞIK TARZI HALK EDEBİYATI As ık edebiyatı, halk edebiyatının bir kolu olup Tu rklerin I slam medeniyetinin etkisine girmesinden sonra a s ık adı verilen saz s airlerince olus turulan edebiyat geleneğidir. Ø İslamiyet’in Kabulu nden Önceki So zlu Edebiyat Do nemi’nin bir devamı nitelig inde olmakla birlikte 16. yüzyılda tam şeklini almıştır. Ø Halkın günlük konuşma diliyle şiirler söyleyen aşıklar ölçü olarak heceyi kullanmışlardır. Ø As ık, s iirlerini saz es lig inde ve dog ac lama bir s ekilde so yler.
AŞIK TARZI HALK EDEBİYATI Aşık Tarzı Halk Edebiyatı zamanla “Halk edebiyatı” ismiyle anılır olmuştur. Ø Genellikle okuma yazma bilmeyen âşıklar usta çırak iliş kisiyle yetişmişlerdir. Ø Bu geleneğe göre aşıkların saz çalması ve rüya görmesi gerekir. Ø Aşk, toplumsal olaylar, doğa güzellikleri işlenen başlıca konulardır. Ø Koşma, varsağı, semai, destan nazım şekilleri kullanılmış tır.
KOŞMA Köken olarak İslamiyet öncesi Türk Edebiyatı’ndaki koşuk türüne dayanan; aşk, ayrılık, ölüm, tabiat, kahramanlık gibi konularının işlendiği halk şiiri nazım biçimine koşma denir. Ø Dörtlük sayısı genellikle 3 5 arasında değişmektedir. Ø Hece ölçüsüyle yazılan koşmalar genellikle hecenin 8’li ve daha çok 11’li kalıbıyla yazılır. Ø Koşmalarda aşk, ayrılık, doğa, savaş, kahramanlık gibi konular işlenir.
KOŞMA Ø Dili halkın anlayabileceği kadar sadedir. Ø Kafiye şeması aaab(abab), cccb, dddb, eeeb şeklindedir. Ø İslamiyet öncesi koşuk söyleme geleneğinin devamı şeklindedir. Ø Kos malarda genellikle lirik konular is lenmektedir. Ø Kos ma nazım bic imi is ledig i konular yo nu yle c es itli tu rlere ayrılmaktadır: Güzelleme, Koçaklama, Taşlama ve Ağıt
KOŞMA Güzelleme ü Sevgili, gu zellik, dog a gibi bireysel temaları is leyen kos malara gu zelleme denir. ü Güzellemelerin konusu itibariyle divan edebiyatındaki karşılığı olarak gazel gösterilebilir. ü Güzellemelerin en başarılı örneklerini ise Karacaoğlan ile Ruhsati vermiştir.
KOŞMA Koçaklama ü Savaş, kahramanlık ve yiğitlik konularını işleyen koşmalardır. ü En güzel örneklerini Köroğlu ve Dadaloğlu vermiştir.
KOŞMA Taşlama ü İnsanların ya da toplumların aksayan yo nlerini konu edinenlere ise tas lama denir. ü Taşlama denildiği zaman akla gelen şairlerin başında Dertli ve Seyrani yer almaktadır. ü Divan Edebiyatı’nda hicviyenin karşılığıdır.
KOŞMA Ağıt ü Ö len bir kis inin ardından duyulan u zu ntu yu , acıyı dile getirenler koşmalara ag ıt denir. ü Ağıtların İslamiyet öncesindeki karşılığı “Sagu”, Divan Edebiyatı’ndaki karşılığı ise “Mersiye”dir.
DİVAN EDEBİYATI Türklerin 13. ve 19. yüzyıllar arasında Anadolu’da oluşturdukları İslam kültürünün ortak özelliklerini yansıtan, geniş ölçüde Arap ve Fars edebiyatlarının etkisini taşıyan edebiyat geleneğine “Divan Edebiyatı” denir. Ø Divan edebiyatının ilk temsilcisi Hoca Dehhani’dir. Ø Ölçü olarak aruz vezni kullanılmıştır. Ø Divan edebiyatında nazım birimi olarak daha çok beyit tercih edilmiş ancak murabba, rubai, tuyuğ vb. türlerde dörtlükler kullanılmıştır.
DİVAN EDEBİYATI Ø Saray edebiyatı, klasik edebiyat, yu ksek zu mre edebiyatı gibi deg is ik adlarla anılan bu edebiyat ic in en yaygın kullanılan isim divan edebiyatıdır. Ø Divan edebiyatında Arapça Farsça kelime ve tamlama ağırlıklı Osmanlıca Türkçesi kullanıldığından dil son derece ağır ve sanatlıdır. Ø Divan edebiyatında en zor sanatları kullanmak, dili ağırlaştırmak bir hüner olarak kabul görürdü. Ø Daha çok soyut ve hayali konular işlenmiştir.
DİVAN EDEBİYATI Ø Eserlerde yoğun bir şekilde mazmun adı verilen kalıplas mıs so zler kullanılmıştır. Ø Divan şiirinde kafiye kulak için değil göz içindir. Ø Divan edebiyatı nazım biçimlerini beyit, dörtlük ve bentlerle kurulanlar şeklinde sınıflandırabiliriz.
DİVAN EDEBİYATI Beyitlerle Kurulanlar: Gazel Kaside Mesnevi Müstezat Kıt'a Dörtlüklerle Kurulanlar: Rubai Tuyuğ Murabba Bentlerle Kurulanlar: Şarkı Musammat Terkib i Bent Terci i Bent Tahmis Muhammes
GAZEL Güzellikten, aşktan, aşk yüzünden çekilen acılardan ve eğlenceden söz eden Divan Edebiyatı nazım şekline “Gazel” denir. Ø Beyitlerle yazılan gazellerde beyit sayısı 5 15 arasında değişmektedir. Ø Gazelin kafiye şeması; aa, ba, ca, da, ea, fa… şeklindedir. Ø İlk beytine “matla”, son beytine ise “makta” denir. Ø Matladan sonra gelen beyite hüsn i matla, maktadan önce gelen beyite de hüsn i makta denir.
GAZEL Bu şiirin en güzel beyiti “Beytü’l Gazel” ya da “Şah Beyit” denilir. Beyitler arasında anlam birlig i bulunanlarına yek-a henk gazel denir. Tüm beyitleri aynı gu c te, deg erde ve gu zellikte olan gazeller ic in yeka va z ifadesi kullanılmaktadır. Gazeller aruz ölçüsüyle yazılır. Divan Edebiyatında bu şiir türünün en başarılı örneklerini Fuzuli ve Baki vermiştir.
GAZEL Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı Kamu bîmârına cânân devâ-yı derd ider ihsân Niçin kılmaz bana dermân meni bîmâr[ı] sanmaz mı Şeb-i hicrân yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım Uyarır halkı efgânım kara bahtım uyanmaz mı Gül-i ruhsârına karşu gözümden kanlı akar su Habîbüm fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı Gamım pinhân dutardım ben dediler yâre kıl rûşen Desem ol bî-vefâ bilmen inanır mı inanmaz mı Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil Bana ta'n eyleyen gafil seni görgeç utanmaz mı Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı
KASİDE Genellikle din ve devlet büyüklerine övgüler dizmek için aruz ölçüsüyle 33 99 beyit arasında yazılan kendi içinde birbirinden farklı bölümlerden oluşan divan şiirine kaside denir. ü Kasidelerin nazım birimi beyittir. Beyit sayısı ise 33 99 arasında değişmektedir. ü Ölçü olarak aruz vezni kullanılmıştır. ü Kasidenin ilk beytine “matla”, son beytine ise “makta” denir. En güzel beyiti “Beytü’l Kasid” olarak adlandırılırken mahlasın geçtiği beyite ise “Taç Beyit” denir.
KASİDE ü Kasidelerin kafiye şeması aa, ba, ca, da, ea, fa, ga, ha… şeklindedir. ü Türüne, giriş bölümünün konusuna veya redifine göre isimlendirilebilir. Rediflerine göre: Su Kasidesi (Fuzulî), Güneş Kasidesi (Ahmet Paşa)… ü Bu türün en başarılı örneklerini “Nefi” vermiştir. ü Nesib, girizgâh, methiye, tegazzül, fahriye ve dua olmak üzere altı bölümden oluşur
KASİDENİN BÖLÜMLERİ Nesib (Teşbib): Kasidenin giriş bölümü olmakla birlikte şiirin en uzun bölümlerinden biridir. Burada herhangi bir konu ele alınır ve betimlemeler yapılır. Girizgah: Şairin övgu ye gec eceg ini haber veren, bir beyitten olus an bölümdür. Medhiye: Kasidenin yazılma nedeni olan o vgu nu n yer aldıg ı bo lu mdür. Tegazzül: Övgüden sonra lirik konuda söylenen şiirlerin yer aldığı bölümdür. Fahriye: Şairin kendini övdüğü bölüme verilen addır. Dua: Şiirde övülen kişi hakkında güzel dileklerde bulunulan kasidenin son bölümüdür.
KONULARINA GÖRE KASİDELER Tevhid: Allah’ın tek olduğunu, birliğini ve yüceliğini anlatan kasidedir. Naat: Hz. Peygamber’e övgülerin yer verildiği kasidelerdir. Münâcât: Allah’a yalvarıp yakarmayı konu edinen kasidelerdir. Methiye: Kişilerin övüldüğü kasidelere denir. Hicviye: Kişinin ya da toplumun aksayan yo nlerini yermek amacıyla yazılan kasidelerdir. Fahriye: Şairin abartı katarak kendisini övdüğü kasidelerdir. Mersiye: Ölen bir kişinin ardından duyulan üzüntünün dile getirildiği kasidelerdir.
ŞARKI Şarkı, Türkler tarafından Divan edebiyatına bestelenmek amacıyla yazılan bir nazım biçimidir. kazandırılmış Ø Genellikle do rder dizeli bentlerle kurulur ancak bes ya da altı dizeli örnekleri de vardır. Ø Her bendin u c u ncu dizesi miyan, her bendin sonunda tekrarla nan dize ise nakarat olarak adlandırılır. Ø Genellikle as k, sevgili, eg lence, ayrılık gibi konularda yazılır. Ø Ben sayısı 2 5 arasında değişir.
ŞARKI Ø Kafiye şeması aaaa bbba ccca şeklindedir. Ø Divan edebiyatında en gu zel s arkı o rneklerini Nedim vermiştir.
İSİM TAMLAMASI Ø En az iki ismin bir araya gelerek kendi aralarında oluşturdukları anlam ilgisi isim tamlaması – ad tamlaması olarak adlandırılır. Ø İsim tamlamalarını oluşturan sözcüklerden birinci isme “tamlayan” ve ikinci isme “tamlanan” adı verilir. Ø Tamlayan ekleri “ in, ın, un, ün“, tamlanan ekleri ise “ i, ı, u, ü” şeklindedir. TAMLAYAN TAMLANAN Bilgisayarın ekranı Defterin ortası Uçak kanadı
İSİM TAMLAMASI Ø İsim tamlamaları genel olarak dört başlıkta incelenir. 1. Belirtili Ad Tamlaması 2. Belirtisiz Ad Tamlaması 3. Zincirleme Ad Tamlaması 4. Takısız Ad Tamlaması
BELİRTİLİ İSİM TAMLAMASI Ø Bu tamlama çeşidinde tamlayan ( in, ın, un, ün), tamlanan ise iyelik ekini ( i, ı, u, ü) almak durumundadır. ü Öğretmenin evi bu sokak üzerinde. ü Babamın arkadaşları bu akşam bize gelecekler.
BELİRTİSİZ İSİM TAMLAMASI Ø Tamlayanın ek almadığı ancak tamlananın iyelik eki olan “ i, ı, u, ü” almasıyla oluşturulan isim tamlaması çeşididir. ü Kalem açacağı sınav zamanında kaybolmuştu. ü Yaprak sarması en sevdiğim yemektir.
ZİNCİRLEME İSİM TAMLAMASI Ø Belirtili ve belirtisiz isim tamlamalarının kendi aralarında birbirlerine bağlanması durumudur. ü Çalışma masasının tozunu alır mısın? ü Arabanın kar lastiği patladı. ü Şehrin sokakları, caddeleri, evleri ve çarşısı o kadar düzenli ki…
- Slides: 63