1 a bakra bakra kra topa Bir ekirgenin
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-Аç/ Изразува сличност, имитација и релација: bakır+aç (>bakraç), kır+aç, top+aç, и др. Примери: - Bir çekirgenin ayaklarını koparmak çok daha eğlenceliydi, çünkü bir topaç gibi parmaklarınızın arasında titreşiyordu ve karnının üstüne ayakla basılınca ondan sarı bir krem çıkıyordu. - O kıraç sessizliğiyle güneşe komşu evlerin serin ayvanlarında oturup bütün ufkun yalnızca bir bozkır olduğu o taşkentte insanlar birbirlerinin masallarını dinliyor, birbirlerinin masallarına inanıyorlardı. - Gelinler tenekelerini bakraçlarını alıp su doldurmaya gelmemiş çeşmelere.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-Аk/ Изразува сличност: baş+ak, ben+ek, sol+ak, top+ak, и др. Примери: - Boynu bükük başaklar, yerin dibinden gelen bir ıstırabı hikaye ediyor. - Benek benek pas tutmuştu camlar. - Yanımda oturduğunda, solak olduğunu gördüm. - İki topak peynir, bir topak yağ getirmiş.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-Ar/ Образува делбени броеви: bir+er, iki+(ş)er, üç+er, dörd+er (<dört+er), beş+er, altı+(ş)ar, и др. Примери: - İki elinde, iki galon şarap doldurulmuş birer testi vardı. - Bundan başka, kocaman avluyu çevreleyen yanyana odalar da birer buçuk, ikişer lira aylıkla fabrika işçilerine kiralanmıştı. - Avlu halkı kulak kabartmış, kapı önlerinde bakışıp gülüşmeler, üçer beşer kişi halinde toplanıp fiskoslar başlamıştı. - Kışın sekizer liradan ver kilosunu.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-Arİ/ Образува прилози за место: il+eri, dış+arı, iç+eri, и др. Примери: - Sevginin son hududuna vardığımızı zannettiğimiz vakit, onu daha ileri götürmek mümkün olduğunu keşfediyoruz. - Kapının önünde bir aşağı bir yukarı gezindi. - Korsan utanarak, elleriyle özür dileyen hareketler yaparak köpeklerini dışarı çıkardı. - Az sanra koca burunlu umum müdür, ellerini ovalıyarak içeri girdi. - Londra'ya giden heyet, olumlu hiçbir sonuç elde edemeden geri döndü.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-Ay/ Образува релација: gün+ey, kuz+ey. Примери: - Mahallenin güney kıyısındaki büyük yarın yakınında, güzel bir kulübede oturuyordu. - Kalın bir sis perdesi inmiş İstanbul'un üzerine, kuzey güzlerini anımsatan.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-CA/ Многу френквентна наставка. Служи за образување на имиња на јазици од имиња на народи: Alman+ca, Fransız+ca, Arap+ça, Fars+ça и др. Примери: - Türkçesiyle değil, İtalyanca, Fransızca ve Almancayla da meramını anlatabilirdi. - Bilhassa Mısır ve İngiltere ile iş yapan şirketin Arapça ve İngilizce bilen bir memura ihtiyacı vardı.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-c. Ağİz/ Образува именки во деминутив, со значење на љубов, внимание и жал: kadın+cağız, efendi+ceğiz, göz+ceğiz, и др. Примери: - Adamcağız, ilk zamanlarda, hiç şüphesiz bir parça sıkıntı çekmişti. - Çocukcağız ateşler içinde yanıyordu. - Fakat kadıncağız, artık ipin ucunu iyiden iyiye kaçırmıştı. - Kızcağız bu armağan karşısında öyle şaşırıp ürktü ki, soluğu işliğin dışında aldı.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-CAk/ Образува именки во деминутив, со значење на љубов, внимание и жал: yavru+cak, büyü+cek (<büyük+cek), и др. Само во еден пример образува средство: oyun+cak. Примери: - Zavallı yavrucak, gömüldüğü toprağı görmek insana ne de güç geliyor. . . - Bu adam, her halde tevkifhanenin büyücek memurlarından biri olacaktı. - Gelen kutularda hiçbir zaman oyuncak türünden bir şey olmadığı halde, çocuklar yine de bütün yıl sabırsızlıkla Aralık ayını beklerlerdi.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-Cİ/ Образува имиња на професии или некоја релација со именката на која доаѓа: av+cı, ekmek+çi, teneke+ci, и др. Примери: - Damat Bey gelince doğru oraya alınıyor, kahve, çay, sokaktan dondurmacı geçtiği zaman dondurma ikram ediliyordu. - Bir prens mi, zengin bir yolcu mu? - Ne var ki, Casanova, yalnızca aşk oyununda doruk noktasına ulaşmış ve ancak bu alanda bir usta, bir büyücü olduğunu kanıtlayabilmiştir. - Demek istiyorum ki tüccarlar, çiftçiler, ekmekçiler, bedeneğitimciler, hekimler, hepsi insanların çobanları dediğimiz devlet adamlarıyla boy ölçüşmeye kalkışacaklar. . .
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-Cİn/ Се користела во минатото. Денес има многу малку примери: balık+çın, kaşık+çın, güver+cin, bayır+cın, bıldır+cın. Примери: - Bu ziyafeti gören, bir gün önce bizden ayrılan üç beyaz balıkçın tekrar yuvaya döndüler, hala bizimle beraber seyahat ediyorlar. - Kaşıkçın, ördekgillerden, gagası kaşık biçiminde, tüyleri ak, kara, kahverengi, ayakları kırmızı bir kuştur. - Ak güvercin kanadı gibi bembeyaz yeni evin tamamlanışı, danslı bir partiyle kutlandı. - Çankaya köşküne keklik, bıldırcın, av kuşu götürür.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-Cİk/ Образува именки кои изразуваат деминутивност и љубов: baba+cık, kula+cık (<kulak+cık), yumuşa+cık (<yumuşak+cık), anne+cik, yavru+cuk, и др. Примери: - Cici güzel babacık, diye boynuna sarılarak bir koltuğa oturtuyorlar, bisküviler, sandviçler getirip zorla ağzına sokmaya çalışıyorlardı. - Mesela, ellerine, evet, kadınlarınki gibi incecik, yumuşacık, sivri ve cilalı tırnaklı ellerine güzel denilebilirdi. . . - Köylücük, korkuyla, kasketini ellerinde evirip çeviriyor. . . - Şiirleri üzerinde özenle durulduğunda görülüyor ki, Yunus Emre, şiirlerinde gerçekten bir sözcük ustasıdır. - „Çubuk kestim incecik Daha yaşım gencecik Hevesfendim yar sevdim Yatmadım bir gececik“
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-Cİl/ Образува именки со значење на блискост со именката на која доаѓа: ev+cil, ben+cil, balık+çıl, и др. Може да образува и именки со значење на сличност: ölüm+cül, kır+çıl, ak+çıl, и др. Примери: - Böylece evcil hayvanlar bir yana, sahip olabildiğimiz bütün malları bu yedi türde gösterdik. - Ünlü bir yazar, gazeteci de olsak, bencil, çıkarcı örnekleri sergileriz yaşamımızda. - Çıplak kafalı ve boyunlu bir balıkçıl kuş olan ibisin kanatlarında mavisiyah tüyler vardır. - İçinden bir ses, dünyanın öbür ucuna da gitse bu ölümcül hastalığın peşini bırakmayacağını söylediği için, ablası onunla gitmedi. - Tıpkı iplikhanedeki gibi, kalın, kırçıl kaşlarını çatan ağa, hışımla bakıyordu. - Kilometrelerce fundalık, otsuz, kokusuz; düz, çatlak toprak ve sonra birdenbire bu akçıl kötü resmin sağında çıkan kuşkonmaz, öylesine tuhaf ki arkasında gölgesi bile yoktu.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-Daş/ Образува именки со значење на заедништво, партнерство, припадност, поврзаност: arka+daş, yol+daş, soy+daş, yurt+taş, meslek+taş, и др. Во стандардниот турски јазик, оваа наставка има само една мека варијанта: kardeş (<kardaş<karın-daş). Примери: - Hasibe yanına bir arkadaş alıp Bakkal Eyüp'e koştu. - "Bu yoldaş sözcüğünü kullanmayın lütfen!" diye bağırdı. "Yoldaş sözcüğü komünist sözcüğüdür. Onlar birbirine yoldaş der. . . “ - Oralarda yaşayan soydaşlar, bizden yardım beklemektedir. - Böyle bilgili bir kimse, ister kral olsun, isterse yalnızca bir yurttaş, bu bilgisi bakımından kral sınıfından sayılmaz mı? - Biz üç meslektaş, ertesi gün yanlarına gittik.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-dİrİk/ Образува имиња на алати: boyun+duruk, burun+duruk (burunluk), çiğin+dirik (omuzluk), eğin+dirik (sırt örtüsü, çul). Примери: - Tavanın kiriş kütüğüne kocaman bir boyunduruk asılmıştı. - Çiğindirik, iki ucuna su kabı, yoğurt tablası и др. taşınacak şeyler asılarak omza alınan ağaç, omuzluktur. - Burunduruk, hayvanları nallarken ısırmaması için dudaklarını kıstırmaya yarayan kıskaçtır.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-k/ Изразува сличност: bala+k, bebe+k, kab+(u)k, kovu+k (<kovı+k), top+(u)k, и др. Примери: - Beynim sarsılmış topuk vurmaktan. - Çimento küvetin kireçten kabuk bağladığı kullanılmayan banyoyu yeniden açtı. - Küçük bir bebek olduğunu, büyükler için sevimli küçük bir bebek olduğunu düşünüyordu.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-l/ Образува именки со слично значење како и именката на која доаѓа: doğa+l, kız+(ı)l, öz+(e)l, yeş+(i)l (<yaş+(ı)l), и др. Примери: - Güzel konuşması, kibar olması gerekliydi, halbuki o doğal olmayı seviyordu. - Erguvani denilecek kadar kızıl bir aydınlık içinde, birtakım delice hülyalara dalmışım. - Bu özel yıl için özel logo çizildi, özel jüri oluşturuldu, özel etkinlikler planlandı. . . - Japon bilim adamları, yeşil çaydaki bir maddenin kanser hücrelerine yapışarak tümörlerin büyümesini durdurduğunu belirledi.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-la/ Образува имиња на места: kış+la, yay+la. Примери: - İzmir Ekonomi Üniversitesi, Almanya'nın Goslar kentinde askeri kışla olarak kullanılan bir alanda üniversite kurulması için düğmeye bastı. - Amerikalılara, elçilere taşıdığım yayla ballarından yedireyim sana!
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-lİ/ Образува качествени придавки. Ако, пак, се користи по топоними, тогаш образува именки со значење на жител на тоа место: baş+lı, düşünce+li, İstanbul+lu, Ohri+li, Osman+lı, Üsküp+lü, и др. Примери: - Ursula onu hep uğurladığı andaki haliyle, ağırbaşlı ve serinkanlı olarak hatırlayacaktı. - İskoçya'da yüksek tahsil hayatında durgun ve düşünceli kişiliği gelişen William, hayatın içinde olmanın güzel olduğunu, alışverişi tamamen kendisinin yaptığını söylüyor. - Başta Yunanistan olmak üzere Avrupa'nın birçok ülkesine göç eden İstanbullu Rumlar, Hilton Oteli'nde tekrar bir araya geliyor. - Baba Yugoslavya'da Gostivarlı Boşnak, eşi Priştineli Arnavut. Bir başkası; erkek Üsküplü Türk, eşi ise Arnavut kökenli güzel bir kız! - Süper Amatör Lig’e düştükten sonra transfer yasağı kalkan Göztepe, Makedonyalı orta saha oyuncusu Faton Cecilja (24) ve geçen sezon ülkesinde 25 gol atan Kosovalı santrfor Fatih Karahoda’yla (21) anlaştı.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-lİ/. . . /-lİ/ Има функција на сврзник меѓу два предмета, две именки со кои се користи: iri+li ufak+lı, ana+lı baba+lı, gece+li gündüz+lü, sağ+lı sol+lu, и др. Примери: - Birinden diğerine ara geçitlerle bağlanan irili ufaklı hücrelerden oluşmuştu. - Allah analı babalı büyütsün! - İki yetişmiş evladın geceli gündüzlü ağladığını görmek dayanılır şey miydi? - Büyük kapıdaki iki savaş grubu, sağlı sollu saflarda dizilmiş, dimdik duruyordu. - Bu meyhaneler sokağa taşan masalarında kadınlı erkekli ve hatta çoluklu çocuklu Bodrumseverlerin yiyip içtikleri, illa da alkol alma zorunluğu duymadan sohbet edip farkı yaşadıkları yerlerdi.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-lİk/ Една од најфреквентните наставки од оваа група. Формира имиња на места, имиња на алати, заедници, состојби, апстрактни именки и придавки: çimen+lik, göz+lük, söz+lük, taş+lık, и др. Примери: - Ama alışılagelmiş konukseverlik kavramında büyük değişiklikler vardı. - Beklenin tersine, Fernanda ona ne sitem etti, ne de en ufak bir kırgınlık belirtisi gösterdi. . . - Bu sırada Deveci Halil'in deve dizisi, caminin arkasındaki karanlık sokağa girmekteydi. - Aşağılık duygusu, karşı konulmaz bir şekilde, tam bir gurur duygusuna dönüşmüştür. . . - İşte şimdi, aynı manzarayı Orta Anadolu'nun bu taşlık tepesinden görüyorum. - Gözlük alttan ve üstten görüş olanağı sağlayarak dış dünyayla bağlantıyı koparmıyor. - Bundan sonra da bu güzellik sürmeli ve biz buna katkı yapmaya hazırız.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-m. Аn/ Обично изразува хипербола (преувеличување) и некоја релација со именката на која доаѓа: koca+man, kara+man, ak+man, köle+men, küçü+men (<küçük+men), şiş+man (<şiş+men), и др. Примери: - Sabah güneşlenme yeri olan iskelelerin üzerine atılmış renkli, kocaman yastıklarda eğlencenin yerini rehavet almaya başlamıştı. - Çocukların hareketten uzaklaşıp daha durağan bir yaşama geçiş yapmaları, çevresel faktörlerin etkisiyle yanlış beslenme alışkanlıkları hızla ilerleyen bir şişman nesil tehlikesi doğuruyor.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-msİ/ Образува сличност, релација со именката на која доаѓа („како…“): ağac+(ı)msı, ekşi+msi, yeşil+(i)msi, mavi+msi, и др. Примери: - Yeşilimsi bir aydınlığın düştüğü avluda beton zeminin bir kenarında bakır bir musluk parlıyordu. - İşte buralarda, karşılarına kimisi kızarmış pembemsi beyaz çilekler çıkıyordu. - Bir keresinde gemileri kazaya uğramış, Japon denizinde iki hafta sal üzerinde kalmışlar, güneş çarpmasından ölen ve güneşte pişen etleri biraz kekremsi, biraz tatlımsı olan arkadaşlarını yiyerek sağ kalmışlardı. - Sanki bir ağız gibi koltuk altı aralandı ve Lulu, saça benzeyen kıvırcık tüyler altında, biraz kırışık, morumsu bir et gördü. - 24 saat içinde sarıdan, mavimsi bir beyaza dönüşerek solup gider o çiçek. . . - Ocağın üzerinden sarkan kızılımsı kıllı cılız kol, soğuk ve sarımtıraktı.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-ncİ/ Образува редни броеви од кардинални броеви: bir+(i)nci, altı+ncı, yüz+(ü)ncü, и др. Примери: - Durum, yine birinci savaştan önceki aylarda olduğu gibi gerginleşti. - Altıncı pazar, genç adam elinde sarı bir gülle göründü. - Onuncu sabundan sonra Güllü dışardan seslendi. - Çalışmalar sırasında ister istemez birkaç mezar bozuluyor ve bu vesileyle, dördüncü sırada, 11 numarada bir mezar bulunuyor.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-s. Al/ Образува некаков однос со именката на која доаѓа: beden+sel, ruh+sal, yapı+sal, и др. Образува и една именка со значење на место: kum+sal. Примери: - Şu yürüyüş vardı ya şu yürüyüş, çocukların gözünde öylesine önemli ve kutsal bir işti ki, dünyanın en aylak adamı gelse bozamazdı bu kutsallığı. - Bu toplumsal girişim ruhu, mıknatısların, gökbilim hesaplarının, cisimleri değiştirme düşlerinin ve dünyanın harikalarını keşfetme dürtüsünün karşısında çok geçmeden sönüverdi. - Bir yandan çocukluğu, akıl yetersizliğiyle bir tuttuğu, öte yandan da aklı hep kendi saçmasapan düşsel kurgularında olduğu için çocuklarla ilgilenmezdi. - Derin derin soluyarak dolaşıyor, eşyaların arasında gezindiği halde, içgüdüsel bir yön sezgisi varmış gibi hiçbir yere değmeden yürüyordu. - Denizle gök arasındaki engin boşlukta, denize uzanan kumsal burunun eğimli kıyılarına birbiri arkasına tırmanan dalgaların neşeli şıpırtısı yayılıyordu.
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-sİz/ Оваа наставка има опозитна функција од наставката /-lİ/. Образуваните зборови се, всушност, придавки: ana+sız, baba+sız, dil+siz, görgü+süz, taş+sız, и др. Примери: - Onu bir arabaya koyup göndermek istediler, ama sessiz gecede hiçbir tekerlek sesi duyulmuyordu. - Alışkanlıklardan kopmak için felaketleri bahane etmeyi yersiz bulurdu. - Kuşkusuz bir neden, gizli bir amaçları olmalıydı. - Mezarın başında dikilirken siyah kostümünüzün ütüsüz, ayakkabılarınızın boyasız olmasına katlanabilir misiniz?
1. a. ДЕНОМИНАТИВНИ НАСТАВКИ ЗА НОМИНАЛИЗАЦИЈА • /-tİ/ Се користи само со ономатопеи: cıvıl+tı, gümbür+tü, parıl+tı, şangır+tı, şırıl+tı, и др. Примери: - Hiçbir yere bir parça ışık sızmıyor, bir parıltı yansımıyor. . . - Bahçe musluğu şırıltı ile akmaya başladı. - Her sokakta başka bir cıvıltı var ama sanki bütün sesler pazarları Porta Portese'deki bitpazarında kesişiyor. . . - Derken, bir gümbürtü daha duydular: Gök gürlemişti. - Kadın kalkıp mutfağa geçmiş ve bir şangırtı kopmuş.
- Slides: 49